Çapamarka'nın son numarası Limonata Nişantaşı City's'in teras katında geçtiğimiz ay açıldı. Bilmeyen kalmamıştır gerçi ama yine de hatırlatalım Joke College defteri kapandı.
Her gün 12.00-02.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Limonata’nın yepyeni konsepti ile Çapa’yı artık az da olsa tahlil etme, cümle içinde kullanarak anlatma ve anlama zamanı geldi. Çok sevdiğimiz bir yönetmen bizim için Çapamarka. Her filmini heyecanla beklediğimiz, her yeni filmini vizyona girdiği gün izlemeden edemediğimiz, tekrar tekrar izlemeye gittiğimiz bir tutku. Sinemanın bilmediğiniz hayatlarla sizi tanıştırması gibi yarattığı mekânlar, projeler. Gazi-Bilal Ateş bu filmlerin olmazsa olmaz baş aktörleri, Ali Türker de sizi filmdeyken gerçek hayattan soyutlayan görselliği yaratan Görsel yönetmeni. Değişim yaşamanın çok da mümkün olmadığı, genellikle rutin hayatların yaşandığı ve tek eğlencenin dışarıda arandığı bu şehirde, değişimin ta kendisi Çapamarka. 2009’da Al Jamal’e verdiğimiz En İyi Gece Kulübü ve İzzet Çapa’ya verdiğimiz Özel Ödül’ün akıllarda soru bırakan etkisi olduysa, cevapları buradan çıkartabilirsiniz.
Limonata’ya dönecek olursak; yeni bir dönem başladı Çapamarka’da. Gerilla mutfağı ile Limonata bunun ilk adımı. Önceki projelerde isminden okunuyordu mekânın iddiası. Şimdiki ise basit görünümü altında kendini hissettirmeden bir iddia koyuyor ortaya. Fiyatlar uygun, malzemede, sunumda ise kaliteden ödün vermiyorlar. Limonatanın ilk çağrıştırdığı ferahlık da konseptin merkezinde. Limonata City’s teras katında ferah bir mekânı mesken edindi kendine. Sigara içebilenlerin özgürce takılabileceği bir terası ve panaromik İstanbul manzarası var. İç mekân diğer Çapamarka mekânlarından da bildiğiniz Ali Türker imzalı. Kaos içinde düzen konsepti aynen devam ediyor. Boy boy renk renk kitaplıkların dizili olduğu duvarda, raflarda kitaplar, objeler, biblolar dizili. Önünde de renkli renkli merdivenleri var. Birbirinden farklı oturma grupları mevcut mekânda.
En sevdiğimiz köşesi sosyalleşme masası. Upuzun piknik masası görünümlü bir masa bu. Üstünde domates, lime ve limonların durduğu geniş kaseler duruyor. Bir ucunda da, içki şişeleri bardakları ve musluklarıyla barı var. Terasa çıkan cephe boydan boya cam. Mekânı çevreleyen yüksek tavanlı duvarların bir hizasında kara tahta üzerine tanıdık simaların limonata hakkında söyledikleri yazılı. Bize sorarsanız içeride şehir manzarasından daha iyi malzeme var. “Ne yiyorum ya ben, ne konuyor içine ne oluyor içeride” sorularına takılanlar için mutfak açık. İsteyen gidip alenen dikizleyebiliyor. Yeşil elmalı, kavunlu limonataların, ‘limonun ne mucizevi bir tadı varmış dedirten’ mekâna özel kokteyllerin hazırlandığı, limonların tezgahına istila ettiği bar da mutfak kadar seyirlik. En sıkısı da tatlı büfesi. Joke College’daki alışkanlığınızı burada da sürdürmeniz mümkün. Sırf bu bölümü gören bir masaya oturmak bile ferahlatabilir içinizi. Üstünde bonibon, kurabiye kavanozları, şeftali clafoutis, kayısı clafoutis, boy boy çeşit çeşit bezeler, elma şekerleri, çikolatalı cupcake’ler, browni ve marshmallow lolipoplar, biscottiler, limon meringue turta ve daha aklımıza gelmeyen, ağzımızın sulanmasından hatırlayamadığımız onlarcası. Hepsi gözünüzün önünde, apaçık gündüz vakti tahrik ediyor insan. Tatlı almayacağım cicim demek mümkün mü?
Hemen girişteki pizza fırını da gidip de yer bulamadığınız zamanlarda vakit geçirmelik bir bölüm ki burada da ağzınız boş durmuyor. Fırından çıkan mini pizzalarla masalara geçene kadar tıkınıp, açlığınızı bastırmanız mümkün.
Limonata’nın menüsünde herkese göre bir yemek var. Limonaid fat menü başlığı altında makarna ve risottolar, oradan buradan başlığı altında toplanmış, özel reçetelerle hazırlanan beyaz ve kırmızı etlerin yanı sıra, odun fırından çıkan çıtır pizzalar, steakhouse alternatifleri; salatalar, omletinden tut müslisine kadar dolu dolu limonaid kahvaltı, balık pazarı, ara sıcaklar, fit menü alternatifleri, hambergerler ve tabii ki enfes tatlılar. Bunun yanı sıra şarküteri bar, chefs love it köşesi, günün çorbası ve atıştırmalık ufaklıklar da alternatifler arasında. Öyle davetkâr, öyle serbest ki menü burun kıvırmak mümkün değil. Fırsat bu fırsat limonatanın menüsü için kabuk değiştiren, olduğu haliyle kalmaktan sıkılan yemekler bile var. Kendini döner sanan antrikot bu kavimin öncülerinden. Humusla birlikte fırınlanıyor ve yoğurtlu semizotu ile birlikte servis ediliyor. Mutlaka tadın.
Limonata’nın bir özelliği de etkinlikleri. Her Çarşamba bir ünlü gelip seçtiği bir konu hakkında 20 dakika konuşuyor, sonrasında siz de bu ünlüye sorularınızı soruyorsunuz. Hangi hafta kim Limonata’da haberi için twitter ve facebook’u açık tutun. Limonata usülü önünüzü göreceğiniz yeni çağ falcılığı astro-limoloji ise günleri de etkinlikler arasında. Takipte kalın.
En başa dönecek olursak; özel gösterimli bir proje Çapamarka’nınki, DVD’sini alıp eve götüreyim, turşusunu kurayım imkânı vermiyor insana. Tükeniyor ve yokoluyor. Ne kadar çok giderseniz, ne kadar çok orada olmak isterseniz o kadar çok anı bırakıyor aklınızda. Her yönetmeni sevmek olanaksız ama kimi yönetmenler var the criterion collection’a girmeyi hakeden, işini iyi yapan. Çapamarka’nın da böyle bir başarısı var. Bunu reddetmek görmezden gelmek olur. Çapamarka daha iyisini yapana kadar en iyisi bu.
Menüden
Günün çorbası 7 TL
Omlet 10 TL
Pakette falafel 16 TL
Pizza görünümlü risotto 14 TL
Kendini döner sanan antrikot 19 TL
Mavi ay limojito 20 TL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder