Asmalardaki üzümlerin olgunlaşmasına daha çok zaman olmakla beraber asmalar sonunda yemyeşil yapraklarını verdi. Arnavutköy’deki evimde yaşarken baharın geldiğini üç şeyden fark ederdim. Mor çiçekler açan manolya ağacı, bahçedeki sarı laleler ve yeşerip filizlenmeye başlayan asma. Asma gölgesinde oturmak için bir süre daha beklemek gerekse de ilk yeşillendiği halindeki yaprakları kaçırmamak lazımdı. Ufak boydaki bu yapraklar hem incecik hem damarsız olduğundan kullanması keyifli ve pratikti.
Bu ince yapraklar, tam da bu dönemde başlayan sardalyayı sarmak için bire bir. Bütün çocukluğumda dedemin pişirmesini iple çektiğimiz yemeklerdendi sardalya. Balıkları öpüştürüp asma yaprağına sarar çingene mangalında pişirirdi. Seneler sonra lokantada mönüye koyduğumda bu kadar çok insanın sevdiğini tahmin edememiştim. Geçen yılın tam bu zamanlarında lokantayı yeni açtığımızda mönüye koyduğumuz bu yemeği misafirler inanılmaz keyifle yedi. Şimdi de tam zamanı. Sardalyanın yağlanmasına biraz daha zaman var aslında ama yine de iki balık arasına biraz erken hasat zeytinyağı gezdirip öyle yaprağa sardığımız zaman bu mevsimde de çok iyi sonuç veriyor.
Hellim sarma ya da etli dolma
Asma yaprağını taze taze kullandığımız bir diğer yemek ise ızgara hellim. Tuzunu almak için biraz suda beklettiğimiz hellim peynirinin dilimlerini asma yaprağıyla sarıp ızgarada pişirdikten sonra üzerine siyah zeytin-domates salsa koyup servis ediyorum. Beyaz peynir, keçi peyniri gibi peynirleri de sarmayı deneyebilirsiniz.
Etli dolma da bu incecik yaprakla bambaşka bir lezzete sahip oluyor. Bazen de bulgurlu nar ekşili sarıyorum.
İyi yaprağı uzun süre saklamak istediğim zaman ya pet şişe içinde havasını alıp bekletiyorum, ya da salamuraya yatırıyorum. Her şeye rağmen eğer ızgara yapmak isterseniz salamura yaprak pek tavsiye etmem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder