10 Mart 2011 Perşembe

Arcadia Saraplari

Taşıdığı ismin mitolojik ve tarihi anlamını başarıyla taşıyan Arcadia Şarapları, sektöre yeni girmiş olmasına rağmenşimdidden kalitesi ve çizgisiyle ses getirmeye başladı… Arcadia Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Arca Şallıel ile sohbetimizde, Arcadia’nın isminden bağlarına kadar bir hayalin varoluş hikayesini dinledikArcadia’nın mitolojide “yeryüzündeki cennet” anlamına geldiğini öğreniyoruz sohbetimizin başında. Aynı zamanda Arcadiapolis, Bizans döneminde imparator Arcadias’un kenti Lüleburgaz’ın eski adı… Lüleburgaz ise Arcadia Bağlarının boylu boyunca tüm ihitişamıyla sere serpe uzandığı bölge… Zeynep Arca Şallıel, tesadüfi bir şekilde soyadlarının da Arca olmasından dolayı şarapları için daha iyi bir olamayacağı kanısında. Arcadia şarapları Taşıdığı ismin mitoljik ve tarihi anlamını gerçekten de başarıyla taşıyor…

Şarap ilgi duymaya başladığında insanı içine çeken girdap gibidir
Bu işe girmeden önce zaten şarapçılığa karşı kişisel ilgim vardı. Fransa’da okuduğum yıllarda şarap konusuna bir şarapsever ve tüketici olarak öğrenilmesi gerekenleri öğrendim. Şarap ilgi duymaya başladığında insanı içine çeken girdap gibidir. Arcadia Şarapları” projesi fikri, Türkiye’ye döndükten sonra babamla manzara karşısında şarap tadarken güzel sohbetler eşliğinde doğdu. Bu benim uzun zamandır hayalini kurduğum bir projeydi.Biz bunu niye denemiyoruz, yapalım deneyelim dedik ve baba-kız başbaşa verip hayalimizi bu şekilde gerçeğe dönüştürdük.”

Hayalin gerçeğe dönüşme aşamaları
Aldıkları karar yönünde istikrarlı bir şekilde ilerleyen Zeynep Arca Şallıel ve Özcan Arca, yedi yıl önce Kırklareli bölgesinde 35 hektarlık bir bağ tesis etmişler. Şarapçılıkta en kaliteli noktaya ulaşabilme azmiyle Yeni Zelanda’dan Fransa’ya dek dünya şarapçılığının önemli coğrafyalarını dolaşıp, buralarda yapılan üretimleri inceleyiphazırlıklar yapmışlar. “Hayali gerçeğe” dönüştürme noktası olarak ise tarih boyunca bağları ve şarapları ile anılan Kırklareli bölgesinde yatırıma karar vermişler. Kırklareli’nde karar kılışlarının hikayesini Zeynep Hanım şu şekilde özetliyor: “Bu fikir ortaya çıktıktan sonra uzun süre yer aradık ve bağlar için en uygun toprakların Ege ve Trakya’da olduğunu öğrendik. 15bin km yol yaptık, her yeri gezerek, köylerin her birine gire çıka belli noktalarda yoğunlaştık. Belirlediğimiz bir harita üzerinde belli arazilerden toprak örnekleri alarak analizler yaptırdıktan sonra bu arazi işte aradığımız nokta dedik.”Zeynep Hanım, belirledikleri arazinin 350 dönümünün dikili arazi olduğunu ancak tamamını dikmeyi düşünmediklerini belirtiyor ve ekliyor:“Ayırdığımız cımbızla seçtiğimiz hala dikmediğimiz arazilerimiz var. Bu seçimi de toprak analizleriyle, toprak profili incelemeleriyle cins uyumu analizleriyle yaptık.”

Arcadia şişelerine şarap tadında tarih dolduruyor
Bugün Arcadia Şarapları’nın şişesinde yaşayan bu toprakların tarihi çok eskilere dayanıyor Zeynep hanım’dan aldığımız bilgilere göre… Bölgede toprak kazı çalışmaları yapılırken eski bağ kökleri bulunmuş, ve sonradan ellerine geçen eski bir harita üzerinde görüyorlar ki bu bölgede İğneada ve Kıyıköy’e şarap taşımak için Roma döneminde yapılmış antik bir yol bulunuyor. Tarihte burada üretilen rakı ve şarapların büyük küpler ve fıçılar içerisinde, manda arabalarıyla Kıyıköy’e götürülerek, buradan gemilere yüklenip Venedik ve Marsilya’ya gönderildiği biliniyor. Köylerden limanlara şarapların taşındığı bu yollar eski haritalarda “Şarap Yolu” adıyla geçiyor. Arcadia bağlarının bulunduğu arazide “bağlık yakası” olarak geçiyor.

“Türkiye nin yerel üzümleriyle ilgili düzgün klon seçim çalışması yok”
Bağlarında yetişen üzümler ve genel olarak Türkiye’deki bağcılık için Zeynep Hanım şu bilgileri bizimle paylaşıyor: “Bu bölgede genelde papaz karası üzümü yetişiyor. Türkiye nin yerel üzümleriyle ilgili maalesef düzgün klon seçim çalışması yapılmış durumda değil. Yeni bağcılar ve şarapçılar olarak bu bizim sorumluluğumuzdur. Bu anlayışdan yola çıkarak papaz karası üzümü ile ilgili çalışmalara başladık. Gerçek bir klon çalışma süresi 20 sene sürer. Biz ektiğimiz bağları her yıl inceliyoruz. Bu da Arcadia Bağları’nın misyonudur. Çevremizdeki bağ sahipleri ile Bağlarımızdaki böceklerden tutun ürünlerimize kadar iletişim halindeyiz. Birbirimize bağlıyız. Birlikte yardımlaşma içindeyiz.”

Kalite yolunda emin ve kararlı adımlar
Bağ dikiminden üretim sürecine kadar geleneksel yöntemlerin yanında bir kısmı Türkiye’de ilk kez kullanılan modern üretim metotlarını uyguladıklarını aktaran Zeynep Arca Şallıel, alışılagelmiş üretim yöntemlerinden çok daha zor ve maliyetli olun bu teknikleri, üzümün lezzetini şarabın içinde saklayabilmek için özellikle tercih ettiklerini vurguluyor.Arcadia, henüz piyasaya sunulmadan, bağların ilk ürünlerinden yapılan 2009 rekoltesi ile Madrid’de düzenlenen Premios Nuevo Vino yarışmasında Kırmızı Şarapla Altın, Rozé Şarapla ise Bronz madalya kazanmış.

Arcadia Bağları’nda yetişen ve her salkımı değerli bir mücevhermiş gibi muamele gören üzümler, “Şato Tipi” üretime uygun olarak hiç bekletilmeden bağların içinde bulunan Şaraphane’de işlemeye alınıyor. Şallıel, ince yöntemlerle ürettikleri doğal şarapların içimine kadar yaşamaya devam etmesini sağlamak, Teruarın özel lezzetlerini kadehlere eksiksiz ulaştırabilmek için şarapların filtrelenmediğini ve lezzet değişimine yol açacak hiçbir manipülatif işlem uygulanmadığının altını çiziyor

Arcadia pazarlama ve tanıtım için kolları sıvadı
Arcadia’nın bağlarından masa başı stratejilerine geliyoruz ve Zeynep Hanım’dan Arcadia Şarapları’nın pazarlamasına, tanıtımına yönelik yaklaşım ve planları hakkında bilgi aldık: “Pazarlamaya yeni başladık ve 29 Ekim itibarıyla piyasaya çıktık. Tamamen tesadüfifakat bizi motive eden bir tarih. Dağıtımda Mania Gurme ile işbirliği yapıyoruz. Şuan sadece restoranlarla işe başladık.Türkiye’de daha tam yerleşmiş pazarlama mevcut değil. Büyük şirketler pazarlamalarını zaten kendileri yapıyorlar. Biz de kendi pazarlama ekibimizi kurmayı ve yurt dışındaki profesyonel çalışmaları örnek alarak gelişmeyi planlıyoruz. Yurt dışında da özellikle küçük ölçekli üreticiler sadece üretimle, pazarlama ekipleri sadece pazarlama ile, dağıtım ekipleri sadece dağıtımla ilgilenerek profesyonelleşiyorlar. Bunun dışında tadımlar ve etkinlikler düzenliyoruz, ilerleyen zamanlarda bağlarımıza misafir ağırlayacağız. Yurt dışındaşarabımızı tadan uzmanlardan çok yüreklendirici tepkiler aldık. Arcadia Bağlarını doğayla iç içe kültür merkezi haline getirmeyi planlıyoruz.”

“Türkiye’de şarap kalitesi ve kültürü gelişiyor”
Şarabın yakın bir gelecekte belli bir tüketicinin tercih edeceği bir ürün haline geleceğini düşünüyor Zeynep Hanım ve ekliyor:“Türkiye’de çok bilinçli bir şekilde, ne istediğini bilen bir şarap tüketicisi var fakat çoğunluğa vurduğunuzda insanlar hala sadece beyaz şarap veya kırmızı şarap kalıbından dışarı çıkamıyor.Birkaç yıl içinde insanların restoranlarda artık ‘şu üzümden yapılmış beyaz şarap veya şu sertlikte kırmızı şarap istiyorum’ diye sipariş vereceklerini ve yiyeceği yemeğin uyumuyla şarabını isteyeceğini biliyoruz. Mutfak şefleriyle yemek ve şarap uyumu açısından ortak bir çalışma yapmayı da planlıyoruz.Türkiye’den çok iyi şarabın çıkmaması için bir sebep yok artık.”

Arcadia’nın dillere destan 3 şarabı…
Arcadia markası altında şuan 3 çeşit şarap bulunuyor ve henüz piyasaya çıkmamış beyaz üzümden üretilen 4. şarap da yolda… Arcadia Beyaz; Sauvignon Blanc’ın ince lezzetlerini, en eski üzüm cinslerinden olan ve çok değerli şarapların yapımında kullanılan Sauvignon Gris üzümünün kendine has karakteri ile zenginleştiren, ince bir asiditeye sahip, dengeli, derinlikli, ferahlatıcı, orijinal bir beyaz. Parlak yoğun kırmızısıyla zarif, dengeli, gövdeli, uzun içimli bir şarap olan Arcadia Kırmızı ise şarabı yormayan yerçekimi tekniği ile üretilmiş ve Fransız meşe fıçılarda on ay dinlendirildi ve bağında şişelenmiş. Arcadia kırmızı aynı zamanda Madrid Premios Nuevo Vino bünyesinde altın madalya almış. Arcadia Rozé, bahar çiçekleri ve armut tadının, şeftali, meyan kökü ve baharat aromalarına karıştığı kokusuyla dinlendirici bir tazelik. Arcadia Bağları’nın özel tatlarını kadehlere eksiksiz taşıyabilmek için filtrelenmeyen, doğal yapısının özenle korunduğu üretimiyle bağında şişelenen Arcadia Rozé, açık somon rengiyle teruarının zengin aromalarını içinde barındırıyor ve Madrid Premios Nuevo Vino tarafından bronz madalya ile taçlandırılmış.

“Şaraplarımız içilene kadar yaşamaya devam ediyorlar”
Zeynep Hanım, sözlerini ve sohbetimizi Arcadia şarapları’nın farkını ortaya koyan bir diğer noktayla sonlandırdı: “Bizim şaraplarımızın gurur duyduğumuz bir özelliği de şaraplarımız içilene kadar yaşamaya devam ediyorlar. Arcadia şarabını açtıktan sonra tabiî ki bir takım lezzetler gidiyor fakat içmeye devam ederken o lezzetlerin geliştiğini, değiştiğini görüyorsunuz. Sizinle birlikte yaşıyor. Teruar şarabı hiçbir manipülasyona girilmeden üretilmiş yaşamaya devam eden şarabımızdır.”

Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder