Soğuk kış günlerinin vazgeçilmez besin kaynaklarından biri olan pekmez, Türkiye’nin dört bir yanında farklı yöntemlerle üretiliyor. Bugüne kadar bir çok atasözü, deyim ve tekerlemeye de konu olan pekmez, günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum ihtiyacını karşılarken özellikle hamileler ile gelişim çağındaki çocuklar beslenmesinde de önemli rol oynuyor.
“Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle”, “Pekmez gibi malın olsun”, “Küpün içinde pekmez, bu pekmez bize yetmez, bizim köyün kızları davulsuz gelin gitmez”, “Dolapta pekmez yala yala bitmez”, “Kavutu olan pekmeze katar, aklı olan öğüt tutar” gibi pek çok tekerleme, atasözü ve deyimde adı geçen pekmez Anadolu’nun dört bir yanında farklı meyvelerden üretilerek, özellikle soğuk kış günlerinde üşümemek için tüketiliyor.
Binlerce yıllık geleneksel beslenme kültürü ve damak zevkinin vazgeçilmezlerinden biri olan pekmez aynı zamanda “enerji içeceği” özelliğine sahip.
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, hızla kana karışabilen pekmezin “acil” enerji ihtiyacı için gerekli bir gıda maddesi olduğunu belirtirken, 2 yemek kaşığı pekmezde (20 gram), insan vücudu için çok değerli olan 2 miligram demir, 80 miligram kalsiyum ve 58 kilokalori enerji bulunduğunu söyledi.
Pekmezin büyüme çağındaki çocuklar, işçiler, sporcular, hamile ve emziren anneler için eşsiz bir gıda maddesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Artık, 200 gram pekmezin kalori açısından 1150 gram süte, 300 gram ekmeğe, 390 gram ete eşdeğer olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Artık, pekmezin sindirim sisteminde parçalanmasına gerek olmadan kana geçebildiği bilgisini de vererek, “Bu nedenle özellikle enerji aktivitesi yüksek olan çocuklarda ve sporcularda enerjinin pekmezle sağlanmasının büyük önemi vardır. Üzüm ve pekmezin içerdiği demir, kolayca emilmekte ve günlük demir ihtiyacının yüzde 35′i bu ürünlerce karşılanabilmektedir” dedi.
TÜRKİYE’DE PEKMEZ ÜRETİMİ
Pekmez üretiminin Türkiye’nin hemen her bölgesinde yapıldığını anlatan Prof. Dr. Nevzat Artık, en kaliteli pekmez üretiminin Tokat, Amasya, Kırşehir, Kastamonu, Eskişehir, Balıkesir, Kayseri, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay yörelerinde gerçekleştirildiğini vurguladı. Pekmez çeşitlerinin renk, tat, koku, kıvam ve dayanıklılık yönünden farklılık gösterdiğini ve yöresel adlarıyla da farklılaştığını bildiren Prof. Dr. Arık, şunları kaydetti:
“Katı ve tatlı pekmezler, ‘Zile, Ağda, Bulama, Çalma ve Masara’ olarak adlandırılırken, ekşi pekmezlerin sıvı olanlarına ‘nardenk (cıvık)’, katı olanlarına ise ‘Ravenda’ adı veriliyor. Ayrıca kaynatma işlemi uygulanmadan doğrudan güneşte koyulaştırılan pekmezlere ise ‘Gün Balı’ veya ‘Bal’ deniliyor. Ülkemizdeki pekmezler yöresel üretim teknikleriyle yapıldığı için üretildiği yöre ve mahalli ismiyle bilinirler.
Gaziantep yöresinde yaygın olarak üretilen Antep pekmezine, ağırlığının yüzde 10-15′i oranında eski pekmez, Kahramanmaraş yöresinde yüzde 1-2 oranında petekli bal ile yumurta akından oluşan karışım, Kırşehir yöresinde ‘Balbaşı’ adı ile bilinen pekmeze 100 kilogram şıra için 50 yumurta akı, aynı yörede ‘Çalma’ adıyla bilinen pekmeze de kuru çöğen otu ile yoğurt karışımı, Kastamonu yöresinde üretilen “Ağda” adlı pekmeze ise süt içerisinde yumurta karışımı maya olarak katılmaktadır.
YÖNTEM YÖREYE GÖRE DEĞİŞİYOR
Balıkesir, Niğde ve Afyonkarahisar yöresinde hiç maya katılmaksızın belli kıvama kadar koyulaştırılmış pekmez, sadece tahta kaşık ve sopalarla dövülerek kıvama kavuşturulur. Trakya bölgesinde ise öğütülmüş hardal katılıp, pekmez toprağı ile asitliği giderilerek, tavalarda pişirilerek koyulaştırılır.”
Pekmez üretiminde kullanılan toprak miktarının, pekmezin mineral madde oranını değiştirdiğini dile getiren Prof. Dr. Artık, “Bu amaçla pekmeze ilave edilecek toprağın mineral madde yükünün önceden tespit edilerek kullanılması gerekmektedir. Pekmez toprağının kullanım oranı, ürünün kalitesini doğrudan etkilemektedir. Pekmez toprağı yerine kalsiyum karbonat veya mermer tozu kullanılmalıdır. Bu şekilde topraktaki diğer bileşenlerin üzüm pekmezine bulaşması engellenmiş olur” diye konuştu.
ADIYAMAN’DA YARIŞ ATLARINA İÇİRİLİYOR
Adıyaman’ın Tut ilçesinde hazırlanan dut pekmezi de kendine has özelliği ile yöre halkı tarafından büyük ilgi görüyor. Bölgede yaş veya kurutulmuş duttan hazırlanan pekmez her daim sofraların baş köşesinde yerini alırken, enerji verici özelliğiyle şerbet haline getirilerek özenle beslenen yarış atlarına da içiriliyor.
“GİDECEĞİN YER ANTEP, YİYECEĞİN PEKMEZ”
Geçmişte Gaziantep denilince ilk akla gelen ürünlerden birinin Antep pekmezi olduğunu belirten Gaziantep Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, halk arasında da “Gideceğin yer Antep, yiyeceğin pekmez” sözünün hala yaygın bir şekilde kullanıldığını söylüyor.
SİİRT’TE YILDA 200 TON PEKMEZ ÜRETİLEN KÖY
Bu yıl 9 bin 900 dekar alanda 3 bin 465 ton üzüm yetiştirilen Siirt’te üretilen üzümlerin yaklaşık 450 tonu pekmez olarak işleniyor. Siirt’in en çok pekmez üretilen köyü olarak bilinen Şirvan ilçesine bağlı Ormanbağı köyünde geçen yıl 200 ton pekmez üretimi gerçekleştirildi.
Ormanbağı köyü muhtarı Abdurrahman Öneryıldız, köyde ürettikleri pekmezin diğer pekmezlerden çok üstün bir kaliteye sahip olduğunu ileri sürerek, bunun sırrının pekmez yapımında toprak yerine odun külü kullanmaları olduğunu söyledi.
Özel olarak topladıkları odunları sobalarda yakarak, kül haline getirdiklerini ifade eden Öneryıldız, bu külü kullanarak hazırladıkları pekmezin şeffaf bir görünüme sahip olduğunu, diğer pekmezlerin ise bulanık göründüğünü belirtti.
KARPUZDAN ÜRETİLEN PEKMEZ
Bulgaristan’ın Silistre kentinden 1938 yılında gelen soydaşların iskan edildiği Kırklareli’nin Arizbaba köyünde de başka bölgelerde rastlanmayan karpuz pekmezi yapılıyor.
Köy sakinlerinden 70 yaşındaki Naziye Aykut, karpuz pekmezinin yapılışını şöyle anlatıyor:
“Karpuz pekmezinin yapımı, sezon sonunda son turfanda karpuzların toplanmasıyla başlar. Sabahın erken saatlerinde imece yöntemiyle ikiye ayrılan karpuzların içi tahta kaşıklarla alındıktan sonra odun ateşi üzerindeki büyük bakır kazanlara atılarak, kaynatılmaya başlanır. Karpuz parçaları ve çekirdekleri biri birinden ayrıldıktan sonra kazandaki karpuzlar kepçe ile alınarak, başka bir kazanın üzerindeki ağaçtan yapılan süzgecin üzerine serilir ve bir bez parçasının üzerine bırakılır.
Bezden süzülen sıvının, alt kısımdaki kazana akması sağlanır. Bez üzerinde kalan karpuzun posası da sıkılarak işlem tamamlanır. Daha sonra karpuzun suyu yeniden ateş üzerindeki kazanlara atılarak karıştırılmaya başlanır. Kazanda kaynayan karpuz suyu koyulaşmaya başlayınca, kazanın altındaki ateş söndürülerek pekmez kıvamını alması beklenir. Daha sonra elde edilen pekmez, tüketime hazır hale gelir.”
DADAŞLARIN “KAR HELVASI” TUTKUSU
Erzurum’da geleneksel yöntemlerle yapılan ve doğal ürünlerin kullanıldığı dut pekmezi, farklı lezzetiyle dikkat çekiyor. İspir, Olur ve Tortum ilçelerinde birçok aile için ek gelir kaynağı olan dut pekmezinin yapımında tamamen organik olarak yetiştirilen dut kullanılıyor. Normal pekmezden çok daha fazla katı olan, bal kıvamındaki Erzurum dut pekmezi, geleneksel yöntemler kullanılarak üretiliyor.
Köylerde kurulan ocaklardaki kazanlarda su ilave edilerek, 4 saat kaynatılan ve ardından preslenerek posası alınan dut, bir gün güneşte bekletiliyor. Bal kıvamı halini alan dut pekmezi bu şekilde tüketime sunuluyor.
Daha çok kahvaltıda yenilen dut pekmezi, yörede farklı şekillerde de değerlendiriliyor. Kış aylarında yağan taze kar, dut pekmezi ile karıştırılarak “kar helvası” yapılırken, ayrıca kavrulmuş buğday ve mısır ununa ilave edilip haşlandıktan sonra “kavut” adı verilen farklı bir lezzet elde ediliyor.
TUNCELİ’DE PEKMEZ AİLELERİN GEÇİM KAYNAĞI
Tunceli’de üretilen dut pekmezi ise ekonomik girdi olarak kent ekonomisine ciddi katkı sağlıyor.
İl genelinde yıllık üretim ortalaması yaklaşık bin tonun üzerinde olan duttan, 1,5 milyon liranın üzerinde gelir elde edildiği bildirilirken, ürünün büyük bir bölümünün pekmez yapımında kullanıldığı kaydedildi.
Yörede pekmez üretimi yapan Mustafa Aktar, Tunceli’de özellikle Pertek, Mazgirt ve Çemişgezek ilçelerinde her aileye ait yüzlerce dut ağacının bulunduğunu anımsatarak, şehirdeki birçok tarım arazisine sahip olan kişilerin bölgede üretilen pekmez sayesinde maddi kazanç elde ettiğini ifade etti.
ANAMUR’DA “SAMSIRA” KIŞ AYLARININ VAZGEÇİLMEZİ
Mersin’de bağcılığın yaygın olduğu yörelerdeki pekmez üretimi geleneksel yöntemlerle sürdürülüyor.
Daha çok kırsal kesimde yaşayan vatandaşlar, kış hazırlıkları kapsamında temin ettikleri üzümden pekmez üretimi yaparken, kimi zamanda da lezzetli yiyeceklerin yapımında pekmezi tercih ediyor.
Anamur ilçesinde pekmezle yapılan geleneksel yiyecek “samsıra” kış aylarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. 500 gram susam ile bir su bardağı üzüm pekmezinin, toz şeker ve fıstık ilave edilerek pişirilmesiyle yapılan samsıra daha sonra bir tepsiye alınarak dilimleniyor ve soğumaya bırakılıyor. Samsıra, tatlı olarak yemekten sonra yenebiliyor veya çerez gibi tüketilebiliyor.
Kaynak: Radikal Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder