2 tatlı kaşığı tereyağı
250 gr (2 su bardağı)
2 tatlı kaşığı un
4 yumurta
250 gr (1 su bardağı şeker)
250 gr margarin (eritilmiş)
90 gr karışık meyve şekerlemesi
2 çorba kaşığı portakal suyu
Önce fırınınızı orta sıcaklığa (170°C) getirip ısıtınız.
22,5 cm'lik bir kek kalıbını 1 tatlı kaşığı tereyağla yağlayınız. Dibine yuvarlak kesilmiş yağlı kağıt döşeyerek, üstünü kalan 1 tatlı kaşığı tereyağla yağlayınız.
Kalıba 2 tatlı kaşığı un serpip çevirerek unu her tarafına yaydıktan sonra, kalıbın arkasına vurarak fazla unu dökünüz.
Yumurtaları ve şekeri birlikte, ateşe dayanıklı orta boy bir cam kaseye koyup, sıcak su dolu bir tencereye oturtarak tencereyi orta ateşe yerleştiriniz. Kasedeki karışımı yumurta teli yada elektrikli çırpıcı ile karıştırarak koyulaşıp telle beraber kalkana kadar pişiriniz. Tencereyi ateşten alıp, kaseyi içinden çıkarınız.
Geri kalan unu kaseye ekleyip madenî bir kaşıkla karışıma katınız.
Eritilmiş margarini azar azar her seferinde iyice karıştırarak ekledikten sonra, meyve şekerlemesi ve portakal suyunu katarak, karışımı kek kalıbına dökünüz.
Kalıbı ılık fırında 1,5 saate yakın, bir şiş kekin ortasına batırıldığında kuru ve temiz çıkana kadar pişiriniz.
Kalıbı fırından çıkarıp, iç kenarından çepeçevre bıçak gezdirip ters çeviriniz.
28 Şubat 2011 Pazartesi
Kayisili Hanim Parmagi Tarifi
125 gr + 1 tatlı kaşığı tereyağı
125 gr kurutulmuş kayısı (bir gece suda bırakılmış)
300 gr (1+1/4 su bardağı) toz şeker
180 gr (1+1/2 su bardağı) un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 kahve kaşığı tuz
2 yumurta
1 çay kaşığı vanilya esansı
90 gr (1/2 su bardağı) ceviz (ince dövülmüş)
60 gr (1/2 su bardağı) pudra şekeri
Önce fırınınızı orta sıcaklığa (180°C) getirip ısıtınız. Bir tatlı kaşığı yağla 20X20 cm'lik fırın tepsisini yağlayınız.
Kayısıları içinde bıraktığınız sudan çıkarıp çok ince kıyarak bir kenara bırakınız.
Büyük boy derin bir kasede kalan 125 gr yağ ile 60 gr (1/4 su bardağı) toz şekeri krema haline gelinceye kadar vurarak çırpıp, 125 gr (1 su bardağı) un katarak ekmek içi görünümü alana kadar yediriniz. Karışımı kek kabına bastırarak yayıp, fırında 25 dakika, hamur hafifçe kızarana kadar pişiriniz.
Bu arada, orta boy bir kasede kalan unu 1/2 su bardağı kabartma tozu ve tuzla karıştırınız. Başka bir kasede de yumurtaları kalan 240 gr (1 su bardağı) toz şekere ekleyip iyice karıştırınız.
Yumurta-şeker karışımını devamlı karıştırarak yavaş yavaş unlu karışımın bulunduğu kaseye ekleyip vanilya esansı, kıyılmış kayısılar ve cevizi katarak iyice karıştırınız.
Karışımı hafif kızarmış kekin üstüne döşeyip kek kabını tekrar fırına sürerek 30 dakika daha pişiriniz.
Keki fırından çıkarıp bir kenarda ılımaya bırakınız.
Ilınınca 1,5X2,5 cm'lik dörtgenler halinde kesip pudra şekerinde yuvarlayarak ılık yada soğuk olarak servis ediniz.
125 gr kurutulmuş kayısı (bir gece suda bırakılmış)
300 gr (1+1/4 su bardağı) toz şeker
180 gr (1+1/2 su bardağı) un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 kahve kaşığı tuz
2 yumurta
1 çay kaşığı vanilya esansı
90 gr (1/2 su bardağı) ceviz (ince dövülmüş)
60 gr (1/2 su bardağı) pudra şekeri
Önce fırınınızı orta sıcaklığa (180°C) getirip ısıtınız. Bir tatlı kaşığı yağla 20X20 cm'lik fırın tepsisini yağlayınız.
Kayısıları içinde bıraktığınız sudan çıkarıp çok ince kıyarak bir kenara bırakınız.
Büyük boy derin bir kasede kalan 125 gr yağ ile 60 gr (1/4 su bardağı) toz şekeri krema haline gelinceye kadar vurarak çırpıp, 125 gr (1 su bardağı) un katarak ekmek içi görünümü alana kadar yediriniz. Karışımı kek kabına bastırarak yayıp, fırında 25 dakika, hamur hafifçe kızarana kadar pişiriniz.
Bu arada, orta boy bir kasede kalan unu 1/2 su bardağı kabartma tozu ve tuzla karıştırınız. Başka bir kasede de yumurtaları kalan 240 gr (1 su bardağı) toz şekere ekleyip iyice karıştırınız.
Yumurta-şeker karışımını devamlı karıştırarak yavaş yavaş unlu karışımın bulunduğu kaseye ekleyip vanilya esansı, kıyılmış kayısılar ve cevizi katarak iyice karıştırınız.
Karışımı hafif kızarmış kekin üstüne döşeyip kek kabını tekrar fırına sürerek 30 dakika daha pişiriniz.
Keki fırından çıkarıp bir kenarda ılımaya bırakınız.
Ilınınca 1,5X2,5 cm'lik dörtgenler halinde kesip pudra şekerinde yuvarlayarak ılık yada soğuk olarak servis ediniz.
Spoil
Türkçe karşılığı 'Şımar' anlamına gelen mekan, gerek yemekler gerekse müzik ve lokasyonu ile kendini şımartmak isteyenlerin yeni mekanı olmaya aday...
Cuma-cumartesi 12.00-04.00, diğer günler 12.00-02.00 arasında açık. Pazar kapalı. Kredi kartları geçerli.
Şişhane’nin geçtiğimiz sezonki yıldızı Public sessiz sedasız çekildi semtten. Geçtiğimiz ay yerine açılan Spoil ilk günden semtin yeni cazibe merkezi olacağını ispatladı. Yeni kulüp açıldı gazına gelenleri de uyaralım. Spoil bir kulüp değil, sıkı bir barı ve Akdenizli menüsü olan bir işletme. Şişhane’de öğle servisinden itibaren dolup dolup taşan mekânın tasarımı Yalın Tan&Jeyan Ülkü imzalı. Mekân aydınlık, ferah ve modern bir görünüme sahip. Toprak ve siyah tonlarında şık minimal dokunuşlarla hareketlendirilen mekândaki upuzun bar da ilgi çeken köşelerden. Yemek için mermer masalardan şaşmayın; bir akşamüstü içkisi için içeri sızdıysanız mutlaka bara kurulun.
Spoil’in mutfağı baştan aşağı malzemesi, pişirme yöntemleriyle tam bir Akdenizli. Öğlen ve akşam servis edilen menüsü farklı. Öğlen menüsünde ızgara kestane mantarı, portakal ve safran soslu roka salata, ızgara tavuk, bonfile ve sebze salataları, keçi peynirli, semizotlu, kavrulmuş ceviz ve nar soslu kuskus salatası, zeytinyağlı kereviz, ayva ve yer elması, zeytinyağlı pazı ve kuru börülce, füme ev yapımı somon ve dana eti ve balık ve karidesli ılık tart ve damla sakızlı balkabağı çorbası gibi hafif doyumluklar var. Ana yemeklerde ise kuzu butlu rigattoni, köz patlıcanlı anelloni, ızgara et ve balık alternatifleri ile birlikte bir de günün yemeği yer alıyor. Yemek üstüne ya da bir kahve yanında alabileceğiniz tatlılarda ise ise havuçlu kek, çikolatalı tart, trüf pasta gibi çeşitler var.
Akşam menüsü ise daha bir afili. Soğuk başlangıçlarda meze niyetine paylaşımlık sebze terin, tabouleh gibi seçenekler, zeytinyağlı kuru börülce ve midye tabağı, orkinos tartar ve füme alabalık, karides ve tavuk ciğerden oluşan nefis pate üçlemesi, sıcak başlangıçlarda ılık enginar dolması, cevizli peynir sufle, rakılı domates soslu sote fener balığı ve ördek terin dikkat çekiyor. Ahtapot ve erişteli fasulye çorbası da çorbaseverler için yeni bir keşif tadında. Ana yemekler de ızgara et ve balık çeşidi bakımından tatmin edici. Yanındaki eşlikçileriyle de oldukça özgünler. Örneğin ızgara tavuk ağır pişmiş bademli bulgur pilavı ve fırında çıtır pırasa ile servis ediliyor. Kuzu butlu rigattoni, deniz mahsullü linguini, kakule ve portakalla fırınlanmış ördek ilgi uyandıran diğer seçeneklerinizden. Akşam menüsüne özel tatlılardan bergamutlu crème brulée, tavuk göğsü ve gül sulu hurmayı mutlaka deneyin.
Spoil’de yemek kadar bar da ön planda. Bara oturanların hali yaman. Hipnotize eden renkli içki şişelerinin tam karşısında, bir adım ötenizde hazırlanan kokteyller için kesilen taze meyvelerden burnunuza ulaşan tahrik edici kokularla bardan sarhoş olmadan kalkmanız zor. Cuma-cumartesi yemek sonrası sırf barı için geliyor insanlar Spoil’e. Ortamı için Asmalımescit’ten Şişhane’ye yuvarlananlara bile rastladık. İş çıkışı içkisi için de tercih eden çok. Şampanya ve narla hazırlanan özel kokteylleri de çok revaçta.
Spoil’in müziği DJ Salih Saka ve ekibine emanet. DJ performanslarının da gerçekleştiği mekâna ilk fırsatta yolunuzu düşürün, semtin yeni hip mekânının tadına bakın.
Menüden
Damla sakızlı balkabağı çorbası 12 TL
Pate üçlemesi 28 TL
Dana gerdan 42 TL
Bergamutlu crème brulée 14 TL
Satsumalı mojito 25 TL
Cuma-cumartesi 12.00-04.00, diğer günler 12.00-02.00 arasında açık. Pazar kapalı. Kredi kartları geçerli.
Şişhane’nin geçtiğimiz sezonki yıldızı Public sessiz sedasız çekildi semtten. Geçtiğimiz ay yerine açılan Spoil ilk günden semtin yeni cazibe merkezi olacağını ispatladı. Yeni kulüp açıldı gazına gelenleri de uyaralım. Spoil bir kulüp değil, sıkı bir barı ve Akdenizli menüsü olan bir işletme. Şişhane’de öğle servisinden itibaren dolup dolup taşan mekânın tasarımı Yalın Tan&Jeyan Ülkü imzalı. Mekân aydınlık, ferah ve modern bir görünüme sahip. Toprak ve siyah tonlarında şık minimal dokunuşlarla hareketlendirilen mekândaki upuzun bar da ilgi çeken köşelerden. Yemek için mermer masalardan şaşmayın; bir akşamüstü içkisi için içeri sızdıysanız mutlaka bara kurulun.
Spoil’in mutfağı baştan aşağı malzemesi, pişirme yöntemleriyle tam bir Akdenizli. Öğlen ve akşam servis edilen menüsü farklı. Öğlen menüsünde ızgara kestane mantarı, portakal ve safran soslu roka salata, ızgara tavuk, bonfile ve sebze salataları, keçi peynirli, semizotlu, kavrulmuş ceviz ve nar soslu kuskus salatası, zeytinyağlı kereviz, ayva ve yer elması, zeytinyağlı pazı ve kuru börülce, füme ev yapımı somon ve dana eti ve balık ve karidesli ılık tart ve damla sakızlı balkabağı çorbası gibi hafif doyumluklar var. Ana yemeklerde ise kuzu butlu rigattoni, köz patlıcanlı anelloni, ızgara et ve balık alternatifleri ile birlikte bir de günün yemeği yer alıyor. Yemek üstüne ya da bir kahve yanında alabileceğiniz tatlılarda ise ise havuçlu kek, çikolatalı tart, trüf pasta gibi çeşitler var.
Akşam menüsü ise daha bir afili. Soğuk başlangıçlarda meze niyetine paylaşımlık sebze terin, tabouleh gibi seçenekler, zeytinyağlı kuru börülce ve midye tabağı, orkinos tartar ve füme alabalık, karides ve tavuk ciğerden oluşan nefis pate üçlemesi, sıcak başlangıçlarda ılık enginar dolması, cevizli peynir sufle, rakılı domates soslu sote fener balığı ve ördek terin dikkat çekiyor. Ahtapot ve erişteli fasulye çorbası da çorbaseverler için yeni bir keşif tadında. Ana yemekler de ızgara et ve balık çeşidi bakımından tatmin edici. Yanındaki eşlikçileriyle de oldukça özgünler. Örneğin ızgara tavuk ağır pişmiş bademli bulgur pilavı ve fırında çıtır pırasa ile servis ediliyor. Kuzu butlu rigattoni, deniz mahsullü linguini, kakule ve portakalla fırınlanmış ördek ilgi uyandıran diğer seçeneklerinizden. Akşam menüsüne özel tatlılardan bergamutlu crème brulée, tavuk göğsü ve gül sulu hurmayı mutlaka deneyin.
Spoil’de yemek kadar bar da ön planda. Bara oturanların hali yaman. Hipnotize eden renkli içki şişelerinin tam karşısında, bir adım ötenizde hazırlanan kokteyller için kesilen taze meyvelerden burnunuza ulaşan tahrik edici kokularla bardan sarhoş olmadan kalkmanız zor. Cuma-cumartesi yemek sonrası sırf barı için geliyor insanlar Spoil’e. Ortamı için Asmalımescit’ten Şişhane’ye yuvarlananlara bile rastladık. İş çıkışı içkisi için de tercih eden çok. Şampanya ve narla hazırlanan özel kokteylleri de çok revaçta.
Spoil’in müziği DJ Salih Saka ve ekibine emanet. DJ performanslarının da gerçekleştiği mekâna ilk fırsatta yolunuzu düşürün, semtin yeni hip mekânının tadına bakın.
Menüden
Damla sakızlı balkabağı çorbası 12 TL
Pate üçlemesi 28 TL
Dana gerdan 42 TL
Bergamutlu crème brulée 14 TL
Satsumalı mojito 25 TL
Peranostra
Peranostra, keyifli ortamı, aperatif ve hafif yiyecekleri ve birbirinden zengin kokteyl seçenekleri ile Beyoğlu müdavimlerini, en keyifli dakikalarda en leziz tatlarla ağırlıyor.
Pazar hariç her gün 16.00-04.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Tünel’in hemen karşısında yer alan yılların Lay Lay Lom’u taşındı, yerine Peranostra açıldı. Pera Nostra, Tünel Geçidi’nin kendine has dokusu ve müdavim kitlesiyle çok sevilen mekânları KaVe, tekN, Akbaba’lı Meyhane’nin sahiplerine ait. Geçidin tarihî dokusuna müdahele etmeden son derece minimal ve şık dokunuşlarla bir mekân yaratmışlar. İç mekânı dışında Tünel Geçidi içinde de masaları var. Geçidin içinde hangi masa kime aittir bilmek için oranın insanı olmak şart. Diğer mekânlarda olduğu gibi Peranostra da diğerleriyle sandalyeleriyle ayrışıyor. İçeride ise standlarda, barda ya da masalarda oturabiliyorsunuz. Özellikle akşamları bar aydınlatması ve beyaz perdedeki siyah-beyaz filmlerle ambiyansı çok farklı oluyor. Marilyn Monroe’ya, Humphrey Bogart’a kadeh kaldırma şansı veriyor. Bir fark daha atıyor mekân bize sorarsanız bu fikirle Asmalımescit’e; hem Asmalımescit’te hem de bölgenin karmaşasından, motomot birbirini takip eden trendlerinden uzak ve özgün.
Menüsüyle de oldukça iddialı Peranostra. Wasa’lı kanepe, yengeç bacaklı bruschetta, tahıllı salata, körpe ıspanak ve Akdeniz yeşillikleriyle servis edilen somon ızgara, ızgara antrikot, tavuk ve mantarlı dürüm, hellimli kalamar, paellanostra, risotto, hamburger gibi birbirinden değişik yemekler var. Tatlı olarak da favorimiz elmalı strudel. Yanında servis edilen kaymaklı dondurmasıyla sarhoşluğunuz aldığınız şeker dozu sayesinde ikiye katlanacak olsa da bunu göze alacak kadar nefis.
Taze meyvelerle hazırlanan mojito ve votkalar, salatalıklı green mix favori kokteyller de barın favorilerinden. Bar ekibi de mutfak ekibi kadar çalışkan ve sempatik. Hazır kokteyller ve reçeteler üzerinden gitmek yerine sürekli yeni reçeteler hazırlamakla meşguller. Kolaya kaçıp bira, viski içmek yerine kokteyllere yönelin Peranostra’da. Karar veremezseniz bara gidip tavsiye isteyin. Ağız tadınıza en uygun kokteyli bulmak adına uğraşacaklarını ve memnun kalacağınızı garanti ediyoruz.
Peranostra’da müzik günden güne değişen program ve etkinliklerle gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor. Peranostalgica geceleri bunlardan biri. Her salı 60’lardan 90’lara yabancı şarkılarla alla franca geceleri düzenleniyor. Çarşambaları aynı dönemlerin yerli şarkılarını dinleyebileceğiniz alla turca geceleri, perşembeleri ise international gecesinde her telden, her kültürden müzikler çalıyor mekânda. Etkinlikler ve DJ performanslarına dair tüm bilgilere www.peranostra.com’dan ulaşabilirsiniz. Bu taraflara yolu erken düşenlerdenseniz 16.30-19.30 arasındaki happy hour’dan da istifade edebilir, kokteylleri %20 indirimli tadabilirsiniz. Henkell Trocken 20 cl, havyar ve tereyağı menüsü ile akşamüstü keyfi de yapmanız mümkün. Fiyatı 60 TL.
Asmalımescit’e İstiklal’den süzülenlerdenseniz, Tünel tarafında kaçırdığınız çok şey var. Peranostra da bunlardan biri. Aklınızda olsun.
Menüden
Wasa kanepe 18 TL
Yengeç bacaklı bruschetta 22,50 TL
Tahıllı salata 18,50 TL
Somon ızgara 34 TL
Votka zencefil 20 TL
Pazar hariç her gün 16.00-04.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Tünel’in hemen karşısında yer alan yılların Lay Lay Lom’u taşındı, yerine Peranostra açıldı. Pera Nostra, Tünel Geçidi’nin kendine has dokusu ve müdavim kitlesiyle çok sevilen mekânları KaVe, tekN, Akbaba’lı Meyhane’nin sahiplerine ait. Geçidin tarihî dokusuna müdahele etmeden son derece minimal ve şık dokunuşlarla bir mekân yaratmışlar. İç mekânı dışında Tünel Geçidi içinde de masaları var. Geçidin içinde hangi masa kime aittir bilmek için oranın insanı olmak şart. Diğer mekânlarda olduğu gibi Peranostra da diğerleriyle sandalyeleriyle ayrışıyor. İçeride ise standlarda, barda ya da masalarda oturabiliyorsunuz. Özellikle akşamları bar aydınlatması ve beyaz perdedeki siyah-beyaz filmlerle ambiyansı çok farklı oluyor. Marilyn Monroe’ya, Humphrey Bogart’a kadeh kaldırma şansı veriyor. Bir fark daha atıyor mekân bize sorarsanız bu fikirle Asmalımescit’e; hem Asmalımescit’te hem de bölgenin karmaşasından, motomot birbirini takip eden trendlerinden uzak ve özgün.
Menüsüyle de oldukça iddialı Peranostra. Wasa’lı kanepe, yengeç bacaklı bruschetta, tahıllı salata, körpe ıspanak ve Akdeniz yeşillikleriyle servis edilen somon ızgara, ızgara antrikot, tavuk ve mantarlı dürüm, hellimli kalamar, paellanostra, risotto, hamburger gibi birbirinden değişik yemekler var. Tatlı olarak da favorimiz elmalı strudel. Yanında servis edilen kaymaklı dondurmasıyla sarhoşluğunuz aldığınız şeker dozu sayesinde ikiye katlanacak olsa da bunu göze alacak kadar nefis.
Taze meyvelerle hazırlanan mojito ve votkalar, salatalıklı green mix favori kokteyller de barın favorilerinden. Bar ekibi de mutfak ekibi kadar çalışkan ve sempatik. Hazır kokteyller ve reçeteler üzerinden gitmek yerine sürekli yeni reçeteler hazırlamakla meşguller. Kolaya kaçıp bira, viski içmek yerine kokteyllere yönelin Peranostra’da. Karar veremezseniz bara gidip tavsiye isteyin. Ağız tadınıza en uygun kokteyli bulmak adına uğraşacaklarını ve memnun kalacağınızı garanti ediyoruz.
Peranostra’da müzik günden güne değişen program ve etkinliklerle gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor. Peranostalgica geceleri bunlardan biri. Her salı 60’lardan 90’lara yabancı şarkılarla alla franca geceleri düzenleniyor. Çarşambaları aynı dönemlerin yerli şarkılarını dinleyebileceğiniz alla turca geceleri, perşembeleri ise international gecesinde her telden, her kültürden müzikler çalıyor mekânda. Etkinlikler ve DJ performanslarına dair tüm bilgilere www.peranostra.com’dan ulaşabilirsiniz. Bu taraflara yolu erken düşenlerdenseniz 16.30-19.30 arasındaki happy hour’dan da istifade edebilir, kokteylleri %20 indirimli tadabilirsiniz. Henkell Trocken 20 cl, havyar ve tereyağı menüsü ile akşamüstü keyfi de yapmanız mümkün. Fiyatı 60 TL.
Asmalımescit’e İstiklal’den süzülenlerdenseniz, Tünel tarafında kaçırdığınız çok şey var. Peranostra da bunlardan biri. Aklınızda olsun.
Menüden
Wasa kanepe 18 TL
Yengeç bacaklı bruschetta 22,50 TL
Tahıllı salata 18,50 TL
Somon ızgara 34 TL
Votka zencefil 20 TL
Akademi Restoran
Akademi Restaurant, eşsiz manzarası, lezzetli yemekleri ve kalteli servisi ile keşfedilmeyi bekliyor.
Her gün 10.00-22.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Üç sene önce açılan ve sadece Bahçeşehir Üniversitesi akademisyenlerine hizmet veren Akademi Restoran yaklaşık üç ay önce halka açıldı. Üniversitenin teras katına konuşlanan mekân kapalı alanda 130 kişi olan kapasitesini güzel havalarda açılan ve mekânı çepeçevre saran terasıyla ikiye katlıyor. Rektörlüğün baktığı açık alan (terasın uzantısı) da gerektiğinde izinle açılıyor ve toplamda 300 kişi ağırlanabiliyor. Kapalı alanın hemen önünde sigara içenler için ayrılan 30-35 kişilik bir bölümleri var. Etrafı çepeçevre naylon perdeyle kapatılan ve ısıtıcılarla donatılan alan soğuk havalarda da kullanılabiliyor. Cam kenarlarına yerleştirilen bodur limon ağaçları sarı-yeşil görünümleriyle olduğu kadar çağrıştırdığı lezzetle de ferahlık hissi veriyor. Akademi Restoran’a ulaşmak için atılacak ilk adım rezervasyon. Rezervasyonunuz sayesinde üniversitenin sıkı güvenlik kont-rollerini atlatarak içeri girebiliyor ve koridorda ilerliyorsunuz. İlerlediğiniz koridor sizi C bloğa götürüyor. Asansörü kullanarak üçüncü kata çıkıyorsunuz. Bir kat da merdivenle çıktıktan sonra terasa ulaşıyorsunuz. Karşınıza çıkan iki kapının ikisinin de üzerinde hiçbir ibare yok, ‘yanlış mı geldim?’ diye tereddüt edebilirsiniz ama kapıyı açın, restorandasınız. Girer girmez sağ tarafta küçük bir bar; sol tarafta servis masası, açık büfe servis alanı ve tam karşınızda ikişerli dörderli sıralanmış masalar yer alıyor. Toplu halde oturmak isteyenler için altı kişilik yuvarlak masaları da var. Masalar arasında uzanan kırmızı halı dışında kalan zemin eski tip parkelerle kaplı. Mekânın boydan boya cam olan sağ ve sol tarafı, genele hakim olan ahşap döşemeye hareket katmış; fondaki enfes manzara da cabası.
Sol taraf Çırağan Caddesi, sağ taraf Boğaz köprüsü, Kız Kulesi, tarihi yarımada, Karaköy... Salonun bitiminde, açık büfe alanına bakan köşeye kurulmuş piyano ise müzikli gecelerin habercisi. Hafta sonu brunch’larına katılmak içinse minimum 50 kişi barajını aşmanız gerekiyor. Akşam 22.00’ye kadar servis veren mekân özel davet ve organizasyonlarda gece 01.00’e kadar açık kalabiliyor. Rezervasyonu atlamayın aksi takdirde güvenlik engeline takılıyorsunuz, daha da kötüsü herhangi bir organizasyon için mekân kapatılmışsa kapıdan dönebiliyorsunuz. Gruplar için dokuz farklı menü seçeneği var ancak bunlarla sınırlı değilsiniz. Menüler arası geçişler ya da eklemeler, çıkartmalar yapabiliyorsunuz. Yemeğe hafif bir başlangıç yapmak istiyorsanız keçi peyniri terin alabilirsiniz. Kabak, patlıcan, tatlı kırmızı biber, fesleğen yaprakları ve keçi peyniri katlarından oluşan keçi peyniri terin, nar ekşisi sosla servis ediliyor. Tabağı süsleyen cupcake görünümü verilmiş parmesanın içinde kabuğu soyulmuş cherry domates var, süs deyip geçmeyin tadına mutlaka bakın. Izgara sebzeler gayet hafif. Keçi peyniri sütle yumuşatılmış, keskin tadından eser yok; mükemmel uyumu ise fesleğenle yakalamış. Milföy hamuruna sarılı keçi peynirli salata ise salatacılara farklı bir alternatif. Bize göre bu salatanın iki farklı yüzü var. Bir yüzü, yeşillikler, cherry domates gibi bilumum salata malzemelerinden mütevellit. Diğeri ise nar ekşisi sosla hafif tatlanmış kavrulmuş ceviz, küp küp doğranmış kırmızı elmalar ve en tepede gururla kurulan milföy hamuruna sarılarak fırınlanmış keçi peynirinin oluşturduğu lezzet bombası... Tatlı-ekşi, lezzetli bir salatayla doymak isteyenlere önerilir.
Sağlıklı seçimlerle devam etmek isteyenlere bir başka önerimiz ise asma yaprağına sarılı levrek ızgara. Bir gün boyunca asma yaprağında bekletildikten sonra ızgara edilen levrek, asma yaprağının tuzuyla, asma yaprağının altına yerleştirilen limon diliminin hafif ekşi tadını içine çekmiş, daha da lezzetlenmiş. Garnitür olarak servis edilen sebzeler de balıkla gayet uyumlu ancak ızgarada bekleme süresi biraz daha kısa tutulursa sebzelerin tadının daha iyi alınabileceği kanaatindeyiz. Etoburlar tercihlerini iç pilavla doldurulan bonfile sarmadan yana kullanabilirler, ancak fazla pişirilmemesi dipnotunu düşerek. Aksi takdirde ızgarada yağını kaybeden, kuruyan bonfile lezzetini de kaybediyor. Bonfilenin yanında servis edilen haşlanmış patates ve sebzelerle hazırladıkları garnitür ise çok başarılı. Kapanış için önerimiz ise sıcak çikolatalı kek. Bu kek bir nevi sufle türevi. Bitter çikolata, çok az şeker, un ve sütle hazırlanıyor, kesme dondurmayla servis ediliyor. Gün içinde kendi kendinize ya da birkaç arkadaşınızla gittiğinizde ise o günün yemekleri neyse onlar arasından seçiyorsunuz. Önceden hazırlanmış, basılı bir menüleri yok. Menüyü servis elemanının ağzından dinliyorsunuz: Mangalda balık, et, tavuk çeşitleri; makarnalar, salatalar... İçki servisi ise ancak rezervasyonda belirtildiği takdirde yapılabiliyor. İçki seçenekleri çok geniş değil ancak önceden belirttiğinizde istediğiniz yerli-yabancı her türlü içkiyi sizin için hazır ediyorlar. Belirli bir düzen içinde ilerlememekle birlikte özel geceler de (caz geceleri gibi) düzenliyorlar. Bir-iki hafta önceden telefonla bilgi alabilirsiniz. Bayi, şirket toplantıları; nişan, düğün dernek türü organizasyonlar için de müsaitler. Fiyatları da gayet uygun.
Menüden
Keçi peyniri terin 10 TL
Bonfile sarma 18 TL
Asma yaprağına sarılı levrek ızgara 20 TL
Sıcak çikolatalı kek 7 TL
Her gün 10.00-22.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Üç sene önce açılan ve sadece Bahçeşehir Üniversitesi akademisyenlerine hizmet veren Akademi Restoran yaklaşık üç ay önce halka açıldı. Üniversitenin teras katına konuşlanan mekân kapalı alanda 130 kişi olan kapasitesini güzel havalarda açılan ve mekânı çepeçevre saran terasıyla ikiye katlıyor. Rektörlüğün baktığı açık alan (terasın uzantısı) da gerektiğinde izinle açılıyor ve toplamda 300 kişi ağırlanabiliyor. Kapalı alanın hemen önünde sigara içenler için ayrılan 30-35 kişilik bir bölümleri var. Etrafı çepeçevre naylon perdeyle kapatılan ve ısıtıcılarla donatılan alan soğuk havalarda da kullanılabiliyor. Cam kenarlarına yerleştirilen bodur limon ağaçları sarı-yeşil görünümleriyle olduğu kadar çağrıştırdığı lezzetle de ferahlık hissi veriyor. Akademi Restoran’a ulaşmak için atılacak ilk adım rezervasyon. Rezervasyonunuz sayesinde üniversitenin sıkı güvenlik kont-rollerini atlatarak içeri girebiliyor ve koridorda ilerliyorsunuz. İlerlediğiniz koridor sizi C bloğa götürüyor. Asansörü kullanarak üçüncü kata çıkıyorsunuz. Bir kat da merdivenle çıktıktan sonra terasa ulaşıyorsunuz. Karşınıza çıkan iki kapının ikisinin de üzerinde hiçbir ibare yok, ‘yanlış mı geldim?’ diye tereddüt edebilirsiniz ama kapıyı açın, restorandasınız. Girer girmez sağ tarafta küçük bir bar; sol tarafta servis masası, açık büfe servis alanı ve tam karşınızda ikişerli dörderli sıralanmış masalar yer alıyor. Toplu halde oturmak isteyenler için altı kişilik yuvarlak masaları da var. Masalar arasında uzanan kırmızı halı dışında kalan zemin eski tip parkelerle kaplı. Mekânın boydan boya cam olan sağ ve sol tarafı, genele hakim olan ahşap döşemeye hareket katmış; fondaki enfes manzara da cabası.
Sol taraf Çırağan Caddesi, sağ taraf Boğaz köprüsü, Kız Kulesi, tarihi yarımada, Karaköy... Salonun bitiminde, açık büfe alanına bakan köşeye kurulmuş piyano ise müzikli gecelerin habercisi. Hafta sonu brunch’larına katılmak içinse minimum 50 kişi barajını aşmanız gerekiyor. Akşam 22.00’ye kadar servis veren mekân özel davet ve organizasyonlarda gece 01.00’e kadar açık kalabiliyor. Rezervasyonu atlamayın aksi takdirde güvenlik engeline takılıyorsunuz, daha da kötüsü herhangi bir organizasyon için mekân kapatılmışsa kapıdan dönebiliyorsunuz. Gruplar için dokuz farklı menü seçeneği var ancak bunlarla sınırlı değilsiniz. Menüler arası geçişler ya da eklemeler, çıkartmalar yapabiliyorsunuz. Yemeğe hafif bir başlangıç yapmak istiyorsanız keçi peyniri terin alabilirsiniz. Kabak, patlıcan, tatlı kırmızı biber, fesleğen yaprakları ve keçi peyniri katlarından oluşan keçi peyniri terin, nar ekşisi sosla servis ediliyor. Tabağı süsleyen cupcake görünümü verilmiş parmesanın içinde kabuğu soyulmuş cherry domates var, süs deyip geçmeyin tadına mutlaka bakın. Izgara sebzeler gayet hafif. Keçi peyniri sütle yumuşatılmış, keskin tadından eser yok; mükemmel uyumu ise fesleğenle yakalamış. Milföy hamuruna sarılı keçi peynirli salata ise salatacılara farklı bir alternatif. Bize göre bu salatanın iki farklı yüzü var. Bir yüzü, yeşillikler, cherry domates gibi bilumum salata malzemelerinden mütevellit. Diğeri ise nar ekşisi sosla hafif tatlanmış kavrulmuş ceviz, küp küp doğranmış kırmızı elmalar ve en tepede gururla kurulan milföy hamuruna sarılarak fırınlanmış keçi peynirinin oluşturduğu lezzet bombası... Tatlı-ekşi, lezzetli bir salatayla doymak isteyenlere önerilir.
Sağlıklı seçimlerle devam etmek isteyenlere bir başka önerimiz ise asma yaprağına sarılı levrek ızgara. Bir gün boyunca asma yaprağında bekletildikten sonra ızgara edilen levrek, asma yaprağının tuzuyla, asma yaprağının altına yerleştirilen limon diliminin hafif ekşi tadını içine çekmiş, daha da lezzetlenmiş. Garnitür olarak servis edilen sebzeler de balıkla gayet uyumlu ancak ızgarada bekleme süresi biraz daha kısa tutulursa sebzelerin tadının daha iyi alınabileceği kanaatindeyiz. Etoburlar tercihlerini iç pilavla doldurulan bonfile sarmadan yana kullanabilirler, ancak fazla pişirilmemesi dipnotunu düşerek. Aksi takdirde ızgarada yağını kaybeden, kuruyan bonfile lezzetini de kaybediyor. Bonfilenin yanında servis edilen haşlanmış patates ve sebzelerle hazırladıkları garnitür ise çok başarılı. Kapanış için önerimiz ise sıcak çikolatalı kek. Bu kek bir nevi sufle türevi. Bitter çikolata, çok az şeker, un ve sütle hazırlanıyor, kesme dondurmayla servis ediliyor. Gün içinde kendi kendinize ya da birkaç arkadaşınızla gittiğinizde ise o günün yemekleri neyse onlar arasından seçiyorsunuz. Önceden hazırlanmış, basılı bir menüleri yok. Menüyü servis elemanının ağzından dinliyorsunuz: Mangalda balık, et, tavuk çeşitleri; makarnalar, salatalar... İçki servisi ise ancak rezervasyonda belirtildiği takdirde yapılabiliyor. İçki seçenekleri çok geniş değil ancak önceden belirttiğinizde istediğiniz yerli-yabancı her türlü içkiyi sizin için hazır ediyorlar. Belirli bir düzen içinde ilerlememekle birlikte özel geceler de (caz geceleri gibi) düzenliyorlar. Bir-iki hafta önceden telefonla bilgi alabilirsiniz. Bayi, şirket toplantıları; nişan, düğün dernek türü organizasyonlar için de müsaitler. Fiyatları da gayet uygun.
Menüden
Keçi peyniri terin 10 TL
Bonfile sarma 18 TL
Asma yaprağına sarılı levrek ızgara 20 TL
Sıcak çikolatalı kek 7 TL
Hush Restaurant Lounge & Bar
Hush Restaurant, İstanbul'un nabzını tutan Boğaz Köprüsü'nün karakterini sahiplenen, Anadolu ve Avrupa yakalarını birbirine bağlayarak Kadıköy'de mutlu olma önerisiyle karşınıza çıkan bir mekan.
Lounge hafta içi 10.30-22.00 arasında, hafta sonu 04.00'e kadar açık. Mutfak ise hafta içi 22.00, hafta sonu 23.00'e kadar açık.
Hush aslen bir hostel ama aynı zamanda sanat alanı, restoranı, lounge’u ve barı ile 140 yıllık eski bir Rum evine konumlanmış bir kompleks. Kadıköy’de eksikliği hissedilen pek çok şeyi tek bir mekânda buluşturuyor. Café/bar’ı bir ay kadar önce açıldı. Amaçları öğlen ve akşam yemekleriyle Kadıköylülere hitap etmek ve eğlenmek için Kadıköy’de istedikleri türde bir mekân bulamayıp, Asmalımescit’e, Cihangir’e kaçanların Kadıköy’e bağlanmasına sebep olacak türden bir mekân yaratmakmış ki Kadıköy’de yaşayanlardan dinlediğimiz kadarıyla bu eksiği kapatmak için gösterdikleri çaba takdiri hakediyor. Hafta sonu DJ performanslarının gerçekleştiği bu mekânda bu ay itibariyle canlı müzik geceleri de başlıyor.
Giriş katta eski bir Singer dikiş makinesi ve üzerinde dergiler bulunan dar bir girişten geçerek bara ulaşıyorsunuz. Barın arkasındaki duvarda binaya ait orijinal tablolar asılı. Onlarla uyumlu olsun diye barı yeşil yapmışlar. Duvarlardaki sanat eserleri galeride sergi açmış sanatçılara ait. Bar çok büyük değil ama yeterli içki mevcut. Yine bu katta, hemen sağda -büyük bir ihtimalle ev olduğu zamanlarda salon olarak kullanılan- rahat koltukların, loş ışıklandırmasıyla rahatlatıcı bir ortamın hakim olduğu lounge kısmı var.
Bir de mutfağı ve geniş spiral merdivenleri geçince aynı zamanda bahçeye iniş için de kullanılan bir lounge odası var. Bahçeden galeriye giriş yapabiliyorsunuz, mutfağa da göz ucuyla bakabiliyorsunuz. İkinci kata daha bir restoran havası hakim. Duvarda Aslı Sönmezler’in büyük tabloları var.
Hush’un menüsü İtalyan mutfağı ağırlıklı. Pizza konusunda da iddialılar. Pizzalar elektrikli taş fırında yapılıyor, eski bir binaya sırf pizza için taş fırın döşeyememişler, ancak yine de tadından hiçbir şey eksilmiş değil. Spesiyal pizzalarından biri Verduretta; incecik hamurun üzerinde kabak (zucchini), domates, enginar, mısır ve tabii peynir var. Diğer bir özel pizza ise mor üzümlü ve ricotta peynirli pizzaları. Miss Pizza’nın ballı pizzasına bir gönderme olarak düşünmüşler bu gurme pizzayı. Üzerinde biberiye ve şam fıstığı ile servis ediliyor. Bu da -herkese hitap etmeyebilecek bir tat olsa da- yine çok başarılı, keskin kokulu, tatlı-ekşili, her lokmada değişik tatlar aldıran bir pizza.
Yemekle birlikte ya da bara veya lounge’a geldiğinizde alabileceğiniz içki menüsünde de şaraplar, kokteyller, shot’lar, yerli ve yabancı içkiler var. Fiyatları makul tutmak amacıyla şimdilik menüye yabancı şarap koymamışlar ama bu yönde bir talep olursa memnuniyetle değerlendireceklerini öğrendik. Hush’un kokteyllerine ilgi yoğun. Menüde yazmayan bir Lynchburg lemonade var, “herkes buraya onu içmeye geliyor” diyorlar.
Menüden
Keçi peynirli salata 10,50 TL
Verduretta pizza 12,50 TL
Gnocchi 11 TL
Hush Grill 22 TL
Lynchburg Lemonade 20 TL
Lounge hafta içi 10.30-22.00 arasında, hafta sonu 04.00'e kadar açık. Mutfak ise hafta içi 22.00, hafta sonu 23.00'e kadar açık.
Hush aslen bir hostel ama aynı zamanda sanat alanı, restoranı, lounge’u ve barı ile 140 yıllık eski bir Rum evine konumlanmış bir kompleks. Kadıköy’de eksikliği hissedilen pek çok şeyi tek bir mekânda buluşturuyor. Café/bar’ı bir ay kadar önce açıldı. Amaçları öğlen ve akşam yemekleriyle Kadıköylülere hitap etmek ve eğlenmek için Kadıköy’de istedikleri türde bir mekân bulamayıp, Asmalımescit’e, Cihangir’e kaçanların Kadıköy’e bağlanmasına sebep olacak türden bir mekân yaratmakmış ki Kadıköy’de yaşayanlardan dinlediğimiz kadarıyla bu eksiği kapatmak için gösterdikleri çaba takdiri hakediyor. Hafta sonu DJ performanslarının gerçekleştiği bu mekânda bu ay itibariyle canlı müzik geceleri de başlıyor.
Giriş katta eski bir Singer dikiş makinesi ve üzerinde dergiler bulunan dar bir girişten geçerek bara ulaşıyorsunuz. Barın arkasındaki duvarda binaya ait orijinal tablolar asılı. Onlarla uyumlu olsun diye barı yeşil yapmışlar. Duvarlardaki sanat eserleri galeride sergi açmış sanatçılara ait. Bar çok büyük değil ama yeterli içki mevcut. Yine bu katta, hemen sağda -büyük bir ihtimalle ev olduğu zamanlarda salon olarak kullanılan- rahat koltukların, loş ışıklandırmasıyla rahatlatıcı bir ortamın hakim olduğu lounge kısmı var.
Bir de mutfağı ve geniş spiral merdivenleri geçince aynı zamanda bahçeye iniş için de kullanılan bir lounge odası var. Bahçeden galeriye giriş yapabiliyorsunuz, mutfağa da göz ucuyla bakabiliyorsunuz. İkinci kata daha bir restoran havası hakim. Duvarda Aslı Sönmezler’in büyük tabloları var.
Hush’un menüsü İtalyan mutfağı ağırlıklı. Pizza konusunda da iddialılar. Pizzalar elektrikli taş fırında yapılıyor, eski bir binaya sırf pizza için taş fırın döşeyememişler, ancak yine de tadından hiçbir şey eksilmiş değil. Spesiyal pizzalarından biri Verduretta; incecik hamurun üzerinde kabak (zucchini), domates, enginar, mısır ve tabii peynir var. Diğer bir özel pizza ise mor üzümlü ve ricotta peynirli pizzaları. Miss Pizza’nın ballı pizzasına bir gönderme olarak düşünmüşler bu gurme pizzayı. Üzerinde biberiye ve şam fıstığı ile servis ediliyor. Bu da -herkese hitap etmeyebilecek bir tat olsa da- yine çok başarılı, keskin kokulu, tatlı-ekşili, her lokmada değişik tatlar aldıran bir pizza.
Yemekle birlikte ya da bara veya lounge’a geldiğinizde alabileceğiniz içki menüsünde de şaraplar, kokteyller, shot’lar, yerli ve yabancı içkiler var. Fiyatları makul tutmak amacıyla şimdilik menüye yabancı şarap koymamışlar ama bu yönde bir talep olursa memnuniyetle değerlendireceklerini öğrendik. Hush’un kokteyllerine ilgi yoğun. Menüde yazmayan bir Lynchburg lemonade var, “herkes buraya onu içmeye geliyor” diyorlar.
Menüden
Keçi peynirli salata 10,50 TL
Verduretta pizza 12,50 TL
Gnocchi 11 TL
Hush Grill 22 TL
Lynchburg Lemonade 20 TL
27 Şubat 2011 Pazar
Molka
Renkli sandalyeleri, kitapları, dergileri ve tüm detaylarıyla sevimli ve ev tadında bir mekân Molka.
Her gün 08.30-22.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Yeniköy sahilinden sık geçenler farketmiştir, Uras x Dilekçi Mimarlık’ın Yeniköy’deki ofisinin yerine Molka adında bir kafe-bistro açıldı. Mekânın sahibi Sevtap Hanım -Durmuş Dilekci’nin eşi mutfak aşkını İstanbul Culinary sayesinde hayata geçirmiş samimi ve mutevazi bir şef. Molka ile de bu aşkı paylaşacak yepyeni dostlar edinmiş kendine. Yeniköylüler daha hazırlıkları bitmeden kapıya dayanıp, “bir kahve içemez miyiz” deyince açmışlar kapıları.
Müdavimleri ve çalışan tüm ekip mekânı en az sahibi Sevtap Hanım kadar sahipleniyor. Köşe kapmaca oynanıyor resmen içeride. Gelenlerin hep oturmayı seçtiği masaları bile var. Laptop’ıyla çalışmaya gelip tüm günü burada çalışarak geçiren müdavimleri, yarın yine geleceklerinden emin bir şekilde laptop’larını bile mekânda bırakıp gidiyorlar. ‘Okuma grubumuz olsun’ diye bir teklif gelmiş bir müdavimlerinden. Bu işe çok sıcak bakan Sevtap Hanım hemen evden iki kitap getirmiş. İmzalayıp rafa bırakmış.
Molka’da çay, kahve içmeyi günlük ritüel haline getiren, hem akşam hem de öğlen burada karnını doyuran müdavimleri var. Özellikle akşam çok yoğun geçiyor. Grupları ağırlıyorlar mekânda. Günlük olarak vakit buldukça yeni tarifler deniyor, gelenlere tattırıyorlar. Bir gidişinizde menüde olmayan nefis pizzanın tadına bakabilirsiniz mesela. Bu tarz sürprizleri de var Molka’nın.
Molka’nın mutfağından Sevtap Hanım’ın evinde ne pişiyorsa o çıkıyor. Sağlıklı beslenmeyi seçen Yeniköy halkı durumdan memnun. Yemeklerin tamamı günlük olarak hazırlanıyor. Hiçbir katkı maddesi kullanılmıyor. ‘Tamamen doğal ve organik’ gibi etiketleri yok ama malzemenin en iyisiyle hazırlanıyor her biri. Menü salata ve ızgara ağırlıklı. Bir iki tane hamburger de var ama onlar da tüm malzemeleriyle doğal ve sağlıklı. Etler Karkas’tan ve Sevtap Hanım’ın Akatlar’da evi için alışveriş yaptığı kasaptan, ekmekleri Naan’dan geliyor. Menüde Sevtap Hanım’ın mutfak eğitimi aldığı Culinary’deki şeflerin, 360’ın şeflerinin ve Mike Norman’ın da katkıları var.
Şu anda servis ettikleri menü aslında açılış menüsü olarak düşündükleri bir menü. Çok fazla sebze isteyen olduğu için günlük yemekler eklemişler menüye. Ayvalı kereviz, buğdaylı pazı yapmışlar mesela. Menü bu haliyle çok sevildiği için aslında çok da değişiklik yapmayı düşünmüyorlar ancak talepleri de değerlendiriyorlar. Yemekleri dışında kahvesi ve çayı da çok lezzetli Molka’nın. Ronnefeldt çaylarını oteller dışında servis eden ilk mekân oldu burası. Sunumlarıyla çayından, hamburgerine her bir çeşit doyuruyor.
Barı ve tezgâhı çok özel bir işçilikle betondan yapılmış. Barının hemen ön tarafında günlük kurabiyeleri duruyor. Barın arkasında mutfağın hemen önünde göz ucuyla içeriyi kesebileceğiniz alanda grupça gittiğinizde kurulabileceğiniz masasıyla daha cozy bir bölümü var. Kapasitesi 30 kişilik. Yazın tamamen açılan camlarıyla sokağa taşıracak enerjisini. İlk fırsatta yolunuzu düşürün.
Menüden
Kızarmış ekmek üstü sahanda çift yumurta 12 TL
Balkabağı çorbası 8 TL
Molka burger 18 TL
Pancar salatası 12 TL
Her gün 08.30-22.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.
Yeniköy sahilinden sık geçenler farketmiştir, Uras x Dilekçi Mimarlık’ın Yeniköy’deki ofisinin yerine Molka adında bir kafe-bistro açıldı. Mekânın sahibi Sevtap Hanım -Durmuş Dilekci’nin eşi mutfak aşkını İstanbul Culinary sayesinde hayata geçirmiş samimi ve mutevazi bir şef. Molka ile de bu aşkı paylaşacak yepyeni dostlar edinmiş kendine. Yeniköylüler daha hazırlıkları bitmeden kapıya dayanıp, “bir kahve içemez miyiz” deyince açmışlar kapıları.
Müdavimleri ve çalışan tüm ekip mekânı en az sahibi Sevtap Hanım kadar sahipleniyor. Köşe kapmaca oynanıyor resmen içeride. Gelenlerin hep oturmayı seçtiği masaları bile var. Laptop’ıyla çalışmaya gelip tüm günü burada çalışarak geçiren müdavimleri, yarın yine geleceklerinden emin bir şekilde laptop’larını bile mekânda bırakıp gidiyorlar. ‘Okuma grubumuz olsun’ diye bir teklif gelmiş bir müdavimlerinden. Bu işe çok sıcak bakan Sevtap Hanım hemen evden iki kitap getirmiş. İmzalayıp rafa bırakmış.
Molka’da çay, kahve içmeyi günlük ritüel haline getiren, hem akşam hem de öğlen burada karnını doyuran müdavimleri var. Özellikle akşam çok yoğun geçiyor. Grupları ağırlıyorlar mekânda. Günlük olarak vakit buldukça yeni tarifler deniyor, gelenlere tattırıyorlar. Bir gidişinizde menüde olmayan nefis pizzanın tadına bakabilirsiniz mesela. Bu tarz sürprizleri de var Molka’nın.
Molka’nın mutfağından Sevtap Hanım’ın evinde ne pişiyorsa o çıkıyor. Sağlıklı beslenmeyi seçen Yeniköy halkı durumdan memnun. Yemeklerin tamamı günlük olarak hazırlanıyor. Hiçbir katkı maddesi kullanılmıyor. ‘Tamamen doğal ve organik’ gibi etiketleri yok ama malzemenin en iyisiyle hazırlanıyor her biri. Menü salata ve ızgara ağırlıklı. Bir iki tane hamburger de var ama onlar da tüm malzemeleriyle doğal ve sağlıklı. Etler Karkas’tan ve Sevtap Hanım’ın Akatlar’da evi için alışveriş yaptığı kasaptan, ekmekleri Naan’dan geliyor. Menüde Sevtap Hanım’ın mutfak eğitimi aldığı Culinary’deki şeflerin, 360’ın şeflerinin ve Mike Norman’ın da katkıları var.
Şu anda servis ettikleri menü aslında açılış menüsü olarak düşündükleri bir menü. Çok fazla sebze isteyen olduğu için günlük yemekler eklemişler menüye. Ayvalı kereviz, buğdaylı pazı yapmışlar mesela. Menü bu haliyle çok sevildiği için aslında çok da değişiklik yapmayı düşünmüyorlar ancak talepleri de değerlendiriyorlar. Yemekleri dışında kahvesi ve çayı da çok lezzetli Molka’nın. Ronnefeldt çaylarını oteller dışında servis eden ilk mekân oldu burası. Sunumlarıyla çayından, hamburgerine her bir çeşit doyuruyor.
Barı ve tezgâhı çok özel bir işçilikle betondan yapılmış. Barının hemen ön tarafında günlük kurabiyeleri duruyor. Barın arkasında mutfağın hemen önünde göz ucuyla içeriyi kesebileceğiniz alanda grupça gittiğinizde kurulabileceğiniz masasıyla daha cozy bir bölümü var. Kapasitesi 30 kişilik. Yazın tamamen açılan camlarıyla sokağa taşıracak enerjisini. İlk fırsatta yolunuzu düşürün.
Menüden
Kızarmış ekmek üstü sahanda çift yumurta 12 TL
Balkabağı çorbası 8 TL
Molka burger 18 TL
Pancar salatası 12 TL
Tesco Kipa
KİPA’NIN İSTANBUL’DAKİ İLK “SÜPERMARKET”İ BEYLİKDÜZÜ’NDE AÇILDI
Mağaza yatırımlarına hızla devam eden Kipa, İstanbul’da kolay ulaşılır ve pratik alışveriş imkânı sunan “Süpermarket” formatındaki ilk mağazasını Beylikdüzü’nde açtı. Kipa’nın İstanbul’daki dördüncü adresi olan Kipa Beylikdüzü “Süpermarket”, 790 metrekare satış alanı, 5 bine yakın değişik ürünü ile tüketicinin alışveriş ihtiyacına kolay ve ekonomik bir çözüm sunuyor.
Tüketicinin tüm taleplerini kusursuzca karşılayan çözüm seçeneklerini geliştiren Kipa, günümüz yaşam koşullarına uygun en pratik ve ekonomik alışveriş imkanı sağlayan ilk “Süpermarket” formatını İstanbulluların da hizmetine sundu. İstanbul’daki 4. mağazasını Beylikdüzü’nde açan Kipa, ürün çeşitliliği, ekonomik seçenekler, kolay ulaşılabilir ve pratik alışveriş imkanını birarada sunuyor. Tüketiciye ulaştığı noktaları artırmak için yatırımlarına hız kesmeden devam eden Kipa’nın 5 bin çeşit kaliteli ve hesaplı ürünü müşterisiyle buluşturacak.
Tesco Kipa Küçük Formatlı Mağazalar Operasyon Direktörü Suat Demirel, uygun fiyatlar ve konforlu alışveriş keyfini, müşterilerinin hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Demirel, “Kipa olarak açtığımız yeni mağazalarla, yatırım yapmaya, istihdam yaratmaya ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Kipa Beylikdüzü Süpermarket, İstanbul’da açtığımız 4’üncü adresimiz olma özelliğini de taşıyor. Kipa kalitesini, kaliteli ve hesaplı ürünlerle tüketicilerimize sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Amacımız, müşterilerimizin, tek bir ürün için bile kolayca gelip, alışverişini yaptığı, pratik bir seçenek oluşturmak. İstanbul’a fiyat rekabeti getirdiğimiz mağazalarımızda, küçük ev aletlerinden, hijyenilk koşullarda üretilmiş, taze ve günlük unlu mamüllere, tropikal meyve çeşitlerinden taze meyve sebzeye kadar 5 bin çeşit ürün, uygun ve çeşitli kampanyalarla müşterimize sunacağız. Kısacası, kolay ulaşılabilir ve pratik olma özelliğiyle zengin ürün çeşitliliği ve ekonomikliğini tek çatı altında topluyoruz. Ayrıca, mağazamazıyla önemli bir istihdam yaratıyoruz. Tüm Beylikdüzü sakinlerini, Kipa’nın keyifli, konforlu, hesaplı alışveriş dünyasına davet ediyorum” dedi.
Beylikdüzü Kipa Mağazası Hakkında:
Toplamda bin 222 metrekare alana inşa edilen mağazanın, 27 araçlık otoparkı, 790 metrekare net satış alanı bulunuyor. 24 Şubat’tan itibaren hizmet vermeye başlayan Beylikdüzü Kipa’da, organik ürünlerden, küçük elektrikli ev aletleri, tropikal meyvelerden, kozmetik ürünlerine kadar 5 bine yakın ürün tüketicileri bekliyor.
Mağaza yatırımlarına hızla devam eden Kipa, İstanbul’da kolay ulaşılır ve pratik alışveriş imkânı sunan “Süpermarket” formatındaki ilk mağazasını Beylikdüzü’nde açtı. Kipa’nın İstanbul’daki dördüncü adresi olan Kipa Beylikdüzü “Süpermarket”, 790 metrekare satış alanı, 5 bine yakın değişik ürünü ile tüketicinin alışveriş ihtiyacına kolay ve ekonomik bir çözüm sunuyor.
Tüketicinin tüm taleplerini kusursuzca karşılayan çözüm seçeneklerini geliştiren Kipa, günümüz yaşam koşullarına uygun en pratik ve ekonomik alışveriş imkanı sağlayan ilk “Süpermarket” formatını İstanbulluların da hizmetine sundu. İstanbul’daki 4. mağazasını Beylikdüzü’nde açan Kipa, ürün çeşitliliği, ekonomik seçenekler, kolay ulaşılabilir ve pratik alışveriş imkanını birarada sunuyor. Tüketiciye ulaştığı noktaları artırmak için yatırımlarına hız kesmeden devam eden Kipa’nın 5 bin çeşit kaliteli ve hesaplı ürünü müşterisiyle buluşturacak.
Tesco Kipa Küçük Formatlı Mağazalar Operasyon Direktörü Suat Demirel, uygun fiyatlar ve konforlu alışveriş keyfini, müşterilerinin hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Demirel, “Kipa olarak açtığımız yeni mağazalarla, yatırım yapmaya, istihdam yaratmaya ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Kipa Beylikdüzü Süpermarket, İstanbul’da açtığımız 4’üncü adresimiz olma özelliğini de taşıyor. Kipa kalitesini, kaliteli ve hesaplı ürünlerle tüketicilerimize sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Amacımız, müşterilerimizin, tek bir ürün için bile kolayca gelip, alışverişini yaptığı, pratik bir seçenek oluşturmak. İstanbul’a fiyat rekabeti getirdiğimiz mağazalarımızda, küçük ev aletlerinden, hijyenilk koşullarda üretilmiş, taze ve günlük unlu mamüllere, tropikal meyve çeşitlerinden taze meyve sebzeye kadar 5 bin çeşit ürün, uygun ve çeşitli kampanyalarla müşterimize sunacağız. Kısacası, kolay ulaşılabilir ve pratik olma özelliğiyle zengin ürün çeşitliliği ve ekonomikliğini tek çatı altında topluyoruz. Ayrıca, mağazamazıyla önemli bir istihdam yaratıyoruz. Tüm Beylikdüzü sakinlerini, Kipa’nın keyifli, konforlu, hesaplı alışveriş dünyasına davet ediyorum” dedi.
Beylikdüzü Kipa Mağazası Hakkında:
Toplamda bin 222 metrekare alana inşa edilen mağazanın, 27 araçlık otoparkı, 790 metrekare net satış alanı bulunuyor. 24 Şubat’tan itibaren hizmet vermeye başlayan Beylikdüzü Kipa’da, organik ürünlerden, küçük elektrikli ev aletleri, tropikal meyvelerden, kozmetik ürünlerine kadar 5 bine yakın ürün tüketicileri bekliyor.
Kati gidada obezite riski
Katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığı belirlendi.
Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, ABD'de Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortalaşa yapılan bir araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığının tespit edildiğini söyledi.
Zengin, anne sütünün hem anne hem de bebek için yararlı olduğunu belirtti. Anne sütünün hastalıkları azalttığını, herhangi bir nedenle hastalık olduğunda iyileşmesini desteklediğini ifade eden Zengin, “Annelere 2 yaş dolana kadar bebeklerini emzirmeleri önerilir. Dünya Sağlık Örgütü 6 aylık olana kadar bebeklere sadece anne sütü verilmesini öneriyor. Bu süre içinde verilmesi gereken tek destek demir ve D vitaminidir” dedi.
Anne sütünün bebekler için mükemmel bir gıda olmasının yanı sıra aynı zamanda onlar için bağışıklık sistemini güçlendiren bir aşı gibi de işlev gördüğünü dile getiren Zengin, anne sütü emen bebeğin daha az hastalandığını, anne sütünün ishalli hastalıklara, solunum yolu enfeksiyonlarına, orta kulak iltihabına, şeker ve astım gibi hastalıklara karşı bebeği koruduğunu bildirdi.
Zengin, kısa süre önce de Boston Çocuk Hastanesi ve Harvard Üniversitesi'nce bebekler üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarının da anne sütünün önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortalaşa yapılan araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığı tespit edildi. Bugün bazı anneler 4 ay dolmadan patates, elma, armut gibi katı gıdaları ezerek bebeklerine veriyor. Bu bebeklerin gelişimi için oldukça zararlı. Sussanna Huh ve arkadaşlarınca 847 çocuk üzerinde yapılan araştırma, anne sütünün bebeklerin sağlığı için ne denli vazgeçilmez bir madde olduğunu açıkça ortaya koyuyor.”
Emzirmenin annneye de çok sayıda yararı olduğunu dile getiren Zengin, emzirmenin oksitosin hormonunu uyardığından doğumdan sonra rahmin toparlanmasının ve emziren annelerin doğum öncesi aldıkları kiloları vermelerinin daha kolay olduğunun belirlendiğini belirtti.
Emzirmenin anneye yararı var
Doğum sonrası depresyonun da kadınlarda görülen ve onların en büyük hazzı olan annelik duygusunu yaşamalarını gölgeleyen bir hastalık olduğunu anlatan Zengin, emziren annelerde doğum sonrası depresyon ile meme ve yumurtalık kanserlerinin daha az görüldüğünü dile getirdi.
Zengin, hazır mamaların hem ekonomik hem de sağlık bakımından zararlı olduğunu, bu mamalarda anne sütünde bulunan besinlerin, vitaminlerin ve bağışıklığı güçlendiren maddelerin birarada bulunmasının mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, ABD'de Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortalaşa yapılan bir araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığının tespit edildiğini söyledi.
Zengin, anne sütünün hem anne hem de bebek için yararlı olduğunu belirtti. Anne sütünün hastalıkları azalttığını, herhangi bir nedenle hastalık olduğunda iyileşmesini desteklediğini ifade eden Zengin, “Annelere 2 yaş dolana kadar bebeklerini emzirmeleri önerilir. Dünya Sağlık Örgütü 6 aylık olana kadar bebeklere sadece anne sütü verilmesini öneriyor. Bu süre içinde verilmesi gereken tek destek demir ve D vitaminidir” dedi.
Anne sütünün bebekler için mükemmel bir gıda olmasının yanı sıra aynı zamanda onlar için bağışıklık sistemini güçlendiren bir aşı gibi de işlev gördüğünü dile getiren Zengin, anne sütü emen bebeğin daha az hastalandığını, anne sütünün ishalli hastalıklara, solunum yolu enfeksiyonlarına, orta kulak iltihabına, şeker ve astım gibi hastalıklara karşı bebeği koruduğunu bildirdi.
Zengin, kısa süre önce de Boston Çocuk Hastanesi ve Harvard Üniversitesi'nce bebekler üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarının da anne sütünün önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Harvard Üniversitesi tarafından Boston Çocuk Hastanesiyle ortalaşa yapılan araştırmada, anne sütü yerine mama ile beslenirken 4 aylık olmadan önce katı gıdalar verilmeye başlanan bebeklerde 3 yaşına geldiklerinde obezite görülme riskinin 6 kat arttığı tespit edildi. Bugün bazı anneler 4 ay dolmadan patates, elma, armut gibi katı gıdaları ezerek bebeklerine veriyor. Bu bebeklerin gelişimi için oldukça zararlı. Sussanna Huh ve arkadaşlarınca 847 çocuk üzerinde yapılan araştırma, anne sütünün bebeklerin sağlığı için ne denli vazgeçilmez bir madde olduğunu açıkça ortaya koyuyor.”
Emzirmenin annneye de çok sayıda yararı olduğunu dile getiren Zengin, emzirmenin oksitosin hormonunu uyardığından doğumdan sonra rahmin toparlanmasının ve emziren annelerin doğum öncesi aldıkları kiloları vermelerinin daha kolay olduğunun belirlendiğini belirtti.
Emzirmenin anneye yararı var
Doğum sonrası depresyonun da kadınlarda görülen ve onların en büyük hazzı olan annelik duygusunu yaşamalarını gölgeleyen bir hastalık olduğunu anlatan Zengin, emziren annelerde doğum sonrası depresyon ile meme ve yumurtalık kanserlerinin daha az görüldüğünü dile getirdi.
Zengin, hazır mamaların hem ekonomik hem de sağlık bakımından zararlı olduğunu, bu mamalarda anne sütünde bulunan besinlerin, vitaminlerin ve bağışıklığı güçlendiren maddelerin birarada bulunmasının mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
Pizza House
Odun ateşinde, ince hamura Napoli usulü gerçek İtalyan Pizzası’nı uygun fiyata sunan Pizza House İstanbul’da 2 şube birden açıyor.
Türkiye genelinde 17 şubeyle 1999 yılından beri hizmet veren Ankara çıkışlı Pizza House&Coffee Corner, yoğun talepler neticesinde İstanbul’da 15 Mart tarihinde Viaport Alışveriş Merkezi’nde, Nisan ayı içerisinde ise Marmara Forum’da hizmet vermeye başlayacak.
Pizza yanında Coffee&Corner konseptiyle farklı kahve çeşitleri sunan Pizza House, özel soslu pizzasına ek olarak menüsünde İtalyan usülü hazırlanan makarna, sandviç, salata, et yemekleri ve tatlıları barındırıyor.
Firma yetkilileri, gerçek İtalyan lezzetini İstanbullu pizza severlere uygun fiyata sunabilecek olmalarından dolayı memnuniyetlerini ilettiler.
Kaynak:gurmerehberi.com
Türkiye genelinde 17 şubeyle 1999 yılından beri hizmet veren Ankara çıkışlı Pizza House&Coffee Corner, yoğun talepler neticesinde İstanbul’da 15 Mart tarihinde Viaport Alışveriş Merkezi’nde, Nisan ayı içerisinde ise Marmara Forum’da hizmet vermeye başlayacak.
Pizza yanında Coffee&Corner konseptiyle farklı kahve çeşitleri sunan Pizza House, özel soslu pizzasına ek olarak menüsünde İtalyan usülü hazırlanan makarna, sandviç, salata, et yemekleri ve tatlıları barındırıyor.
Firma yetkilileri, gerçek İtalyan lezzetini İstanbullu pizza severlere uygun fiyata sunabilecek olmalarından dolayı memnuniyetlerini ilettiler.
Kaynak:gurmerehberi.com
Cake Studio
Açalya Öralay ve Nalan Ertem ortaklığıyla kurulan Cake Studio’nun kuruluş öyküsü istediği işi yapamayanlar için ilham verici cinsten. İhracat sektöründe uzun yıllar çalışan Nalan Hanım, yaptığı işten sıkılıp istifa edince soluğu İngiltere’deki Cordon Blue’da almış. 9 ay hızlandırılmış eğitim alan Nalan Hanım, Türkiye’ye döndüğünde Kalamış’ta Cake Studio’yu kurmuş. Öncesinde restoran işletmeciliği yapan Açalya Hanım’la ortak bir arkadaşları vasıtasıyla Nalan Hanım tanışınca iş Cake Studio için ortaklığa gitmiş. Cake Studio şu an birçok firmanın tatlı tedarikçisi olarak İstanbul’da hizmet veriyor. Biz de firmanın ortaklarından Açalya Hanım’la tatlı bir sohbet gerçekleştirdik.
Kalamış’ta başlayan Cake Studio üretim yapmaya başladıktan hemen sonra toplu işler almaya başlamış, üretimhanede ürünlerin günlük yapıldığını ve o gün ne yapılırsa onun satıldığını söyleyen Açalya Hanım, toplu siparişler çoğalıp talep artınca Cake Studio Kalamış’tan taşınma kararı alarak, Ataşehir’de bir şube daha açmış. Etiler’de de bir franchise denemesi geçirmiş. Aldıkları ilk toplu siparişin John’s Cafe olduğunu söyleyen Açalya Hanım, firmanın cheesecake tedarikçisi olarak yola başladıklarını belirtiyor. Ardından City Farm’ın organik ürünlerini üretmeye başlayan firma şu an pek çok kurumsal zincir işletmenin çözüm ortaklığını yapıyor. Toptan satışlara ağırlık vermeye başlayan firmaya Kalamış’taki yer ufak gelmeye başlayınca Küçükbakkalköy’e taşınmış ve taşınırken aldıkları radikal bir karar ile de diğer şubelerin hepsi kapanmış. Kalamış’taki yer de Electrolux’den gelen yemek okulu yapma fikriyle birçok tanınmış şef ile birlikte çalışılan bir okul haline gelmiş.
Müşteriden gelen isteğe göre kişiye özel ürün…
Perakende ve toptan satışın aynı anda yürütülmesinin çok büyük zorlukları olduğunu söyleyen Açalya Hanım, beraber çalıştıkları personelin özellikle eğitimli olmasına da çok büyük önem verdiklerini belirtiyor. İş yerindeki denetimlerin bizzat kendileri tarafından yapıldığını söyleyen Açalya Hanım, müşteri memnuniyetinin kendileri için önem taşıdığı vurguluyor. Müşteriden gelen isteğe göre kişiye özel çalışmalar yaptıklarını söyleyen Açalya Hanım, her müşteriye ayrı tasarımlı işler çıkardıklarını belirtiyor.
Cake Studio’da sürekli ve hızlı gelişim var…
Mağazaları içinde barındırdıkları kafelerinde dünya çapında Alman firma Tchibo’nun da tedarikçisi olan Cake Studio, Tchibo ile çalışmaya başladıklarında Türkiye’de 2 şubesi varken bugün 42 şubesi olduğunu belirtiyor. İstanbul dışında da hizmet vermeye başladıklarını söyleyen Açalya Hanım, ilk siparişlerini Afyon’dan aldıklarını belirtiyor. Cake Studio’nun kendini sürekli ve hızla geliştirdiğini söyleyen Açalya Hanım işe başladıklarında 3 kişi olan personel sayısının bugün 42 olduğunu belirtiyor. Bir süredir -18 derecede muhafaza edilen donuk ürünler de üretmeye başladıklarını söyleyen Açalya Hanım, donuk pastaların bu kadar kısa sürede kabul görmesini Türkiye’de pasta kültürünün ilerlemesine yoruyor. Kahve zincirleri, oteller, restoranlar, havalimanları vb işletmelerin çözüm ortağı olarak hizmet veren Cake Studio, perakende olarak da market zincirlerinde yer alıyor.
“Ürün seçiminde kaliteden ödün vermek yok”
Ürün kullanımında nelere dikkat ettiklerini sorduğumuzda Açalya Hanım, ham madde seçiminde kesinlikle kaliteden ödün vermediklerinin altını çizerek kendilerini farklı kılan özelliklerden birinin de doğru ürünü kullanmak olduğunu söyledi. Pastanın görüntüsünden önce muhakkak içeriğine baktıklarını söyleyen Açalya Hanım, hep aynı lezzette ürünler sunmanın da kendileri için çok önemli olduğunu belirtiyor. Uzun süre aynı personelle çalışmanın da ürün kalitesini olumlu etkilediğini söyleyen Açalya Hanım, takım çalışmasının önemine inandığını söylüyor.
Cake Studio, el yapımı lezzetinde ürün sunar…
50-60 çeşit ürünün sürekli üretildiğini belirten Açalya Hanım 150 farklı çeşit ürünle Cake Studio’nun hizmet verdiğini söylüyor. Müşteri talepleri doğrultusunda AR-GE çalışmaları yaptıklarını belirten Açalya Hanım yurt dışındaki yayın organlarını, fuarları ve sektördeki yenilikleri de muhakkak takip ettiklerinin bilgisini veriyor. Beğenilen tatları Türk damak tadına uyarladıklarının altını çizen Açalya Öralay, cheesecake, pasta, tuzlular ve kurabiyeler için ayrı departmanlar kurduklarını ve her departmanın ustasının başka olduğunu söylüyor. Mutfak ekipmanları seçiminde de titiz davrandıklarını belirten Açalya Hanım, işçiliğin önemli olduğunu söyleyerek otomasyonun da şart olduğunu düşündüğünü ekliyor. El yapımı lezzeti hiçbir zaman kaybetmemenin Cake Studio için önemli olduğunu vurguluyor. ISO standartlarında çalışan firma bu disiplinini belgelendirmiş. Hijyene çok büyük önem veren Cake Studio, gıda mühendisleri kontrolünde gıda laboratuarlarında sürekli testler yaptıklarını ve %100 gıda güvenliği sağlamaya çalışıyor.
“Yerel lezzetler üzerinde çalışmalar yapacağız”
Pastacılık sektörünün Türkiye’de henüz gerektiği kadar gelişemediğini söyleyen Açalya Hanım, yurt dışında edindiği izlenimlerle Türkiye’yi karşılaştırdığında pasta kültürünün çoğu kesimde henüz oluşmadığını belirtiyor. Unlu mamullerin pastaya nazaran daha çok tercih edildiğini söyleyen Açalya Hanım, yerel lezzetlerin üzerinde değişiklikler yaparak ürün çeşitliliklerini artıracaklarını ve sektöre hareket kazandıracaklarını dile getiriyor. Açalya Hanım, bundan 10 yıl sonra sektörün çok gelişeceğini ve bunun da Cake Studio’nun yenilenmesi demek olduğunu düşünüyor.
Türkiye’nin dört bir yanına aynı kalite aynı lezzet…
Son olarak Açalya Hanım Cake Studio’nun donuk pasta sektöründe ilerleyeceğini, soğuk satışını hızlandıracaklarını, çalıştıkları lojistik firmaları ile de Türkiye’nin dört bir yanına ürün taşıma imkanına sahip olduklarını ekliyor. Türkiye’nin her yerine aynı kalitede aynı ürün dağıtıldığını ve bunun kendileri için çok önemli olduğunu söyleyen Açalya Hanım şu anki müşteri potansiyelinin 4 katını hedefleniyor ve Cake Studio olarak çalışmalarına bu yönde ağırlık veriyor.
Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları
Kalamış’ta başlayan Cake Studio üretim yapmaya başladıktan hemen sonra toplu işler almaya başlamış, üretimhanede ürünlerin günlük yapıldığını ve o gün ne yapılırsa onun satıldığını söyleyen Açalya Hanım, toplu siparişler çoğalıp talep artınca Cake Studio Kalamış’tan taşınma kararı alarak, Ataşehir’de bir şube daha açmış. Etiler’de de bir franchise denemesi geçirmiş. Aldıkları ilk toplu siparişin John’s Cafe olduğunu söyleyen Açalya Hanım, firmanın cheesecake tedarikçisi olarak yola başladıklarını belirtiyor. Ardından City Farm’ın organik ürünlerini üretmeye başlayan firma şu an pek çok kurumsal zincir işletmenin çözüm ortaklığını yapıyor. Toptan satışlara ağırlık vermeye başlayan firmaya Kalamış’taki yer ufak gelmeye başlayınca Küçükbakkalköy’e taşınmış ve taşınırken aldıkları radikal bir karar ile de diğer şubelerin hepsi kapanmış. Kalamış’taki yer de Electrolux’den gelen yemek okulu yapma fikriyle birçok tanınmış şef ile birlikte çalışılan bir okul haline gelmiş.
Müşteriden gelen isteğe göre kişiye özel ürün…
Perakende ve toptan satışın aynı anda yürütülmesinin çok büyük zorlukları olduğunu söyleyen Açalya Hanım, beraber çalıştıkları personelin özellikle eğitimli olmasına da çok büyük önem verdiklerini belirtiyor. İş yerindeki denetimlerin bizzat kendileri tarafından yapıldığını söyleyen Açalya Hanım, müşteri memnuniyetinin kendileri için önem taşıdığı vurguluyor. Müşteriden gelen isteğe göre kişiye özel çalışmalar yaptıklarını söyleyen Açalya Hanım, her müşteriye ayrı tasarımlı işler çıkardıklarını belirtiyor.
Cake Studio’da sürekli ve hızlı gelişim var…
Mağazaları içinde barındırdıkları kafelerinde dünya çapında Alman firma Tchibo’nun da tedarikçisi olan Cake Studio, Tchibo ile çalışmaya başladıklarında Türkiye’de 2 şubesi varken bugün 42 şubesi olduğunu belirtiyor. İstanbul dışında da hizmet vermeye başladıklarını söyleyen Açalya Hanım, ilk siparişlerini Afyon’dan aldıklarını belirtiyor. Cake Studio’nun kendini sürekli ve hızla geliştirdiğini söyleyen Açalya Hanım işe başladıklarında 3 kişi olan personel sayısının bugün 42 olduğunu belirtiyor. Bir süredir -18 derecede muhafaza edilen donuk ürünler de üretmeye başladıklarını söyleyen Açalya Hanım, donuk pastaların bu kadar kısa sürede kabul görmesini Türkiye’de pasta kültürünün ilerlemesine yoruyor. Kahve zincirleri, oteller, restoranlar, havalimanları vb işletmelerin çözüm ortağı olarak hizmet veren Cake Studio, perakende olarak da market zincirlerinde yer alıyor.
“Ürün seçiminde kaliteden ödün vermek yok”
Ürün kullanımında nelere dikkat ettiklerini sorduğumuzda Açalya Hanım, ham madde seçiminde kesinlikle kaliteden ödün vermediklerinin altını çizerek kendilerini farklı kılan özelliklerden birinin de doğru ürünü kullanmak olduğunu söyledi. Pastanın görüntüsünden önce muhakkak içeriğine baktıklarını söyleyen Açalya Hanım, hep aynı lezzette ürünler sunmanın da kendileri için çok önemli olduğunu belirtiyor. Uzun süre aynı personelle çalışmanın da ürün kalitesini olumlu etkilediğini söyleyen Açalya Hanım, takım çalışmasının önemine inandığını söylüyor.
Cake Studio, el yapımı lezzetinde ürün sunar…
50-60 çeşit ürünün sürekli üretildiğini belirten Açalya Hanım 150 farklı çeşit ürünle Cake Studio’nun hizmet verdiğini söylüyor. Müşteri talepleri doğrultusunda AR-GE çalışmaları yaptıklarını belirten Açalya Hanım yurt dışındaki yayın organlarını, fuarları ve sektördeki yenilikleri de muhakkak takip ettiklerinin bilgisini veriyor. Beğenilen tatları Türk damak tadına uyarladıklarının altını çizen Açalya Öralay, cheesecake, pasta, tuzlular ve kurabiyeler için ayrı departmanlar kurduklarını ve her departmanın ustasının başka olduğunu söylüyor. Mutfak ekipmanları seçiminde de titiz davrandıklarını belirten Açalya Hanım, işçiliğin önemli olduğunu söyleyerek otomasyonun da şart olduğunu düşündüğünü ekliyor. El yapımı lezzeti hiçbir zaman kaybetmemenin Cake Studio için önemli olduğunu vurguluyor. ISO standartlarında çalışan firma bu disiplinini belgelendirmiş. Hijyene çok büyük önem veren Cake Studio, gıda mühendisleri kontrolünde gıda laboratuarlarında sürekli testler yaptıklarını ve %100 gıda güvenliği sağlamaya çalışıyor.
“Yerel lezzetler üzerinde çalışmalar yapacağız”
Pastacılık sektörünün Türkiye’de henüz gerektiği kadar gelişemediğini söyleyen Açalya Hanım, yurt dışında edindiği izlenimlerle Türkiye’yi karşılaştırdığında pasta kültürünün çoğu kesimde henüz oluşmadığını belirtiyor. Unlu mamullerin pastaya nazaran daha çok tercih edildiğini söyleyen Açalya Hanım, yerel lezzetlerin üzerinde değişiklikler yaparak ürün çeşitliliklerini artıracaklarını ve sektöre hareket kazandıracaklarını dile getiriyor. Açalya Hanım, bundan 10 yıl sonra sektörün çok gelişeceğini ve bunun da Cake Studio’nun yenilenmesi demek olduğunu düşünüyor.
Türkiye’nin dört bir yanına aynı kalite aynı lezzet…
Son olarak Açalya Hanım Cake Studio’nun donuk pasta sektöründe ilerleyeceğini, soğuk satışını hızlandıracaklarını, çalıştıkları lojistik firmaları ile de Türkiye’nin dört bir yanına ürün taşıma imkanına sahip olduklarını ekliyor. Türkiye’nin her yerine aynı kalitede aynı ürün dağıtıldığını ve bunun kendileri için çok önemli olduğunu söyleyen Açalya Hanım şu anki müşteri potansiyelinin 4 katını hedefleniyor ve Cake Studio olarak çalışmalarına bu yönde ağırlık veriyor.
Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları
McDonald restoran dizayn
Bu yıl Türkiye’de 25. yılını kutlayan McDonald’s, yenilenen restoranlarıyla da dikkat çekiyor. Modern, şık, sade tasarımlı McDonald’s restoranlarında tüm yaş gruplarındaki müşteriler artık daha rahat vakit geçirebiliyor. McDonald’s restoranlarında yapılan yenileme çalışmaları artık farklı konseptlerde uygulanıyor. Değişik müşteri profiline hitap eden restoranlarda farklı konseptler uygulayan McDonald’s, restoranlarını ziyaret eden müşterilerinin kendilerini daha iyi hissedecekleri ortamlar yaratıyor.
Hızlı servis restoranlarının müşterilerinin bir an önce ürünleri alıp gitmesini teşvik ettiği varsayımının yanlış olduğunu ifade eden McDonald’s’ın yenileme çalışmalarından da sorumlu Yapı İşleri Müdürü Yüksek Mimar İpek Ertin “Yeni konseptlerimizi restoranlarımızın bulunduğu yerlere ve müşteri profilimize uygun olarak çeşitli konseptlerde uyguluyoruz. Örneğin; daha çok ailelerin çocukları ile ziyaret ettikleri restoranlarımızın tasarımlarında özellikle hanımların ve çocukların hoşça vakit geçirebilecekleri sıcak oturma ya da oyun alanları yaratıyoruz. İş çevresine yakın restoranlarımızda daha çağdaş tasarımlar uyguluyoruz. Yoğun ve hızlı yaya ve araç trafiği olan ve çoklukla gençlerin ve acelesi olan müşterilerimizin tercih ettiği restoranlarımızda ise modern dinamik çizgileri tercih ediyoruz” diyor.
Konsept; Basit ve etkileyici…
‘Basit & Etkileyici’ konseptiyle yola çıktıklarını anlatan McDonald’s Yapı İşleri Müdürü Yüksek Mimar İpek Ertin, “Yenilenen restoranlarımızda dekorasyon, sade, stilize, etkileyici ve modern. Restoranlarımızın uzun saatler geçirilebilen, değişik yaş gruplarına hitap eden bölümlerle, müşterilerimizin kendilerini rahat hissettikleri, farkındalık yaratan mekânlar olması için çalışıyoruz” dedi.
McDonald’s Türkiye’deki 25. yılının teması olan ‘Fark Yaratma’ doğrultusunda, bu yılın başında menü board’larını ve ürün ambalajlarını da değitirmişti. Yeni menü board’lar, ürün ve mesajları görsel anlamda daha doğal ve sade bir şekilde sunarken, ürün ambalajları ise daha canlı ve eğlenceli tasarımları ve ürünün içeriği ve besin değerlerini veren bilgiler ile dikkat çekiyor.
Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları
Hızlı servis restoranlarının müşterilerinin bir an önce ürünleri alıp gitmesini teşvik ettiği varsayımının yanlış olduğunu ifade eden McDonald’s’ın yenileme çalışmalarından da sorumlu Yapı İşleri Müdürü Yüksek Mimar İpek Ertin “Yeni konseptlerimizi restoranlarımızın bulunduğu yerlere ve müşteri profilimize uygun olarak çeşitli konseptlerde uyguluyoruz. Örneğin; daha çok ailelerin çocukları ile ziyaret ettikleri restoranlarımızın tasarımlarında özellikle hanımların ve çocukların hoşça vakit geçirebilecekleri sıcak oturma ya da oyun alanları yaratıyoruz. İş çevresine yakın restoranlarımızda daha çağdaş tasarımlar uyguluyoruz. Yoğun ve hızlı yaya ve araç trafiği olan ve çoklukla gençlerin ve acelesi olan müşterilerimizin tercih ettiği restoranlarımızda ise modern dinamik çizgileri tercih ediyoruz” diyor.
Konsept; Basit ve etkileyici…
‘Basit & Etkileyici’ konseptiyle yola çıktıklarını anlatan McDonald’s Yapı İşleri Müdürü Yüksek Mimar İpek Ertin, “Yenilenen restoranlarımızda dekorasyon, sade, stilize, etkileyici ve modern. Restoranlarımızın uzun saatler geçirilebilen, değişik yaş gruplarına hitap eden bölümlerle, müşterilerimizin kendilerini rahat hissettikleri, farkındalık yaratan mekânlar olması için çalışıyoruz” dedi.
McDonald’s Türkiye’deki 25. yılının teması olan ‘Fark Yaratma’ doğrultusunda, bu yılın başında menü board’larını ve ürün ambalajlarını da değitirmişti. Yeni menü board’lar, ürün ve mesajları görsel anlamda daha doğal ve sade bir şekilde sunarken, ürün ambalajları ise daha canlı ve eğlenceli tasarımları ve ürünün içeriği ve besin değerlerini veren bilgiler ile dikkat çekiyor.
Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları
Orange County
Yiyecek, içecek ve eğlence konsepti üzerine kurulu olan Orange County, 1 ana 5 alakart restoranla konuklarını ağırlıyor. Bünyesindeki 5 de bara tamamıyla Hollanda konsepti yansıtıldığı için bulldog bar denilmiş.
Hollanda’daki barların aynılarının da otelin içinde yer aldığını söyleyen Meryem Hanım, konsept ve ambiyans olarak tamamen Hollanda’yı yansıttıklarını belirtiyor. Meryem Hanım, ikramlarının içinde Hollanda yemekleri verdiklerinin de altını çiziyor. 5 ayrı restoranla sezona gireceklerini belirten Meryem Hanım, restoranlarından birisinin açık büfe ikramının yapıldığı ana restoran olduğunu, diğer restoranların da çeşitli mutfaklar üzerine yoğunlaştığını vurguluyor. Akdeniz, Türk, Hollanda, İtalyan ve Suşi restoranları gibi…
“Şarap firmalarının someliyer çalıştırmaması çok büyük eksiklik”
Türkiye ve Antalya Bölgesinin şarap firmaları tarafından iyi değerlendirilmediğini düşünen Meryem Hanım, gümüş türbişonlu biri olarak şarap firmalarının someliyer çalıştırmamasını bir türlü anlayamadığını söylüyor. Antalya’nın en büyük eksiğinin bu olduğuna inanan Meryem Hanım, insanların bunun bir yatırım olduğunu düşünüp, buna uzak durmasına kızıyor. Şarap firmalarının bunu maliyet olarak görmemesi gerektiğini söyleyen Meryem Hanım, firmaların bünyesindeki someliyerlerin otellere gidip sunumlar yapması gerektiğini vurguluyor.
Eğitim olmazsa olmaz…
Eğitim olmazsa olmaz diyen Meryem Hanım, sezonluk çalışan otellerde personel eğitiminin mümkün olamadığını söylüyor. Otelleri 12 ay açık olduğu için kendi içlerinde eğitim verebildiklerini belirten Meryem Hanım, hem mesleki hem de kişisel gelişim olarak kendini geliştiren personelin şart olduğunu düşünüyor. Önce siz bileceksiniz ki, karşınızdakine sunasınız fikrinin doğruluğuna inanan Meryem Hanım, otellerinde konaklayan herkese üçüncü gününde ulaşarak, iletişimlerini zenginleştirdiklerini belirtiyor.
“Her şey dahil, layıkıyla yaparsan kötü bir sistem değil”
Meryem Hanım, layıkıyla yapıldığı zaman her şey dahil sisteminin kötü bir sistem olmadığını düşünüyor. İlk başladığı yıllara nazaran bu sistemin çok daha farklı yerlere geldiğini söyleyen Meryem Hanım, otel sayısı çoğaldı ama halbuki pazar hep aynı olduğu için, otel başına düşen pasta dilimi giderek inceliyor diyor. Bir önceki sene 100 Euro’ya gelen misafirin artan rekabetle birlikte bir sonraki sene yarı fiyatına gelebiliyor olmasının pasta payını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğuna inanıyor.
Orange County olarak bölgeye ne kattıklarını sorduğumuzda Meryem Hanım, bölgenin tek konsept oteli olmaları ve bölgenin kışın açık olan tek 5 yıldızlı oteli olduklarını belirtiyor. Kapının önünden geçerken bile misafirlerin merak edip içeriye bakmak istediklerini dile getiren Meryem Hanım, kendi otelleri gibi internet üzerinden satışları yapılan otellerin gelen misafirlerin beğenisi sayesinde daha da artacağın söylüyor.
Orange County mutfağının başında Veli Duran var.
Hazirana ayında otelin bünyesinde dahil olan mutfaklar koordinatörü Veli Duran da, otelin mutfak alt yapısını oturtup, çeşitli sertifikalarla çalışma disiplinlerini belgelendirdiklerini söyleyerek söze başlıyor. Yaz döneminde 9 alakart restoranla çalıştıklarını belirten Veli Usta, sadece sıcak mutfaktan çıkan 27 çeşit farklı yemekleri olduğunu belirtiyor. Türk ve tüm dünyadan çeşitli lezzetleri sunduklarını söyleyen Veli Usta, sıcak mutfağın dışında soğuk mutfak ve pastanede de durumun böyle olduğunu belirtiyor. Fransız, Macar, İtalyan mutfağı gibi pek çok mutfağın lezzetli yemeklerini yaptıklarını söyleyen Veli Usta, bonfilesinden tavuğuna, pizzasından makarnasına kadar İtalya’yı aratmayacak lezzette yemekler yaptıklarını söyleyerek örneklendiriyor.
“Kimyanıza güvenip, ürünü doğru işleyeceksiniz”
Mutfakta yazın 80 kişilik ekiple çalıştığını söyleyen Veli Usta, kışın bu sayının 30 kişiye indiğini belirtiyor. Orange County’in her şey dahil sistemde otel olmasına rağmen alakart servisinde üstüne çıktığını belirten Veli Usta, büfelerde kişiye özel sunumlar hazırladıklarını belirtiyor. Veli Usta, bir malzemeyi işlerken kimyanıza güvenip görüntüsüne de önem veriyorsanız iş budur diyor.
Güvenli gıda, standart reçete ve disiplin…
Veli Usta’nın mutfağının prensiplerinin başında her yemeğin standart reçetesi olması geliyor. Ardından gelenin disiplin olduğunun altını çizen Veli Usta, eğitimli personelle çalışmanın yanı sıra en önemli olanın pratik eğitimi olduğunu düşünüyor. Mutfakta kaliteyi yakalamak için Veli Usta, gıda güvenliği şartlarını yerine getirmenin azami önem istediğini vurgulayarak, ürün kalitesine çok önem verdiklerinin altını çiziyor. İyi yemek için kaliteli ürün şart diyen Veli Usta, mutfağında hazır ürün kullanımından kaçınıyor.
Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları
Hollanda’daki barların aynılarının da otelin içinde yer aldığını söyleyen Meryem Hanım, konsept ve ambiyans olarak tamamen Hollanda’yı yansıttıklarını belirtiyor. Meryem Hanım, ikramlarının içinde Hollanda yemekleri verdiklerinin de altını çiziyor. 5 ayrı restoranla sezona gireceklerini belirten Meryem Hanım, restoranlarından birisinin açık büfe ikramının yapıldığı ana restoran olduğunu, diğer restoranların da çeşitli mutfaklar üzerine yoğunlaştığını vurguluyor. Akdeniz, Türk, Hollanda, İtalyan ve Suşi restoranları gibi…
“Şarap firmalarının someliyer çalıştırmaması çok büyük eksiklik”
Türkiye ve Antalya Bölgesinin şarap firmaları tarafından iyi değerlendirilmediğini düşünen Meryem Hanım, gümüş türbişonlu biri olarak şarap firmalarının someliyer çalıştırmamasını bir türlü anlayamadığını söylüyor. Antalya’nın en büyük eksiğinin bu olduğuna inanan Meryem Hanım, insanların bunun bir yatırım olduğunu düşünüp, buna uzak durmasına kızıyor. Şarap firmalarının bunu maliyet olarak görmemesi gerektiğini söyleyen Meryem Hanım, firmaların bünyesindeki someliyerlerin otellere gidip sunumlar yapması gerektiğini vurguluyor.
Eğitim olmazsa olmaz…
Eğitim olmazsa olmaz diyen Meryem Hanım, sezonluk çalışan otellerde personel eğitiminin mümkün olamadığını söylüyor. Otelleri 12 ay açık olduğu için kendi içlerinde eğitim verebildiklerini belirten Meryem Hanım, hem mesleki hem de kişisel gelişim olarak kendini geliştiren personelin şart olduğunu düşünüyor. Önce siz bileceksiniz ki, karşınızdakine sunasınız fikrinin doğruluğuna inanan Meryem Hanım, otellerinde konaklayan herkese üçüncü gününde ulaşarak, iletişimlerini zenginleştirdiklerini belirtiyor.
“Her şey dahil, layıkıyla yaparsan kötü bir sistem değil”
Meryem Hanım, layıkıyla yapıldığı zaman her şey dahil sisteminin kötü bir sistem olmadığını düşünüyor. İlk başladığı yıllara nazaran bu sistemin çok daha farklı yerlere geldiğini söyleyen Meryem Hanım, otel sayısı çoğaldı ama halbuki pazar hep aynı olduğu için, otel başına düşen pasta dilimi giderek inceliyor diyor. Bir önceki sene 100 Euro’ya gelen misafirin artan rekabetle birlikte bir sonraki sene yarı fiyatına gelebiliyor olmasının pasta payını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğuna inanıyor.
Orange County olarak bölgeye ne kattıklarını sorduğumuzda Meryem Hanım, bölgenin tek konsept oteli olmaları ve bölgenin kışın açık olan tek 5 yıldızlı oteli olduklarını belirtiyor. Kapının önünden geçerken bile misafirlerin merak edip içeriye bakmak istediklerini dile getiren Meryem Hanım, kendi otelleri gibi internet üzerinden satışları yapılan otellerin gelen misafirlerin beğenisi sayesinde daha da artacağın söylüyor.
Orange County mutfağının başında Veli Duran var.
Hazirana ayında otelin bünyesinde dahil olan mutfaklar koordinatörü Veli Duran da, otelin mutfak alt yapısını oturtup, çeşitli sertifikalarla çalışma disiplinlerini belgelendirdiklerini söyleyerek söze başlıyor. Yaz döneminde 9 alakart restoranla çalıştıklarını belirten Veli Usta, sadece sıcak mutfaktan çıkan 27 çeşit farklı yemekleri olduğunu belirtiyor. Türk ve tüm dünyadan çeşitli lezzetleri sunduklarını söyleyen Veli Usta, sıcak mutfağın dışında soğuk mutfak ve pastanede de durumun böyle olduğunu belirtiyor. Fransız, Macar, İtalyan mutfağı gibi pek çok mutfağın lezzetli yemeklerini yaptıklarını söyleyen Veli Usta, bonfilesinden tavuğuna, pizzasından makarnasına kadar İtalya’yı aratmayacak lezzette yemekler yaptıklarını söyleyerek örneklendiriyor.
“Kimyanıza güvenip, ürünü doğru işleyeceksiniz”
Mutfakta yazın 80 kişilik ekiple çalıştığını söyleyen Veli Usta, kışın bu sayının 30 kişiye indiğini belirtiyor. Orange County’in her şey dahil sistemde otel olmasına rağmen alakart servisinde üstüne çıktığını belirten Veli Usta, büfelerde kişiye özel sunumlar hazırladıklarını belirtiyor. Veli Usta, bir malzemeyi işlerken kimyanıza güvenip görüntüsüne de önem veriyorsanız iş budur diyor.
Güvenli gıda, standart reçete ve disiplin…
Veli Usta’nın mutfağının prensiplerinin başında her yemeğin standart reçetesi olması geliyor. Ardından gelenin disiplin olduğunun altını çizen Veli Usta, eğitimli personelle çalışmanın yanı sıra en önemli olanın pratik eğitimi olduğunu düşünüyor. Mutfakta kaliteyi yakalamak için Veli Usta, gıda güvenliği şartlarını yerine getirmenin azami önem istediğini vurgulayarak, ürün kalitesine çok önem verdiklerinin altını çiziyor. İyi yemek için kaliteli ürün şart diyen Veli Usta, mutfağında hazır ürün kullanımından kaçınıyor.
Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları
26 Şubat 2011 Cumartesi
Tas Kadayifi
Malzemeler
• 8 adet taş kadayıf
• 2 su bardağı şeker
• 2 su bardağı su
• 2 çorba kaşığı hindistancevizi
• 1 su bardağı çırpılmış kremşanti
• 1 adet kivi
Taş Kadayıfı, Taş Kadayıfı resmi fotosu
Taş Kadayıfı Tarifi
Kadayıfların kenarını çıkarın.Yumurtaya bulayıp kızartın.
2 Ayrı bir tencerede şeker ve suyu kaynatın. Kızarttığınız kadayıfları şerbetin içine atın. Kısık ateşte kadayıflar şerbetini çekene kadar pişirin. Soğumaya bırakın.
3 Hindistan cevizine bulayın. Servis tabağına alın. Ortasına kremşanti veya kaymak koyup, süsleyip servis yapın. Arzu edilirse üzerine meyve konabilir.
• 8 adet taş kadayıf
• 2 su bardağı şeker
• 2 su bardağı su
• 2 çorba kaşığı hindistancevizi
• 1 su bardağı çırpılmış kremşanti
• 1 adet kivi
Taş Kadayıfı, Taş Kadayıfı resmi fotosu
Taş Kadayıfı Tarifi
Kadayıfların kenarını çıkarın.Yumurtaya bulayıp kızartın.
2 Ayrı bir tencerede şeker ve suyu kaynatın. Kızarttığınız kadayıfları şerbetin içine atın. Kısık ateşte kadayıflar şerbetini çekene kadar pişirin. Soğumaya bırakın.
3 Hindistan cevizine bulayın. Servis tabağına alın. Ortasına kremşanti veya kaymak koyup, süsleyip servis yapın. Arzu edilirse üzerine meyve konabilir.
Moulinex Fresh Express
Moulinex Fresh Express ile mutfakta daha az yorulup daha çok eğlenme zamanı! Rendeleme ve dilimleme işlemini dert olmaktan çıkarıp keyifli hale getiren Fresh Express ile taze sebze ve meyvelerin tadını doyasıya çıkartacak, yiyeceklerinizi hazırlarken eğleneceksiniz!
Mutfaktaki çözüm ortağınız Moulinex’in yepyeni ürünü Fresh Express ile mutfaklar artık daha eğlenceli!
Fresh Express’in 5 farklı bıçağıyla tek hareketle dilim dilim dilimlemek ya da rendelemek çok kolay. Tek yapmanız gereken tuşa basıp istediğiniz sebze veya meyveyi hazneye atmak! Gerisini, Fresh Express sizin için halleder.
Birbirinden lezzetli salatalar, yemekler, tatlılar… Rendeleme veya dilimleme işlemi gerektiren her tür öğün için Fresh Express en büyük yardımcınız olacak. Renkli ve kompakt tasarımıyla mutfağınıza neşe getirecek olan Fresh Express ile zamanın nasıl geçtiğini anlamayacak, daha az yorulup, daha çok eğleneceksiniz.
Moulinex Fresh Express, Mart ayından itibaren tüm Tefal Shop ve satış noktalarında.
www.moulinex.com.tr
Mutfaktaki çözüm ortağınız Moulinex’in yepyeni ürünü Fresh Express ile mutfaklar artık daha eğlenceli!
Fresh Express’in 5 farklı bıçağıyla tek hareketle dilim dilim dilimlemek ya da rendelemek çok kolay. Tek yapmanız gereken tuşa basıp istediğiniz sebze veya meyveyi hazneye atmak! Gerisini, Fresh Express sizin için halleder.
Birbirinden lezzetli salatalar, yemekler, tatlılar… Rendeleme veya dilimleme işlemi gerektiren her tür öğün için Fresh Express en büyük yardımcınız olacak. Renkli ve kompakt tasarımıyla mutfağınıza neşe getirecek olan Fresh Express ile zamanın nasıl geçtiğini anlamayacak, daha az yorulup, daha çok eğleneceksiniz.
Moulinex Fresh Express, Mart ayından itibaren tüm Tefal Shop ve satış noktalarında.
www.moulinex.com.tr
Nisantasi, Restoran Haftasini bekliyor
Bu sene üçüncüsü gerçekleşecek olan ve şehirdeki gastronomik buluşmayı sağlamak amacı ile hayata geçirilen Restoran Haftası, lezzet meraklılarını Nişantaşı’na bekliyor. Şişli Belediye’sinin şehir kültürel yaşamına katkı sağlama projesi olan “Restoran Haftası”, Kayra Şarapları sponsorluğunda 10 – 20 Mart 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek. 10 gün boyunca Nişantaşı sokakları ve restoranları yeme-içme kültürü, eğlence ve sanatla ilgili etkinliklerle dolacak.
Gelenekselleşen Restoran Haftası, daha çok insanı Nişantaşı’nda rafine lezzetlerle buluşturmayı amaçlıyor. Hafta boyunca tüm restoranlar aynı fiyat üzerinden kendi lezzetlerinden oluşturdukları fiks menüleri uygulayacaklar. 10 gün boyunca restoranların bu etkinlik için özel olarak hazırladıkları bu yepyeni lezzetler ile buluşmak isteyenler, uygun fiyatlarla menüleri deneyebilecekler.
Restoran Haftası, bu sene ilk kez gerçekleşecek “Celebrity Chef’s” etkinliği kapsamında, dünyanın en sevilen 10 şefi arasında gösterilen ve pek çok önemli ödülün sahibi Alan Coxon’u ağırlayacak. Geçtiğimiz yıl Fransız Mutfak Konseyi tarafından “Maitrise Escoffier 2010” ödülüne layık görülen Coxon, eski yemek tariflerini ve mutfaktaki malzemelerin kökenlerini araştırdığı, kimi zaman tarih sahnesinden silinmiş tarifleri yeniden hayata geçirdiği için, dünyada ‘gıda arkeoloğu’ olarak biliniyor. Alan Coxon, Restoran Haftası kapsamında, 2 gün boyunca özel tarifleriyle farklı menüler hazırlayacak.
Katılımcı Restoranlar:
37, Aşşk Kahve, Beymen Brasserie, Cafe Inn, Cafe Wien, Cafe Zone, Casita, Cento Per Cento, Corridor, Delicatessen, Den Cafe, Galata, Hünkar, Kırıntı, Köşebaşı, Mania Gourmet, Midpoint, Nisantasion, Park Hyatt İstanbul “The Prime”, Park Şamdan, Passage 55, Piyasa, Ranchero, Maybe Salomanje, Sushico, The House Cafe Teşvikiye, Therapy, Tribeca, Touch Down, Zanzibar, Creperie ve Food Factory.
Restoran Haftası’nda neler var?
* Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış ve dünyanın en sevilen 10 şefi arasında sayılan Alan Coxon özel menüler hazırlayacak.
* Nişantaşı sokaklarının 10 gün boyunca adeta bir sergi salonuna dönüşeceği haftada, Nişantaşı’ndaki seçkin mağazalar da VIP Lounge davetleri gerçekleştirilecek.
* Sokak enstalasyonları konusunda farklı uygulamalarla dikkatleri çeken Nişantaşı, bu kez de fıçılarla uygulanacak konsept eserlere ev sahipliği yapacak. Ayrıca, ünlü tasarımcılar ve Türkiye’nin önde gelen dergileri kendi tasarladıkları sofralarla katılımcılara görsel bir şölen sunacaklar.
* Yine hafta boyunca, restoran ve cafelerin ev sahipliği yapacağı yemek sohbetlerinde ise gurmeler, etkinliğe katılan dergilerin yazarları ve sosyal hayatın önde gelen isimleri buluşup, birbirinden keyifli sohbetlere imza atacaklar.
* Hafta kapsamında Nişantaşı City’s Alışveriş Merkezi’nde düzenlenecek olan şefler yarışmasının yanı sıra; stil ve lezzet sohbetleri ile tasarımcılarla birlikte çeşitli etkinlikler gerçekleşecek.
* Unilever Foodsolutions da Knorr ve Lipton markalı profesyonellere yönelik ürünleriyle bu etkinlikte menülere lezzet katacak.
Restoran Haftası ile ilgili tüm bilgilere www.restoranhaftasi.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Gelenekselleşen Restoran Haftası, daha çok insanı Nişantaşı’nda rafine lezzetlerle buluşturmayı amaçlıyor. Hafta boyunca tüm restoranlar aynı fiyat üzerinden kendi lezzetlerinden oluşturdukları fiks menüleri uygulayacaklar. 10 gün boyunca restoranların bu etkinlik için özel olarak hazırladıkları bu yepyeni lezzetler ile buluşmak isteyenler, uygun fiyatlarla menüleri deneyebilecekler.
Restoran Haftası, bu sene ilk kez gerçekleşecek “Celebrity Chef’s” etkinliği kapsamında, dünyanın en sevilen 10 şefi arasında gösterilen ve pek çok önemli ödülün sahibi Alan Coxon’u ağırlayacak. Geçtiğimiz yıl Fransız Mutfak Konseyi tarafından “Maitrise Escoffier 2010” ödülüne layık görülen Coxon, eski yemek tariflerini ve mutfaktaki malzemelerin kökenlerini araştırdığı, kimi zaman tarih sahnesinden silinmiş tarifleri yeniden hayata geçirdiği için, dünyada ‘gıda arkeoloğu’ olarak biliniyor. Alan Coxon, Restoran Haftası kapsamında, 2 gün boyunca özel tarifleriyle farklı menüler hazırlayacak.
Katılımcı Restoranlar:
37, Aşşk Kahve, Beymen Brasserie, Cafe Inn, Cafe Wien, Cafe Zone, Casita, Cento Per Cento, Corridor, Delicatessen, Den Cafe, Galata, Hünkar, Kırıntı, Köşebaşı, Mania Gourmet, Midpoint, Nisantasion, Park Hyatt İstanbul “The Prime”, Park Şamdan, Passage 55, Piyasa, Ranchero, Maybe Salomanje, Sushico, The House Cafe Teşvikiye, Therapy, Tribeca, Touch Down, Zanzibar, Creperie ve Food Factory.
Restoran Haftası’nda neler var?
* Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış ve dünyanın en sevilen 10 şefi arasında sayılan Alan Coxon özel menüler hazırlayacak.
* Nişantaşı sokaklarının 10 gün boyunca adeta bir sergi salonuna dönüşeceği haftada, Nişantaşı’ndaki seçkin mağazalar da VIP Lounge davetleri gerçekleştirilecek.
* Sokak enstalasyonları konusunda farklı uygulamalarla dikkatleri çeken Nişantaşı, bu kez de fıçılarla uygulanacak konsept eserlere ev sahipliği yapacak. Ayrıca, ünlü tasarımcılar ve Türkiye’nin önde gelen dergileri kendi tasarladıkları sofralarla katılımcılara görsel bir şölen sunacaklar.
* Yine hafta boyunca, restoran ve cafelerin ev sahipliği yapacağı yemek sohbetlerinde ise gurmeler, etkinliğe katılan dergilerin yazarları ve sosyal hayatın önde gelen isimleri buluşup, birbirinden keyifli sohbetlere imza atacaklar.
* Hafta kapsamında Nişantaşı City’s Alışveriş Merkezi’nde düzenlenecek olan şefler yarışmasının yanı sıra; stil ve lezzet sohbetleri ile tasarımcılarla birlikte çeşitli etkinlikler gerçekleşecek.
* Unilever Foodsolutions da Knorr ve Lipton markalı profesyonellere yönelik ürünleriyle bu etkinlikte menülere lezzet katacak.
Restoran Haftası ile ilgili tüm bilgilere www.restoranhaftasi.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Pizza Pizza Avea kampanyas?
Pizza Pizza’nın Avea’lılar için hazırlamış olduğu indirim kampanyası tüm lezzetiyle devam ediyor. 14 Ocak’tan itibaren indirimli pizzalarını pizzaseverlerle buluşturan firma, 28 Şubat tarihine kadar Avea’lılara büyük ve orta boy pizzaları %50 indirimli sunmaya devam edecek. Avea’lılar, pizza yazıp 5060’a SMS göndererek kampanya şifrelerini aldıktan sonra Pizza Pizza’nın lezzetli pizzalarının tadına indirimli olarak bakma şansına sahip olacak.
Hayat Avea ile güzel, Pizza Pizza ile daha da güzel… Pizza severlerin dostu Pizza Pizza, Avea’lılara özel kampanyası ile konuştukça birbirinden taze ve lezzetli pizzaları yarı fiyatına yeme fırsatı sunuyor. Avea’lılar Pizza Pizza’dan aldıkları her büyük ya da orta boy pizza için %50 indirim kazanıyor. Kampanyaya katılanlar hem sevdikleriyle bol bol konuşuyor, hem de Pizza Pizza’nın eşsiz lezzetlerini tadıyor. Kampanya fırsatını değerlendirmek isteyenler, 28 Şubat tarihine kadar ‘pizza’ yazıp 5060’a SMS gönderdikten sonra aldıkları şifre ile Pizza Pizza’nın şahane lezzetlerini tadıyorlar.
Avea’lı pizzaseverler, kampanya ile Pizza Pizza’nın eşsiz ve taptaze pizza lezzetlerini ister al-götür servisle, isterlerse de 30 dakikalık servis hızıyla evlerinde veya işyerlerinde tadabiliyor. Sadece Pizza Pizza’da bulabileceğiniz bu kampanyaya ulaşmak için www.pizzapizza.com.tr ve www.avea.com.tr adresleri ziyaret edilebilir, 44 44 500 no’lu “Türkiye’nin Pizza Sipariş Hattı” aranabilir.
Hayat Avea ile güzel, Pizza Pizza ile daha da güzel… Pizza severlerin dostu Pizza Pizza, Avea’lılara özel kampanyası ile konuştukça birbirinden taze ve lezzetli pizzaları yarı fiyatına yeme fırsatı sunuyor. Avea’lılar Pizza Pizza’dan aldıkları her büyük ya da orta boy pizza için %50 indirim kazanıyor. Kampanyaya katılanlar hem sevdikleriyle bol bol konuşuyor, hem de Pizza Pizza’nın eşsiz lezzetlerini tadıyor. Kampanya fırsatını değerlendirmek isteyenler, 28 Şubat tarihine kadar ‘pizza’ yazıp 5060’a SMS gönderdikten sonra aldıkları şifre ile Pizza Pizza’nın şahane lezzetlerini tadıyorlar.
Avea’lı pizzaseverler, kampanya ile Pizza Pizza’nın eşsiz ve taptaze pizza lezzetlerini ister al-götür servisle, isterlerse de 30 dakikalık servis hızıyla evlerinde veya işyerlerinde tadabiliyor. Sadece Pizza Pizza’da bulabileceğiniz bu kampanyaya ulaşmak için www.pizzapizza.com.tr ve www.avea.com.tr adresleri ziyaret edilebilir, 44 44 500 no’lu “Türkiye’nin Pizza Sipariş Hattı” aranabilir.
24 Şubat 2011 Perşembe
Schlotzskys pizzalari
Pizza zenginliği artıyor, büyük boy ilk kez satışa çıkıyor…
İstanbul’un sağlıklı ve hafif sandviç markası Schlotzsky’s, tek boy olan pizza menüsüne ilk defa büyük boy pizza katıyor. Schlotzsky’s restoranlarında “tanışma fiyatı” ile satışa sunulan büyük boy dört kişilik pizzalar 19.90 TL ile 21.90 TL fiyatları arasında 15 Şubat 2011 tarihinden itibaren satışa sunuluyor.
Tüm dünyadaki 500’ü aşkın restoranında en sağlıklı yiyecekleri sunan, kızartılmadan hazırlanan ürünleriyle sağlıklı ve hafif menüler yaratan Schlotzsky’s, menüsündeki küçük boy pizzalara Türkiye’de ilk kez büyük boy pizzayı ekliyor. Menüsünde bulunan sekiz farklı pizza çeşidinin dört kişilik büyük boy pizzaları 15 Şubat 2011 tarihinden itibaren tüm Türkiye’deki Schlotzsky’s restoranlarında satışa sunuluyor.
En kaliteli malzemeler
Schlotzsky’s pizzalarında birbirinden lezzetli rende parmesan ve mozzarella peynirleri yanında pepperoni, mantar, dilimli siyah zeytin, yeşil dolma biber, karemelize soğan, domates ve güneşte kurutulmuş domates pesto sos, grill tavuk göğüs eti, jalapeno biberi, kırmızı soğan ve Texas Barbeque sos gibi en kaliteli malzemeler kullanılıyor.
Menüsünde ; Original Special, Üç Peynir & Domates, İtalyan Deluxe, Akdeniz, Barbeque Tavuk & Jalapeno, Duble Peynir & Pepperoni, Vegetarian Special ve Pepperoni & Mantar seçeneklerinin bulunduğu Schlotzky’s pizzaların dört kişilik büyük boyları ise şimdilik Barbeque Tavuk & Jalapeno, Duble Peynir & Pepperoni, Vegetarian Special ve Margherita seçenekleri ile sunulacak.
Dört kişilik büyük boy pizzaların tanışma fiyatları 19.90 TL ile 21.90 TL arasında oldukça rekabetçi bir fiyat ile satışa sunulacak.
Pizza Fiyat Tablosu
* Barbeque Tavuk & Jalapeno : 21.90 TL
* Duble Peynir & Pepperoni : 21.90 TL
* Vegetarian Special : 19.90 TL
* Margherita : 19.90 TL
Schlotzsky’s Hakkında:
Schlotzsky’s, 1971 yılında ABD’nin Texas eyaletindeki Austin kentinde tek bir restoranla ve tek bir sandviçle, yani eşsiz “The Original” ile hizmet vermeye başladı. Franchise sistemiyle büyüyen Schlotzsky’s, bugün başta ABD olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde 500’den fazla restoran ile faaliyet gösteriyor. Eşsiz bir tada sahip sıcak sandviçler, Schlotzsky’s’in en önemli özelliği olarak öne çıkarken, restoranlardaki menüler de günlük olarak pişirilen formülü gizli özel sandviç ekmeğine dayanıyor.
1996 yılında Master Lisansör firma K.B.O. Gıda Tur. San. ve Ltd. Şti. tarafından Türkiye’ye getirilen Schlotzsky’s, Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere toplam 10 restoran ile hizmet veriyor.
İstanbul’un sağlıklı ve hafif sandviç markası Schlotzsky’s, tek boy olan pizza menüsüne ilk defa büyük boy pizza katıyor. Schlotzsky’s restoranlarında “tanışma fiyatı” ile satışa sunulan büyük boy dört kişilik pizzalar 19.90 TL ile 21.90 TL fiyatları arasında 15 Şubat 2011 tarihinden itibaren satışa sunuluyor.
Tüm dünyadaki 500’ü aşkın restoranında en sağlıklı yiyecekleri sunan, kızartılmadan hazırlanan ürünleriyle sağlıklı ve hafif menüler yaratan Schlotzsky’s, menüsündeki küçük boy pizzalara Türkiye’de ilk kez büyük boy pizzayı ekliyor. Menüsünde bulunan sekiz farklı pizza çeşidinin dört kişilik büyük boy pizzaları 15 Şubat 2011 tarihinden itibaren tüm Türkiye’deki Schlotzsky’s restoranlarında satışa sunuluyor.
En kaliteli malzemeler
Schlotzsky’s pizzalarında birbirinden lezzetli rende parmesan ve mozzarella peynirleri yanında pepperoni, mantar, dilimli siyah zeytin, yeşil dolma biber, karemelize soğan, domates ve güneşte kurutulmuş domates pesto sos, grill tavuk göğüs eti, jalapeno biberi, kırmızı soğan ve Texas Barbeque sos gibi en kaliteli malzemeler kullanılıyor.
Menüsünde ; Original Special, Üç Peynir & Domates, İtalyan Deluxe, Akdeniz, Barbeque Tavuk & Jalapeno, Duble Peynir & Pepperoni, Vegetarian Special ve Pepperoni & Mantar seçeneklerinin bulunduğu Schlotzky’s pizzaların dört kişilik büyük boyları ise şimdilik Barbeque Tavuk & Jalapeno, Duble Peynir & Pepperoni, Vegetarian Special ve Margherita seçenekleri ile sunulacak.
Dört kişilik büyük boy pizzaların tanışma fiyatları 19.90 TL ile 21.90 TL arasında oldukça rekabetçi bir fiyat ile satışa sunulacak.
Pizza Fiyat Tablosu
* Barbeque Tavuk & Jalapeno : 21.90 TL
* Duble Peynir & Pepperoni : 21.90 TL
* Vegetarian Special : 19.90 TL
* Margherita : 19.90 TL
Schlotzsky’s Hakkında:
Schlotzsky’s, 1971 yılında ABD’nin Texas eyaletindeki Austin kentinde tek bir restoranla ve tek bir sandviçle, yani eşsiz “The Original” ile hizmet vermeye başladı. Franchise sistemiyle büyüyen Schlotzsky’s, bugün başta ABD olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde 500’den fazla restoran ile faaliyet gösteriyor. Eşsiz bir tada sahip sıcak sandviçler, Schlotzsky’s’in en önemli özelliği olarak öne çıkarken, restoranlardaki menüler de günlük olarak pişirilen formülü gizli özel sandviç ekmeğine dayanıyor.
1996 yılında Master Lisansör firma K.B.O. Gıda Tur. San. ve Ltd. Şti. tarafından Türkiye’ye getirilen Schlotzsky’s, Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere toplam 10 restoran ile hizmet veriyor.
Feast
Dondurulmuş gıda sektörünün öncü isimlerinden Feast, “Premium” ürün ailesine ait
Premium İnce Patates Çubukları, Premium Acılı Elma Dilim Patates ve Premium Çıtır Dilim Patates’in ardından benzersiz lezzetiyle öne çıkan “Peynirli Çubuklar” ile hayatı kolaylaştıran lezzetlerle sofraları şenlendiriyor.
Zengin dondurulmuş gıda ürün çeşidiyle tüketicinin hayatını kolaylaştıran Feast, üç farklı patates çeşidi ve peynir çubuklarından oluşan Premium ürün ailesiyle de farklı lezzetler sunmaya devam ediyor. Premium Çıtır Dilim Patates, Premium İnce Patates Çubukları ve özel acılı sos kaplamalı Premium Acılı Elma Dilim Patates olmak üzere üç farklı çeşide sahip olan Premium ürünlerin yanı sıra benzersiz lezzetiyle beğeni toplayan özel baharatla kaplı mozzarellalı Peynirli Çubuklar’la da tüketiciye hızlı ve bir o kadar da lezzetli sofralar hazırlama imkanı sunuyor.
Feast Premium Patatesler
Restoranların burger, tavuk veya sandviç menülerinin vazgeçilmezi olan patatesler Feast’in Premium Patates ürünleriyle sofralara geliyor. Feast tarafından hazırlanan Premium Çıtır Dilim Patates, Premium İnce Patates Çubukları ile Premium Acılı Elma Dilim Patates pratik ve hızlı hazırlanması kadar lezzetiyle de ana yemeklerin yanında veya atıştırmalık olarak patatesi ziyafete dönüştürüyor. Feast Çıtır Dilim Patates fritözde kızartılarak, Feast Premium İnce Patates Çubukları ve Acılı Elma Dilim Patates ise diğer Feast patates çeşitleri gibi fırınlanarak ya da kızartılarak servis edilebiliyor.
Feast Peynirli Çubuklar
Benzersiz tatlar sunmaya devam eden Feast, lezzetiyle büyüleyen mozzarella peynirinin özel bir baharat karışımı ile kaplanmasıyla oluşan Feast Peynirli Çubuklar’ı peynir sevenlerle buluşturuyor. Sadece 2 dakikada fritözde kızartılarak hazırlanan Feast Peynirli Çubuklar, ana yemeklerin yanında veya atıştırmalık olarak sofralara geliyor. İsteğe bağlı olarak alternatif soslarla da servis edilebilen çıtır çıtır Peynirli Çubuklar yeni lezzet arayanlara özel bir seçenek sunuyor.
Premium İnce Patates Çubukları, Premium Acılı Elma Dilim Patates ve Premium Çıtır Dilim Patates’in ardından benzersiz lezzetiyle öne çıkan “Peynirli Çubuklar” ile hayatı kolaylaştıran lezzetlerle sofraları şenlendiriyor.
Zengin dondurulmuş gıda ürün çeşidiyle tüketicinin hayatını kolaylaştıran Feast, üç farklı patates çeşidi ve peynir çubuklarından oluşan Premium ürün ailesiyle de farklı lezzetler sunmaya devam ediyor. Premium Çıtır Dilim Patates, Premium İnce Patates Çubukları ve özel acılı sos kaplamalı Premium Acılı Elma Dilim Patates olmak üzere üç farklı çeşide sahip olan Premium ürünlerin yanı sıra benzersiz lezzetiyle beğeni toplayan özel baharatla kaplı mozzarellalı Peynirli Çubuklar’la da tüketiciye hızlı ve bir o kadar da lezzetli sofralar hazırlama imkanı sunuyor.
Feast Premium Patatesler
Restoranların burger, tavuk veya sandviç menülerinin vazgeçilmezi olan patatesler Feast’in Premium Patates ürünleriyle sofralara geliyor. Feast tarafından hazırlanan Premium Çıtır Dilim Patates, Premium İnce Patates Çubukları ile Premium Acılı Elma Dilim Patates pratik ve hızlı hazırlanması kadar lezzetiyle de ana yemeklerin yanında veya atıştırmalık olarak patatesi ziyafete dönüştürüyor. Feast Çıtır Dilim Patates fritözde kızartılarak, Feast Premium İnce Patates Çubukları ve Acılı Elma Dilim Patates ise diğer Feast patates çeşitleri gibi fırınlanarak ya da kızartılarak servis edilebiliyor.
Feast Peynirli Çubuklar
Benzersiz tatlar sunmaya devam eden Feast, lezzetiyle büyüleyen mozzarella peynirinin özel bir baharat karışımı ile kaplanmasıyla oluşan Feast Peynirli Çubuklar’ı peynir sevenlerle buluşturuyor. Sadece 2 dakikada fritözde kızartılarak hazırlanan Feast Peynirli Çubuklar, ana yemeklerin yanında veya atıştırmalık olarak sofralara geliyor. İsteğe bağlı olarak alternatif soslarla da servis edilebilen çıtır çıtır Peynirli Çubuklar yeni lezzet arayanlara özel bir seçenek sunuyor.
Hot Craze ve Hello Kitty
Hot Craze ve Hello Kitty oyuncakları McDonald’s Happy Meal menülerinde
McDonald’s Happy Meal menülerinde sürprizler bitmiyor. Türkiye genelindeki 157 McDonald’s restoranı ve AloServis’den alınabilen Happy Meal’lerde Hot Craze ve Hello Kitty’nin birbinden renkli ve eğlenceli ürünleri bulunuyor.
Bir sandviç, bir içecek ve patates kızartması ya da parmak havuç ile sunulan Happy Meal menülerinde sandviç olarak Hamburger, Tavuklu Burger veya Chicken McNuggets, içecek olarak ise kola, portakal suyu, ayran, ice tea, organik süt ya da MilkShake seçenekleri ile müşteriler kendi menülerini yaratma imkânı buluyor.
Yeni Happy Meal programındaki birbirinden değişik 12 oyuncak arasında yeşil, mavi, pembe, kırmızı ve sarı renklerdeki elma kutularının içinden çıkan ve özellikle kız çocuklar tarafından sevilen Hello Kitty oyuncakları ile özellikle erkek çocukların en sevdiği oyuncaklar arasında yer alan Hot Craze oyuncakları bulunuyor. Elma kutularının içinden Hello Kitty figürlü ayna, Hello Kitty yüzüğü gibi sürprizler çıkıyor. Hot Craze’in sürprizleri arasında ise Dragonoid ve Hydranoid figürler ve toplar var.
McDonald’s Happy Meal menülerinde sürprizler bitmiyor. Türkiye genelindeki 157 McDonald’s restoranı ve AloServis’den alınabilen Happy Meal’lerde Hot Craze ve Hello Kitty’nin birbinden renkli ve eğlenceli ürünleri bulunuyor.
Bir sandviç, bir içecek ve patates kızartması ya da parmak havuç ile sunulan Happy Meal menülerinde sandviç olarak Hamburger, Tavuklu Burger veya Chicken McNuggets, içecek olarak ise kola, portakal suyu, ayran, ice tea, organik süt ya da MilkShake seçenekleri ile müşteriler kendi menülerini yaratma imkânı buluyor.
Yeni Happy Meal programındaki birbirinden değişik 12 oyuncak arasında yeşil, mavi, pembe, kırmızı ve sarı renklerdeki elma kutularının içinden çıkan ve özellikle kız çocuklar tarafından sevilen Hello Kitty oyuncakları ile özellikle erkek çocukların en sevdiği oyuncaklar arasında yer alan Hot Craze oyuncakları bulunuyor. Elma kutularının içinden Hello Kitty figürlü ayna, Hello Kitty yüzüğü gibi sürprizler çıkıyor. Hot Craze’in sürprizleri arasında ise Dragonoid ve Hydranoid figürler ve toplar var.
Simdi Party Bucket Zamani!
Tüm dünyanın en çok beğenilen ve tercih edilen tavuk restoran zinciri KFC, şimdi “Party Bucket” ile kovada tavuk keyfini artırıyor. Zengin içeriğiyle partileri renklendirecek “Party Bucket” tavuk severlerin gözdesi olmaya aday!
KFC, kovada tavuk tutkunlarının beğenisine sunduğu yepyeni menüsü “Party Bucket”ın birbirinden harika lezzetleri ile çıldırtmaya hazırlanıyor! 10 parça Hot Wings, 10 parça Crispy Strips, 5 parça But, 5 adet Biscuit ve 1 litre Coca Cola’dan oluşan zengin içerikteki Party Bucket sadece 34 TL. Party Bucket ile KFC severler, partileri, vazgeçilmez KFC lezzetinde doya doya yaşayacaklar.
Dünyada toplam 109 ülkede, 15 binden fazla restoranla, her gün yaklaşık 12 milyon müşteriye hizmet veren KFC, hiçbir işlemden geçirilmemiş % 100 taze tavuk etinden aldığı lezzetini özel basınçlı kızartma yöntemi kullanarak müşterilerine servis ediyor. 11 baharatlı, gizli tarifli tavuk lezzetleriyle tüm dünyanın en sevilen tavuk restoran zinciri olan KFC, 1930’larda ABD’de kurulan ilk restoranından bugüne bir lezzet klasiği halini aldı.
TURKENT GIDA A.Ş.
Turkent A.Ş., Süzer Grubu’nun, KFC ve Pizza Hut Türkiye’de franchise haklarını elinde tutan, 2011 yılı Ocak itibariyle toplam 103 restoranı başarı ile yöneten iştiraklerinden biridir.
Kentucky Fried Chicken (KFC)’nın ilk restoranı, Süzer Grubu’nun iştiraki olan Turkent A.Ş. tarafından 1989 yılında açılmıştır. KFC restoranları, İstanbul, Ankara, Izmir, Kocaeli, Bursa, Eskişehir ve Dalaman’dan sonra Balıkesir’de hizmet vermektedir.
Pizza Hut’ın ise ilk restoranı 1988 yılında Ataköy Galleria’da açılmıştır. 2000 yılı Ocak ayında, Turkent A.Ş., Pizza Hut restoranlarının Türkiye franchise haklarını satın almıştır. Pizza Hut restoranları, İstanbul, Ankara, Izmir, Bursa, Eskişehir ve Dalaman’da hizmet vermektedir.
KFC & Pizza Hut restoranlarının kalite standartlarına uygunluk derecesi Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki restoranlar içinde, ana kuruluş YUM’ın bağımsız denetim şirketlerinin uyguladığı Champs programına göre, ilk üç sıra içerisinde yer almaktadır.
KFC, kovada tavuk tutkunlarının beğenisine sunduğu yepyeni menüsü “Party Bucket”ın birbirinden harika lezzetleri ile çıldırtmaya hazırlanıyor! 10 parça Hot Wings, 10 parça Crispy Strips, 5 parça But, 5 adet Biscuit ve 1 litre Coca Cola’dan oluşan zengin içerikteki Party Bucket sadece 34 TL. Party Bucket ile KFC severler, partileri, vazgeçilmez KFC lezzetinde doya doya yaşayacaklar.
Dünyada toplam 109 ülkede, 15 binden fazla restoranla, her gün yaklaşık 12 milyon müşteriye hizmet veren KFC, hiçbir işlemden geçirilmemiş % 100 taze tavuk etinden aldığı lezzetini özel basınçlı kızartma yöntemi kullanarak müşterilerine servis ediyor. 11 baharatlı, gizli tarifli tavuk lezzetleriyle tüm dünyanın en sevilen tavuk restoran zinciri olan KFC, 1930’larda ABD’de kurulan ilk restoranından bugüne bir lezzet klasiği halini aldı.
TURKENT GIDA A.Ş.
Turkent A.Ş., Süzer Grubu’nun, KFC ve Pizza Hut Türkiye’de franchise haklarını elinde tutan, 2011 yılı Ocak itibariyle toplam 103 restoranı başarı ile yöneten iştiraklerinden biridir.
Kentucky Fried Chicken (KFC)’nın ilk restoranı, Süzer Grubu’nun iştiraki olan Turkent A.Ş. tarafından 1989 yılında açılmıştır. KFC restoranları, İstanbul, Ankara, Izmir, Kocaeli, Bursa, Eskişehir ve Dalaman’dan sonra Balıkesir’de hizmet vermektedir.
Pizza Hut’ın ise ilk restoranı 1988 yılında Ataköy Galleria’da açılmıştır. 2000 yılı Ocak ayında, Turkent A.Ş., Pizza Hut restoranlarının Türkiye franchise haklarını satın almıştır. Pizza Hut restoranları, İstanbul, Ankara, Izmir, Bursa, Eskişehir ve Dalaman’da hizmet vermektedir.
KFC & Pizza Hut restoranlarının kalite standartlarına uygunluk derecesi Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki restoranlar içinde, ana kuruluş YUM’ın bağımsız denetim şirketlerinin uyguladığı Champs programına göre, ilk üç sıra içerisinde yer almaktadır.
Uskudar Filizler, artik 24 saat boyunca hizmetinizde
Güneş orada lezzetle doğup, lezzetle batar.
Üsküdar Kız Kulesi’nin tam karşısında bambaşka bir lezzet ve manzarayla müdavimlerini ağırlayan Filizler Köftecisi’nde zaman durdu:
Müdavimler, meraklılar, gecenin bir yarısı karnı acıkanlar, canı şöyle sıcacık, ilaç gibi bir işkembe çorbası çekenler, hatta aşeren anne adayları zamanı unutabilir çünkü Üsküdar Kız Kulesi’nin karşısında yer alan Filizler Köftecisi, artık 24 saat açık. Filizler’in gün içinde sunduğu lezzet ve özen, günün geceye, gecenin de sabaha kavuştuğu saatlere kadar yine sizlerle olacak. Çorbalar, ızgaralar, birbirinden leziz Filizler lezzetleri ve tatlıları ile klasikleşmiş, daha doğrusu geleneksel hale gelmiş Filizler köfteleri de tüm mönülere eşlik ediyor.
Üsküdar Filizler, 24 saat boyunca vereceği hizmet nedeniyle mönüsüne önemli bir ekleme de yaptı: İşkembe çorbası… Her yerde ve herkesin hazırladığı işkembe çorbasının “içilebilir” olmadığını bilen Filizler, tüm lezzetlerine gösterdiği özene bundan böyle işkembe çorbasını da dahil etti ve ortaya kaşık kaşık, “şifa niyetine” içilesi bir başka lezzet çıktı…
İster günün ilk ışıklarını Boğaz’a karşı kucaklamak isteyin, ister dost bir mekânda günün hangi saati olduğuna aldırmadan güler yüzle sunulan köftelerden yemek isteyin, adresiniz belli: Üsküdar Filizler Köftecisi!
Üsküdar Kız Kulesi’nin tam karşısında bambaşka bir lezzet ve manzarayla müdavimlerini ağırlayan Filizler Köftecisi’nde zaman durdu:
Müdavimler, meraklılar, gecenin bir yarısı karnı acıkanlar, canı şöyle sıcacık, ilaç gibi bir işkembe çorbası çekenler, hatta aşeren anne adayları zamanı unutabilir çünkü Üsküdar Kız Kulesi’nin karşısında yer alan Filizler Köftecisi, artık 24 saat açık. Filizler’in gün içinde sunduğu lezzet ve özen, günün geceye, gecenin de sabaha kavuştuğu saatlere kadar yine sizlerle olacak. Çorbalar, ızgaralar, birbirinden leziz Filizler lezzetleri ve tatlıları ile klasikleşmiş, daha doğrusu geleneksel hale gelmiş Filizler köfteleri de tüm mönülere eşlik ediyor.
Üsküdar Filizler, 24 saat boyunca vereceği hizmet nedeniyle mönüsüne önemli bir ekleme de yaptı: İşkembe çorbası… Her yerde ve herkesin hazırladığı işkembe çorbasının “içilebilir” olmadığını bilen Filizler, tüm lezzetlerine gösterdiği özene bundan böyle işkembe çorbasını da dahil etti ve ortaya kaşık kaşık, “şifa niyetine” içilesi bir başka lezzet çıktı…
İster günün ilk ışıklarını Boğaz’a karşı kucaklamak isteyin, ister dost bir mekânda günün hangi saati olduğuna aldırmadan güler yüzle sunulan köftelerden yemek isteyin, adresiniz belli: Üsküdar Filizler Köftecisi!
23 Şubat 2011 Çarşamba
Mehtap Alya ile hizli kahvalti
Mehtap, en son teknoloji ürünleri mutfaklara taşımaya devam ediyor. Mehtap “Alya” tost makinesi evlerin vazgeçilmezi haline geliyor, okula giden miniklere, işe gitmeden evde birbirinden lezzetli tostlar hazırlamak isteyenlere hem hızlı hem sağlıklı kahvaltı olanağı sunuyor.
DÜNYANIN önde gelen mutfak eşyası üreticilerinden Mehtap, sağlık kalite ve estetikten ödün vermeksizin geliştirdiği ürün yelpazesiyle sektördeki liderliğine hız kesmeden devam ediyor. İlklerin öncüsü Mehtap, “Alya” tost makinesi ile hayatınızı kolaylaştırıyor.
Sabah, öğle ya da akşam günün her saati farklı amaçlar için kullanılabilecek Mehtap Alya tost makinesiyle artık tost yapmak ayrı bir keyfe dönüşüyor. Sabah kahvaltılarında çocuklarınızı okula yollamadan önce, öğleden sonra ofisinizde küçük molalarda, okul sonrası çocuklarınıza ya da gece karnınız acıktığında Mehtap Alya ile ister ekmek üzeri kaşar-sucuk yapın, ister pizza dilimi ısıtın isterseniz dilediğiniz gibi lezzetli tostlar hazırlayın.
Çıkarılabilen ve kolay temizlenen yapışmaz özellikli döküm ısıtıcı plakalar Alya’nın çok fonksiyonel alt yapısını güçlendiriyor. Alya’nın ısıya dayanıklı tutma sapı ve kaymayı önleyen lastik ayaklar da güvenli bir kullanım sağlıyor.
Mutfakta kalite ve güvenin simgesi olan Mehtap’ın fonksiyonel olduğu kadar rahat ve güvenli kullanım kolaylığına sahip “Alya” adlı ürünüyle mutfaklarda yeni bir dönem başlıyor.
Satış Fiyatı : 62.40 TL
Editöre Not:
Dünyanın önde gelen mutfak eşyası üreticilerinden olan Mehtap, 1960 yılında sektöre girerek 1974 yılında Firuzköy’de yaptırmış olduğu tesisi ile Türkiye’de ilk defa Teflon kaplı ürünlerin üretimine başlamıştır. Mutfak eşyaları sektöründe ilklerin öncüsü olan Mehtap, Teflon kaplı ürünler yanında, emaye ve çelik ürünlerin üretiminin de öncülük yapmıştır. Ayrıca Du Pont Teflon’un Türkiye’de lisanslı ilk kullanıcısıdır. 1994 yılında Selçuklu Holding bünyesine dahil olan Mehtap, artan talepler doğrultusunda Samandıra’daki yeni fabrikasına taşınmış; yeni teflon kaplama tesisleriyle birlikte kapasitesini ve kalitesini artırarak hizmet vermeye devam etmiştir. Mehtap 2005 yılında inşasını bitirdiği yeni binaları ve teknolojik makine ve ekipmanları ile dünyanın en kaliteli teflon kaplama ürünlerini üreten firmalardan biri olmuştur. Bugün sahip olduğu sistemlerle teflon kaplama çeşidinin her türlüsünü yapabilecek duruma ulaşan Mehtap bu sistemlerle birlikte kendisinin geliştirdiği multi-micron teknolojisi ile ürünlerinin kalite ve güvenilirliğini en üst seviyeye çıkarmıştır. Mehtap bugün Maldiv Adaları’ndan ABD’ye ve Arjantin’e; Senegal’den Rusya’ya dünyanın her noktasına yaptığı ihracatlarla dünya ülkelerinde de sektör içerisinde bilinen ve tercih edilen bir marka olmuştur.
www.mehtap.com.tr
DÜNYANIN önde gelen mutfak eşyası üreticilerinden Mehtap, sağlık kalite ve estetikten ödün vermeksizin geliştirdiği ürün yelpazesiyle sektördeki liderliğine hız kesmeden devam ediyor. İlklerin öncüsü Mehtap, “Alya” tost makinesi ile hayatınızı kolaylaştırıyor.
Sabah, öğle ya da akşam günün her saati farklı amaçlar için kullanılabilecek Mehtap Alya tost makinesiyle artık tost yapmak ayrı bir keyfe dönüşüyor. Sabah kahvaltılarında çocuklarınızı okula yollamadan önce, öğleden sonra ofisinizde küçük molalarda, okul sonrası çocuklarınıza ya da gece karnınız acıktığında Mehtap Alya ile ister ekmek üzeri kaşar-sucuk yapın, ister pizza dilimi ısıtın isterseniz dilediğiniz gibi lezzetli tostlar hazırlayın.
Çıkarılabilen ve kolay temizlenen yapışmaz özellikli döküm ısıtıcı plakalar Alya’nın çok fonksiyonel alt yapısını güçlendiriyor. Alya’nın ısıya dayanıklı tutma sapı ve kaymayı önleyen lastik ayaklar da güvenli bir kullanım sağlıyor.
Mutfakta kalite ve güvenin simgesi olan Mehtap’ın fonksiyonel olduğu kadar rahat ve güvenli kullanım kolaylığına sahip “Alya” adlı ürünüyle mutfaklarda yeni bir dönem başlıyor.
Satış Fiyatı : 62.40 TL
Editöre Not:
Dünyanın önde gelen mutfak eşyası üreticilerinden olan Mehtap, 1960 yılında sektöre girerek 1974 yılında Firuzköy’de yaptırmış olduğu tesisi ile Türkiye’de ilk defa Teflon kaplı ürünlerin üretimine başlamıştır. Mutfak eşyaları sektöründe ilklerin öncüsü olan Mehtap, Teflon kaplı ürünler yanında, emaye ve çelik ürünlerin üretiminin de öncülük yapmıştır. Ayrıca Du Pont Teflon’un Türkiye’de lisanslı ilk kullanıcısıdır. 1994 yılında Selçuklu Holding bünyesine dahil olan Mehtap, artan talepler doğrultusunda Samandıra’daki yeni fabrikasına taşınmış; yeni teflon kaplama tesisleriyle birlikte kapasitesini ve kalitesini artırarak hizmet vermeye devam etmiştir. Mehtap 2005 yılında inşasını bitirdiği yeni binaları ve teknolojik makine ve ekipmanları ile dünyanın en kaliteli teflon kaplama ürünlerini üreten firmalardan biri olmuştur. Bugün sahip olduğu sistemlerle teflon kaplama çeşidinin her türlüsünü yapabilecek duruma ulaşan Mehtap bu sistemlerle birlikte kendisinin geliştirdiği multi-micron teknolojisi ile ürünlerinin kalite ve güvenilirliğini en üst seviyeye çıkarmıştır. Mehtap bugün Maldiv Adaları’ndan ABD’ye ve Arjantin’e; Senegal’den Rusya’ya dünyanın her noktasına yaptığı ihracatlarla dünya ülkelerinde de sektör içerisinde bilinen ve tercih edilen bir marka olmuştur.
www.mehtap.com.tr
Okan Bayulgen Objektifinden Ozsut
Projeden elde edilen gelir TEGV’e bağışlanacak.
‘Okan Bayülgen’in Objektifinden Özsüt’ projesinin lansmanı, 15 Şubat’ta İstinyePark’ta gerçekleşti
Ünlü şovmen ve fotoğrafçı Okan Bayülgen, Özsüt için deklanşöre bastı ve aramızdan birilerini fotoğrafladı! Çekilen fotoğrafların basına sergilendiği projenin lansmanı 15 Şubat’ta İstinyePark’ta gerçekleştirildi. Fotoğrafların kullanıldığı basılı materyalin satışından elde edilecek gelir, TEGV’e bağışlanacak.
Özsüt markasının ‘sevgi ve mutluluk’ kavramlarını temel alan ‘Okan Bayülgen’in Objektifinden ÖZSÜT’ isimli Sosyal Sorumluluk projesinin ilk lansmanı 15 Şubat Salı günü saat 14.00’da İstinyePark’ta gerçekleştirildi. Çekilen fotoğrafların basına sergilendiği lansman toplantısında Okan Bayülgen, Özsüt Genel Müdürü Yıldırım Çullu ve TEGV yetkilileri de hazır bulundu.
Proje çerçevesinde ünlü şovmen ve fotoğrafçı Okan Bayülgen, Özsüt şubelerine gelip birbirinden lezzetli Özsüt ürünlerini tadanların yüzlerine yansıyan mutluluğu fotoğrafladı. Bayülgen’in çektiği fotoğrafların kullanılacağı teşekkür kartı ve bloknotlar Özsüt şubelerinde satışa sunulacak. Tüm Türkiye’deki Özsüt mağazalarında satılacak olan teşekkür kartlarının tanesinin fiyatı 1 TL, bloknotların tanesinin fiyatı ise 3 TL olacak. Elde edilen gelir ise, çocukların eğitimine katkı sağlamak amacıyla TEGV’e (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) bağışlanacak.
Özsüt Genel Müdürü Yıldırım Çullu projeyle ilgili görüşlerini: “Biz Özsüt olarak paylaşıma ve dayanışmaya önem veren bir markayız. Markamızın yakaladığı başarının bize verdiği mutluluğu da önce çocuklarla paylaşmak istiyoruz. Elde edilecek geliri çocukların eğitimi için kullanılmak üzere bağışlanacak olan bir Sosyal Sorumluluk projesi geliştirmemizin nedeni, mutlu yarınlar için mutlu gelecek nesiller yaratmamızın gerekliliğine olan inancımızdır. Eğitim de gelecek nesillerin başarılı ve mutlu bireylerden oluşması için kilit faktördür. Bu projede Okan Bayülgen ile çalışmaktan ayrıca gurur duymaktayız.” sözleriyle açıkladı.
Okan Bayülgen ise fotoğraflarıyla katkıda bulunduğu projeyle ilgili olarak şunları söyledi: “Sanatın toplum yararına hizmet ettiği böyle bir projede yer almaktan son derece memnunum. Geleceğe yapılacak en iyi yatırımların başında eğitim geliyor. Özsüt’ün gerçekleştirdiği bu proje de çocukların eğitimine katkıda bulunmayı hedeflediği için hepimizi çok heyecanlandırıyor.”
TEGV Genel Müdürü Nurdan Şahin ise “Özsüt’ün Okan Bayülgen ile birlikte gerçekleştirdiği projeden elde edilecek gelirin vakfımıza bağışlanacak olmasından mutluluk duyuyoruz ve bunun uzun soluklu bir kampanya olmasını diliyoruz. Kurumların çocuklarımızın eğitimine destek olması, onların çocukluklarını güzel yaşamaları ve yarınlara donanımlı hazırlanmalarını sağlayacaktır. Aynı zamanda ses getirecek bu tarz projeler toplum genelinde eğitim konusunda daha duyarlı olmamıza yardımcı olacaktır.” sözleriyle kurumların eğitime katkıda bulunmalarının önemine işaret etti.
Projeyi devam ettirmek sizin elinizde!
Özsüt, www.mutluluktadinda.com adresinde tüm Türkiye’den mutluluğun fotoğraflarını bekliyor!
Özsüt’ün birbirinden lezzetli ürünlerini yerken mutluluğun fotoğrafını çekip, siteye yükleyenler, Okan Bayülgen’in fotoğrafları ile başlatılan bu projeyi devam ettirecek. Siz de çektiğiniz fotoğraflarla projeye katkıda bulunabilirsiniz!
‘Okan Bayülgen’in Objektifinden Özsüt’ projesinin lansmanı, 15 Şubat’ta İstinyePark’ta gerçekleşti
Ünlü şovmen ve fotoğrafçı Okan Bayülgen, Özsüt için deklanşöre bastı ve aramızdan birilerini fotoğrafladı! Çekilen fotoğrafların basına sergilendiği projenin lansmanı 15 Şubat’ta İstinyePark’ta gerçekleştirildi. Fotoğrafların kullanıldığı basılı materyalin satışından elde edilecek gelir, TEGV’e bağışlanacak.
Özsüt markasının ‘sevgi ve mutluluk’ kavramlarını temel alan ‘Okan Bayülgen’in Objektifinden ÖZSÜT’ isimli Sosyal Sorumluluk projesinin ilk lansmanı 15 Şubat Salı günü saat 14.00’da İstinyePark’ta gerçekleştirildi. Çekilen fotoğrafların basına sergilendiği lansman toplantısında Okan Bayülgen, Özsüt Genel Müdürü Yıldırım Çullu ve TEGV yetkilileri de hazır bulundu.
Proje çerçevesinde ünlü şovmen ve fotoğrafçı Okan Bayülgen, Özsüt şubelerine gelip birbirinden lezzetli Özsüt ürünlerini tadanların yüzlerine yansıyan mutluluğu fotoğrafladı. Bayülgen’in çektiği fotoğrafların kullanılacağı teşekkür kartı ve bloknotlar Özsüt şubelerinde satışa sunulacak. Tüm Türkiye’deki Özsüt mağazalarında satılacak olan teşekkür kartlarının tanesinin fiyatı 1 TL, bloknotların tanesinin fiyatı ise 3 TL olacak. Elde edilen gelir ise, çocukların eğitimine katkı sağlamak amacıyla TEGV’e (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) bağışlanacak.
Özsüt Genel Müdürü Yıldırım Çullu projeyle ilgili görüşlerini: “Biz Özsüt olarak paylaşıma ve dayanışmaya önem veren bir markayız. Markamızın yakaladığı başarının bize verdiği mutluluğu da önce çocuklarla paylaşmak istiyoruz. Elde edilecek geliri çocukların eğitimi için kullanılmak üzere bağışlanacak olan bir Sosyal Sorumluluk projesi geliştirmemizin nedeni, mutlu yarınlar için mutlu gelecek nesiller yaratmamızın gerekliliğine olan inancımızdır. Eğitim de gelecek nesillerin başarılı ve mutlu bireylerden oluşması için kilit faktördür. Bu projede Okan Bayülgen ile çalışmaktan ayrıca gurur duymaktayız.” sözleriyle açıkladı.
Okan Bayülgen ise fotoğraflarıyla katkıda bulunduğu projeyle ilgili olarak şunları söyledi: “Sanatın toplum yararına hizmet ettiği böyle bir projede yer almaktan son derece memnunum. Geleceğe yapılacak en iyi yatırımların başında eğitim geliyor. Özsüt’ün gerçekleştirdiği bu proje de çocukların eğitimine katkıda bulunmayı hedeflediği için hepimizi çok heyecanlandırıyor.”
TEGV Genel Müdürü Nurdan Şahin ise “Özsüt’ün Okan Bayülgen ile birlikte gerçekleştirdiği projeden elde edilecek gelirin vakfımıza bağışlanacak olmasından mutluluk duyuyoruz ve bunun uzun soluklu bir kampanya olmasını diliyoruz. Kurumların çocuklarımızın eğitimine destek olması, onların çocukluklarını güzel yaşamaları ve yarınlara donanımlı hazırlanmalarını sağlayacaktır. Aynı zamanda ses getirecek bu tarz projeler toplum genelinde eğitim konusunda daha duyarlı olmamıza yardımcı olacaktır.” sözleriyle kurumların eğitime katkıda bulunmalarının önemine işaret etti.
Projeyi devam ettirmek sizin elinizde!
Özsüt, www.mutluluktadinda.com adresinde tüm Türkiye’den mutluluğun fotoğraflarını bekliyor!
Özsüt’ün birbirinden lezzetli ürünlerini yerken mutluluğun fotoğrafını çekip, siteye yükleyenler, Okan Bayülgen’in fotoğrafları ile başlatılan bu projeyi devam ettirecek. Siz de çektiğiniz fotoğraflarla projeye katkıda bulunabilirsiniz!
Domino?s Pizza?dan 1 pizza fiyat?na 3 pizza!
Domino’s Pizza, çarpıcı bir kampanyayla pizza tutkunlarına çok cazip bir teklif sunuyor. 21-27 Şubat tarihleri arasında Domino’s Pizza’dan 3 pizza alanlar yalnızca 1 pizzanın fiyatını ödüyorlar. Domino’s Pizza’nın karışık pizzasında ve gel al servislerde geçerli olan “3 Al 1 Öde” kampanyasıyla pizzaseverler ekonomik fiyatlarla bu eşsiz lezzetleri tatma fırsatını yakalıyorlar.
Lezzetli pizzaların adresi Domino’s Pizza, çok avantajlı bir kampanyayla benzersiz bir fırsat sunuyor. 21-27 Şubat tarihleri arasında Domino’s Pizza’dan 3 pizza alanlar yalnızca 1 pizzanın fiyatını ödeyecekler. Karışık pizzada ve gel al servislerde geçerli olan “3 Al 1 Öde” kampanyası, pizza tutkunlarının aklını başından alacak.
Ev partilerinin, maç günlerinin ve film izleme akşamlarının vazgeçilmezi olan pizzanızı size en yakın Domino’s Pizza şubesinden almak gününüze 1 değil 3 renk birden katacak. Öğlenleri de ister evinizde ister işyerinizde Domino’s Pizza keyfiniz üçe katlanacak. Domino’s Pizza’nın nefis klasik hamur, orta boy karışık pizzası, özel pizza sosu, mozzarella peyniri, Macar salam, sosis, yeşilbiber, mantar ve mısır olmak üzere birbirinden lezzetli malzemelerle hazırlanıyor. Pizza tutkunları için benzersiz sürprizler hazırlayan Domino’s Pizza’nın bu avantajlı kampanyası diğer kampanyalarla birlikte kullanılamıyor.
Domino’s Pizza hakkında:
1960 yılında ABD’de kurulan Domino’s Pizza, bugün dünyada 65 ülkede 9.500 restoran işletiyor ve yıllık toplam cirosu 5 milyar ABD dolarını aşıyor. Dünyanın en büyük evlere servis pizza şirketi konumunda bulunan Domino’s Pizza, ülkemizdeki faaliyetlerini 15 yıldır sürdürüyor. Domino’s Pizza, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere 25 ile yayılmış 165 şubesi, Gebze, İzmir ve Ankara’daki fabrikalarıyla Türkiye pizza endüstrisine öncülük ediyor. Franchising sistemiyle büyüme planları kapsamında farklı illerimizdeki şube açılışlarını sürdüren Domino’s Pizza, Kırklareli, Şanlıurfa, İskenderun, Burdur, Malatya, Muğla, Afyonkarahisar, Marmaris, Uşak, Gemlik, Didim, Zonguldak Ereğli lokasyonlarında yayılmayı hedefliyor. Ülkemizde 2550 çalışanı bulunan Domino’s Pizza, üretimde %100 yerli ürün kullanıyor.
Lezzetli pizzaların adresi Domino’s Pizza, çok avantajlı bir kampanyayla benzersiz bir fırsat sunuyor. 21-27 Şubat tarihleri arasında Domino’s Pizza’dan 3 pizza alanlar yalnızca 1 pizzanın fiyatını ödeyecekler. Karışık pizzada ve gel al servislerde geçerli olan “3 Al 1 Öde” kampanyası, pizza tutkunlarının aklını başından alacak.
Ev partilerinin, maç günlerinin ve film izleme akşamlarının vazgeçilmezi olan pizzanızı size en yakın Domino’s Pizza şubesinden almak gününüze 1 değil 3 renk birden katacak. Öğlenleri de ister evinizde ister işyerinizde Domino’s Pizza keyfiniz üçe katlanacak. Domino’s Pizza’nın nefis klasik hamur, orta boy karışık pizzası, özel pizza sosu, mozzarella peyniri, Macar salam, sosis, yeşilbiber, mantar ve mısır olmak üzere birbirinden lezzetli malzemelerle hazırlanıyor. Pizza tutkunları için benzersiz sürprizler hazırlayan Domino’s Pizza’nın bu avantajlı kampanyası diğer kampanyalarla birlikte kullanılamıyor.
Domino’s Pizza hakkında:
1960 yılında ABD’de kurulan Domino’s Pizza, bugün dünyada 65 ülkede 9.500 restoran işletiyor ve yıllık toplam cirosu 5 milyar ABD dolarını aşıyor. Dünyanın en büyük evlere servis pizza şirketi konumunda bulunan Domino’s Pizza, ülkemizdeki faaliyetlerini 15 yıldır sürdürüyor. Domino’s Pizza, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere 25 ile yayılmış 165 şubesi, Gebze, İzmir ve Ankara’daki fabrikalarıyla Türkiye pizza endüstrisine öncülük ediyor. Franchising sistemiyle büyüme planları kapsamında farklı illerimizdeki şube açılışlarını sürdüren Domino’s Pizza, Kırklareli, Şanlıurfa, İskenderun, Burdur, Malatya, Muğla, Afyonkarahisar, Marmaris, Uşak, Gemlik, Didim, Zonguldak Ereğli lokasyonlarında yayılmayı hedefliyor. Ülkemizde 2550 çalışanı bulunan Domino’s Pizza, üretimde %100 yerli ürün kullanıyor.
Yemek Haritasi
- Tutarlı Diyet, Türkiye’nin ve dünyanın yemek haritasını çıkarttı.
- Güneydoğu ve Doğu Anadolu yemekleri padişah sofralarına layık...
- Karadeniz Bölgesinde obezite en düşük seviyede.
- Akdeniz ve Ege, beslenme alışkanlıklarıyla Türkiye’ye örnek olmalı!
- Dünya mutfaklarında hangi ülke ne yiyor, nerede hata yapıyor?..
Beslenme uzmanı, diyetisyen ve yaşam koçu Gizem Tutar, sahibi olduğu Tutar’lı Diyet’le birlikte Türkiye’nin beslenme haritasını çıkardı. Hangi bölgede ne gibi beslenme yanlışlarının yapıldığını saptayan Tutar, dünya mutfaklarını da mercek altına aldı...
Sağlıklı beslenmeyle ilgili temel kurallara uymaya çalışan ancak yaşadıkları bölge ya da kültürün beslenme alışkanlıklarına ayak uydurmak zorunda kalanlar, bir türlü arzu ettikleri kiloya inemiyorlar. Bu konuda kapsamlı bir araştırma hazırlayan Gizem Tutar ve Tutarlı Diyet ekibi, hangi bölgede ne gibi beslenme yanlışları yapıldığını da belirledi. İşte bölge bölge, şehir şehir Türkiye’nin beslenme haritası ve bu bölgelere yönelik kilo yönetimi tüyoları…
GÜNEYDOĞU ANADOLU, EN ŞİŞMAN BÖLGE!
Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; obezite oranının en yüksek olduğu bölge %61’le Güneydoğu Anadolu Bölgesi. İç Anadolu Bolgesi %55’le ikinci sırada. İş hayatının hızlı ve yaşam temposunun yüksek olduğu Marmara Bölgesi’nde ise bu oran %50. Deniz kenarında yaşayanlar kilosuna daha çok dikkat ediyor. Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki şişmanlık oranının sadece %15 olması da bu durumun kanıtı...
Beslenme Tarzı ve İklim, Şişmanlık Oranını Etkiliyor
İklimi soğuk olan bölgelerde hem hava sıcaklıklığı ortalamaları hem de bölgede yetişen ürünlerin miktarı ve niteliği şişmanlık oranını etkiliyor. Çünkü bölgelerin yerleşmiş beslenme alışkanlıkları ve beslenme kültürleri; iklim, yetiştirilen tarım ürünlerinin çeşitliliği ve yapılan hayvancılıktan direkt etkileniyor. Bunun dışında şehir temposu, endüstri ürünleri ve iş hayatı koşullarından da etkilendiği için Marmara Bölgesi şişmanlık oranı açısından daha farklı bir profil çiziyor.
Doğu İllerinin Mutfağı, sanki saray mutfağı...
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin beslenme alışkanlıkları içerisinde et ve süt ürünleri geniş yer kaplarken, sebze ve meyveler oldukça sınırlı oranda sofralarda yer buluyor. Geçmiş zamanlarda sebze bulmanın sıkıntısı yemek kültürünü kurutulmuş sebzeler ve salça kullanmaya doğru kaydırmış ve tahıllar da yemek kültüründeki yerlerini almış. Etli çorbalar, ekmek-pide ve unlu diğer mamuller ile bulgur, en çok tüketilen besinler arasında yer alıyor.
Bunun sonucunda, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan kişilerin karbonhidrat, protein ve yağ açısından zengin beslendikleri, vitamin, mineral ve lifler açısından yetersizlik riski ile karşı karşıya oldukları söylenebilir.
Doğu ve Güneydoğu illerinin yemek çeşitleri kadar, pişirme yöntemleriyle de yağlı ve kalorili beslenmeye yatkın bir mutfak kültürü var. Kavurma ve kızartma sıkça tercih ediliyor ve etlerin yağlı kısımları seviliyor. Aynı şekilde kırmızı et de yoğun olarak tüketildiği için, iç yağı ve kuyruk yağının yemeklerde kullanımı da beslenme düzenini olumsuz etkiliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde obezite ve karaciğer yağlanması oranı bu yüzden çok yüksek.
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Et ve kıyma çeşitlerinin daha az yağlı olanlarını tercih etmeleri bir ilk adım olabilir. Et ile pişirilen yemeklerin bir kısmında tavuk etini tercih ederlerse; günlük kolesterol ve doymuş yağ tüketimini bir nebze de olsa azaltabilirler.
Bölgede süt ve süt ürünlerinin, kaymak gibi yağlı kısımları özellikle tatlılar üzerinde kullanılıyor. Bu tercihi hiç değilse biraz sınırlamak bile sağlıklı bir adım olacaktır. İç yağı ve kuyruk yağı, bu bölgelerimize ait beslenme kültürünün ayrılmaz parçası ancak tüketim miktarı ve sıklığını mutlaka azaltmaları gerekiyor. Etlerdeki yağların, pişirme sürecinde yemeğe kattığı lezzetle yetinmeleri, sağlıkları açısından daha faydalı olacaktır. Ekstra yağ kullanmaktan da kaçınmaları gerekir.
İçli köfte gibi yemeklerin kızartarak değil, haşlayarak veya fırında pişirerek yemeyi deneyebilirler. Böylece yiyeceklerin kalori ve yanmış yağ içerikleri azalacaktır. Kuru patlıcan dolması gibi etli pişen sebze yemeklerinde kullanılan yağ miktarını da azaltmaları yerinde bir tercih olacaktır. Yine çorbaların üzerine ekstra yağ kızdırıp dökmek, günlük kalori ve yağ alımını gereksiz bir biçimde yükseltiyor. Ayrıca Doğu ve Güneydoğu mutfağında porsiyonlar gerçekten büyük. Dahası her öğünde çok çeşitte yemekle sofraya oturuluyor, bunlar da bize göre değiştirilmesi gereken beslenme alışkanlıklarından. Porsiyonları küçültmenin dışında bir de yemek çeşitlerinin öğlen ve akşama eşit dağıtılmasında fayda var.
Tatlıya ve acıya dikkat!
Doğu ve Güneydoğu mutfakları, tatlılarıyla da ünlü. Ancak bu tatlıların her biri kalori bombası gibi. Örneğin bir tek Gaziantep baklavası yaklaşık 2 dilim ekmeğe eşdeğer kalori içerdiği için, günlük ekmek tüketimi azaltılarak kilo yönetiminde başarı sağlanabilir. Aynı şekilde ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Arap kültüründen etkilenen yemek kültürü acı baharatların bolca kullanılmasını gerektiriyor. Acı kırmızı pul biber sofraların ayrılmaz bir parçası. Gerçi içerdiği kapsaisin adlı maddeyle metabolik hızın yükselmesine yardımcı oluyor ancak mide ve tansiyon problemi olanlar tarafından da tüketildiği için sağlık sorunlarına yol açıyor. Öte yandan acı pul biberin saklama koşullarına da dikkat etmek gerekiyor çünkü nem nedeniyle pul biberin içinde aflatoksin oluşabiliyor ve bu da karaciğer kanseri oluşumuna zemin hazırlıyor.
KARADENİZ HALKI, HASTALIK RİSKLERİNE GÖRE BESLENMELİ!
Karadeniz mutfağı denince ilk akla gelenler hamsi, çay, mısır ve çok çeşitli yapraklı bitkiler oluyor. Aslında sağlıklı bir mutfak olarak değerlendirebileceğimiz Karadeniz yemek kültüründe, Karadeniz’de yoğun olarak gözlenen bazı hastalıklara önlem alma adına bir takım değişiklikler yapılması gerekiyor.
Kırmızı et ve tavuk yerine, daha çok balık tüketilmesi, çok çeşitli otları sofralarında sürekli kullanmaları, yoğurt veya ayranın neredeyse her öğünde yer alması Karadeniz insanını beslenme açısından pozitif etkiliyor. Karadeniz’de obezite oranının düşük olmasına tek nedeni sadece beslenme alışkanlıkları değil. Karadeniz’de ulaşım zor ve kırsal hayat sürenler arasında fiziksel aktivite adeta mecburi! Köyler arası upuzun yollar, dağlar, yaylalar; hatta ekilen ürünlerle bunların hasadı bile ciddi bir fiziksel efor gerektiriyor. Yaşam tarzı zaten hareketli olan Karadenizli, her gün bağ bahçe işleriyle uğraştığı için de fazladan kalori yakıyor.
Kızartma ve kavurmanın fazla tüketilmesi, yemeklere ilave edilen tuz oranının fazla olması ve turşu tüketiminin yaygınlığı, karalâhana tüketiminin aşırı miktarda olması ve balıkların genelde kızartma yöntemi ile pişirilmesi ise Karadeniz mutfağının eksi yönleri.
Karadeniz Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Kahvaltıda yaygın olarak kullanılan tereyağı ve kaymak, yoğurt ile yer değiştirebilir. Bu ufak değişiklik bile, günlük kalori ve kolesterol alımını düşürür. Ot ve sebzelerin kavrularak tüketilmesi çok yaygın. Kavurma yerine tencerede sulu yemek gibi pişirme veya fırında pişirme yönteminin tercih edilmesi daha sağlıklı olur. Karadeniz halkı beslenme alışkanlıklarını sürdürmekte ısrarlı olduğu için, en azından kavurma yaparken fazla miktarda yağ kullanmamaları ve yağı mümkün olduğunca yakmadan kavurma yapmaları kalp sağlığı açısından önemli. Turşu, salamura ve tuz kullanımının oldukça yaygın olduğu Karadeniz Bölgesi’nde fasulye gibi bazı sebzeler önce turşu yapılıp sonra kavrulduğu için yeniden tuz eklenmesine gerek yok.
Bölge kadınları arasında demir yetersizliği anemisi yaygın. Bunun nedenlerinden biri de aşırı çay tüketimi. Çaydaki tanen, vücutta demir mineralinin kullanılmasını engelliyor. Çayın açık ve limonlu tüketilmesi önemli ancak yemeklerden en az 45 dakika sonra çay içilmesi demir yetersizliğini engellemekte yararlı olacaktır. Karalahananın aşırı tüketimi, guatra zemin hazırlar. Bu yüzden iyot tüketimini özendirmek, en basitinden yemeklerde iyotlu tuz kullanmak ve tuzu da karanlık ve serin bir ortamda, ışık geçirmeyen kaplarda saklamak gerekir. Balıkların kızartılarak pişirilmesi, hem kalori içeriğini yükseltiyor, hem de kalp sağlığı açısından önemli olan omega-3 yağ asitlerinin yapısını bozuyor. Hamsi tava yerine hamsi buğulama yemek sağlık açısından iyi bir çözüm olacaktır.
İÇ ANADOLU HALKININ GÖBEK BÖLGESİ YAĞLI
İç Anadolu’nun karakteristik beslenme alışkanlığı; tahıl ürünleri ağırlıklıdır. Hamur işlerinin sevildiği bu bölgede, gelişmiş hayvancılık sayesinde et ve et ürünleri tüketimi de yaygın. Genel olarak karbonhidrat ve protein ağırlıklı beslenen İç Anadolu, kış mevsiminde sebze ve meyve tüketimini düşürüyor, yaz mevsiminde ise artırıyor. Turşu ve salamura besin tüketimi yaygın. Tencere yemeklerinin yanı sıra, kızartma ve kavurma yöntemleri de revaçta.
Bölge halkının temel besin kaynaklarından biri olan beyaz un ve beyaz şeker, kan şekerini hızla yükseltip hızla düşürdüğü için karın bölgesindeki yağlanma da sıklıkla rastlanan bir sağlık sorunu. Bunu önlemek için Bölge halkının “elma tipi vücut” denen şekilde şişmanlama riski yüksek.
İç Anadolu Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Et ve et ürünlerinin yağlı kısımlarını yemeklere ilave etmedikleri taktirde günlük kalori ve kolesterol alımını düşüreceklerdir. 2 yemek kaşığı helvanın yaklaşık 1 dilim ekmek ve 1 tatlı kaşığı yağ kadar kalori içerdiği göz önüne alınırsa, helva gibi şekerli besinleri azaltmaları yerinde bir adım olacaktır. Kızartma tavalarını bir kenara bırakıp daha çok ızgara, fırında pişirme veya haşlama yöntemlerini tercih edebilirler. Özellikle kış aylarında sadece salamurayla turşuya bunca ağırlık vermez, bol bol taze sebze ve meyve tüketirlerse günlük lif alımları da artar ve tuz tüketimleri de azalır.
AKDENİZ VE EGE BÖLGESİ, TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLMALI!
İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya geçiş noktalarında zenginleşen mutfak kültürüne sahip olan bu bölgelerin deniz kenarına yakın kısımlarda oldukça sağlıklı beslenme alışkanlıkları gözlemleniyor. Sebzelerin, meyvelerin ve çeşitli otların sofralardan eksik olmadığı bu bölgelerde, katı yağ yerine zeytinyağı yaygın. Hamur işleri, tatlılar ve etli yemekler daha az tercih ediliyor ve bu da bölgelerdeki halkın kalp sağlığı açısından daha az risk altında bulunmasına yol açıyor.
Akdeniz ve Ege Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde yaşayanların beslenme konusunda en çok dikkat etmesi gereken nokta, zeytinyağının da diğer yağlar kadar kalori verdiği gerçeği. Bir tatlı kaşığı zeytinyağı yaklaşık 50 kalori içeriyor ve bu nedenle sağlıklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış dahi olsa yemeklere eklenen zeytinyağı miktarı kilo yönetimi açısından önem taşıyor.
MARMARA BÖLGESİ, TÜRKİYE’NİN AYNASI GİBİ...
Marmara, ülkemizin en çok göç alan bölgesi olduğu, ayrıca gelişen sanayi ve İstanbul gibi kozmopolit bir şehir bu bölgede yer aldığı için mutfak kültürü açısından da oldukça zengin. Her bölgeden izler taşıyan Marmara mutfağı, özellikle Dünya Mutfakları açısından da rahatlıkla tercih yapacak durumda. Besine ulaşmanın kolaylığı ve besin çeşitliliğinin fazlalığı Marmara’da yaşayanların obezite tehdidine karşı tetikte olmasını gerektiriyor. Bunun dışında bölgede yaşayan insanların çoğu masa başı işlerde çalıştığı için, fiziksel aktivite düzeyleri de düşük ve bu da kilo sorunlarına yol açıyor.
Marmara Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Hazır beslenme yani fast-food besinler oldukça yaygın olduğundan, kişilerin günlük kolesterol ve doymuş yağ asidi alımı da yüksek. Bunun azaltılması için süt ve süt ürünleriyle et çeşitlerinin az yağlı / yağsız olanlardan seçilmesi uygun olacaktır. Kızartma ve kavurma besinler yerine ızgara, haşlama ve buharda pişirme yöntemlerinin benimsenmesi daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır. Yoğun şehir yaşantısı öğünlerde aksaklıklar yaratıyorsa mutlaka kuru meyve, taze meyve, kuru yemiş ve kepekli bisküvi gibi sağlıklı gıdaların tüketildiği ara öğünler beslenme düzenine entegre edilmelidir.
DÜNYA MUTFAKLARINDAN TUTARLI BESLENME ÖNERİLERİ
HİNT MUTFAĞI:
Sıcak ve baharatlı, sebzeli seçeneklerin, lezzetli ekmeklerin ve karbonhidrat türlerinin bolca yer aldığı Hint mutfağında da sağlıklı ve tutarlı seçenekler var. Bu mutfaktan seçim yaparken birçok yemeğinde bol miktarda pirinç ve krema yer aldığını unutmamak gerekiyor. Ayrıca tatlılar da tereyağında kızartma usulü pişirildiği için pek sağlıklı oldukları söylenemez. Çeşit çokluğu ve porsiyonların büyük olması nedeniyle ilk dikkat edilmesi gereken nokta porsiyon kontrolü. Tabağınızın büyük bir kısmını sebzeli seçeneklerle doldurmak en maltıklı yol. Pirinç tüketecekseniz normal porsiyonun yarısını veya ¾’ünü tüketmek daha sağlıklı. Tandori usulü pişmiş tavuk fırında hazırlandığı için tercih sebebi... Saag seçenekli menülerde genelde koyu yeşil yapraklı sebzeler ve çoğunlukla da ıspanak kullanıldığı için endişelenmenize gerek yok. Tikka yazan seçenekler, baharatla marine edilmiş ve fırında pişirilmiş ürünleri ifade ediyor ve bu da sağlıklı oldukları anlamına geliyor. En sağlıklı seçeneklerden biri olarak kabul edilen Raita salatalık, yoğurt ve otlardan oluşuyor.
İSPANYOL MUTFAĞI
İspanyol mutfağı, doğru seçimler yapılmadığında kalori bombası olabilecek nitelikte. Örneğin en meşhur yemekleri olan paella’nın bir porsiyonu 1000 kalorinin üzerinde. Ayrıca içki ile birlikte servis edilen iştah açıcıların tamamı kızartma ürünlerinden oluştuğu için her zaman sipariş etmemek gerekiyor. Genellikle yemek servisinden önce içilen sangria isimli içecek; kırmızı şarap, portakal suyu ve şeker içerdiğinden, bir ölçüsü yaklaşık 400 kalori... Dolayısıyla salata çeşitlerinden tercih yapmak en sağlıklı seçim olacaktır. Genelde mönüde “asado” olarak geçen sote sebzeler ve rosto etler de diğer sağlıklı seçimler arasında. Başlangıç için, gazpacho isimli domates ve sebzeden hazırlanan çorbayı tercih edebilirsiniz. Izgara ile pişirilmiş sebzeler ise mönüde “a la plancha” olarak geçer ve sağlıklıdırlar. Derin yağda kızartılmış yiyeceklerden ise uzak durun. Mönüde “frito” olarak yer alan her yiyeceği görmezden gelin.
İTALYAN MUTFAĞI
İtalyan mutfağından seçeceğiniz yiyecekler, genelde deniz ürünleri ağırlıklı olduğu için sağlıklı kabul edilebilir ancak tek şartla: Yağ içinde yüzenleri sipariş etmeyin. İştah açıcılardan kalamar kızartmanın porsiyonu 600 kalori civarında. Patlıcan ve parmesan peynirinden hazırlanan Melanzane alla Parmigiana ise porsiyonu 1600 kalori civarında olan katıksız bir kalori bombası. Makarna seçimlerinde de büyük boy porsiyonlardan kaçınmayı unutmayın. En iyisi ızgara pişmiş et, tavuk ve balık seçeneklerinden birini tercih etmek ve tabağınızı da sote sebzelerle doldurmak. Pizza siparişi verirken, tek başınıza bir porsiyonu bitirmeye kalkışmayın. Bir sebze çorbası olan Minestrone’yi başlangıç olarak tercih edebilirsiniz. Lazanya tüketecekseniz, küçük bir porsiyona sadık kalın. Menüde genellikle “frito” ifadesiyle yer alan kızartmalardan da kaçının. Calzone yoğun miktarda yağlı peynir içerdiği için tüketmeden önce bir daha düşünün.
JAPON MUTFAĞI
Japon mutfağının en iyi bilinen yemeği sushi. Deniz ürünleri ve sebzeler de bu mutfağın demirbaşlarından ancak sağlıklı görünen mönüler, bu mutfağın gizli kalori kaynakları olabiliyor. Örneğin 110 gram sushi, içerdiği pirinç yüzünden yaklaşık 350 kalori ediyor. 3-4 adet tüketilmesinde bir sorun yok ancak sushiyi soya sosuna batırırsanız, fazladan sodyum alacağınız için tehlikeli... Listeria Monositogenez isimli bakteri geçişi tehlikesi barındırdığı için, hamile kadınların çiğ balıktan yapılan sushi tüketmesi sakıncalı. Sake, kışkırtıcı ve lezzetli bir içecek. 1-2 servis ölçüsü tüketmekte bir sakınca yok fakat küçük şişelerde servis edilenin tamamını tüketirseniz, artı 500 kalori aldınız demektir. Tofu ve sebzelerle hazırlanan sushileri tercih etseniz daha iyi. Sashimi de uygun porsiyonlarda tüketilirse sağlıklı bir gıda. Fermente edilmiş soya fasulyesinden hazırlanan miso çorbası da başlangıç için seçilebilir.
Soya sosu, şeker ve pirinç şarabı ile marine edilen et veya deniz ürünlerinden hazırlanan Teriyaki’nin tüketim miktarına da dikkat edin. Sebzelerin tereyağı ile kaplanıp kızartılarak hazırlandığı Tempura’yı da tadımlık miktarlarda tüketin.
MEKSİKA MUTFAĞI
Kızartmanın bol bol yer aldığı Meksika mutfağından yapacağınız yanlış seçimler, günlük almanız gereken kalorinin ve doymuş yağın yarısından daha fazlasını tek öğünde almanıza sebep olabilir, dikkat edin. Bu mutfakta alkollü içeceklerin çoğu tekila kullanılarak hazırlanır. Örneğin margaritanın bir servis ölçüsü yaklaşık 350 kaloridir. Yanında Tortilla cipsi sipariş ettiyseniz, tam bir beslenme faciasına çanak tutmuşsunuz demektir. Et veya tavuk fajitas sizin için en sağlıklı seçim olacaktır. Sipariş verirken “az yağlı pişirilsin” demeyi sakın unutmayın.
Quasadilla’lar peynir, et veya tavuktan hazırlandığı için orta seviyede kalori barındıran yiyeceklerdir. Kızartılmış fasulye, tortilla cipsi ve salsa sosu ile margarita, bu mutfağın riskli yiyecekleridir ve bunların tüketim miktarı sağlığınız açısından son derece önemlidir.
Tutarlı Diyet – Gizem Tutar Hakkında :
2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldu. Beslenme üzerine bir iş yapmak üzere üniversite sınavına giren Tutar ilk tercihi olan Hacettepe Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazanarak okulu 4.’lükle bitirdi. Üniversitenin son senesinde Avrupa Birliği’nden burs kazanan Gizem Tutar, okulun bir dönemini Oxford Brookes’da okudu. Üniversiteden mezun olduktan sonra Alman Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Koordinatörü olarak iş hayatına başlayan Tutar, 2010 Ağustos ayında Tutarlı Diyet Merkezi’ni hizmete açtı. Alman Hastanesi’nde özellikle gebelikte beslenme, gebelik şekeri ve bulimia üzerinde çalışan Tutar, şu anda kendi merkezinde 120’den fazla hastaya hizmet veriyor. Deneyimlerini ve birikimlerini Tutar’lı Diyet Beslenme Danışmanlık &Yaşam Koçluğu Hizmetleri bünyesinde Tutar , “Beslenme Stratejiniz, Tutarlı olsun” sloganı ile bireysel ve kurumsal alanda çok farklı uygulamalar ile devam ediyor. Kurumsal danışmanlık verdikleri kuruluşlar arasında Ülker, Türkiye Futbol Federasyonu, Mavi- Yeşil, GenX Kongre Hizmetleri, Fresenius Kabi, AÇEV, Splenda, Sütiş Emirgan, Aygaz, Leziz Sofra ve Yemek Kültürü Dergisi ve Yemek Zevki Dergisi de yer alıyor.
- Güneydoğu ve Doğu Anadolu yemekleri padişah sofralarına layık...
- Karadeniz Bölgesinde obezite en düşük seviyede.
- Akdeniz ve Ege, beslenme alışkanlıklarıyla Türkiye’ye örnek olmalı!
- Dünya mutfaklarında hangi ülke ne yiyor, nerede hata yapıyor?..
Beslenme uzmanı, diyetisyen ve yaşam koçu Gizem Tutar, sahibi olduğu Tutar’lı Diyet’le birlikte Türkiye’nin beslenme haritasını çıkardı. Hangi bölgede ne gibi beslenme yanlışlarının yapıldığını saptayan Tutar, dünya mutfaklarını da mercek altına aldı...
Sağlıklı beslenmeyle ilgili temel kurallara uymaya çalışan ancak yaşadıkları bölge ya da kültürün beslenme alışkanlıklarına ayak uydurmak zorunda kalanlar, bir türlü arzu ettikleri kiloya inemiyorlar. Bu konuda kapsamlı bir araştırma hazırlayan Gizem Tutar ve Tutarlı Diyet ekibi, hangi bölgede ne gibi beslenme yanlışları yapıldığını da belirledi. İşte bölge bölge, şehir şehir Türkiye’nin beslenme haritası ve bu bölgelere yönelik kilo yönetimi tüyoları…
GÜNEYDOĞU ANADOLU, EN ŞİŞMAN BÖLGE!
Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; obezite oranının en yüksek olduğu bölge %61’le Güneydoğu Anadolu Bölgesi. İç Anadolu Bolgesi %55’le ikinci sırada. İş hayatının hızlı ve yaşam temposunun yüksek olduğu Marmara Bölgesi’nde ise bu oran %50. Deniz kenarında yaşayanlar kilosuna daha çok dikkat ediyor. Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki şişmanlık oranının sadece %15 olması da bu durumun kanıtı...
Beslenme Tarzı ve İklim, Şişmanlık Oranını Etkiliyor
İklimi soğuk olan bölgelerde hem hava sıcaklıklığı ortalamaları hem de bölgede yetişen ürünlerin miktarı ve niteliği şişmanlık oranını etkiliyor. Çünkü bölgelerin yerleşmiş beslenme alışkanlıkları ve beslenme kültürleri; iklim, yetiştirilen tarım ürünlerinin çeşitliliği ve yapılan hayvancılıktan direkt etkileniyor. Bunun dışında şehir temposu, endüstri ürünleri ve iş hayatı koşullarından da etkilendiği için Marmara Bölgesi şişmanlık oranı açısından daha farklı bir profil çiziyor.
Doğu İllerinin Mutfağı, sanki saray mutfağı...
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin beslenme alışkanlıkları içerisinde et ve süt ürünleri geniş yer kaplarken, sebze ve meyveler oldukça sınırlı oranda sofralarda yer buluyor. Geçmiş zamanlarda sebze bulmanın sıkıntısı yemek kültürünü kurutulmuş sebzeler ve salça kullanmaya doğru kaydırmış ve tahıllar da yemek kültüründeki yerlerini almış. Etli çorbalar, ekmek-pide ve unlu diğer mamuller ile bulgur, en çok tüketilen besinler arasında yer alıyor.
Bunun sonucunda, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan kişilerin karbonhidrat, protein ve yağ açısından zengin beslendikleri, vitamin, mineral ve lifler açısından yetersizlik riski ile karşı karşıya oldukları söylenebilir.
Doğu ve Güneydoğu illerinin yemek çeşitleri kadar, pişirme yöntemleriyle de yağlı ve kalorili beslenmeye yatkın bir mutfak kültürü var. Kavurma ve kızartma sıkça tercih ediliyor ve etlerin yağlı kısımları seviliyor. Aynı şekilde kırmızı et de yoğun olarak tüketildiği için, iç yağı ve kuyruk yağının yemeklerde kullanımı da beslenme düzenini olumsuz etkiliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde obezite ve karaciğer yağlanması oranı bu yüzden çok yüksek.
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Et ve kıyma çeşitlerinin daha az yağlı olanlarını tercih etmeleri bir ilk adım olabilir. Et ile pişirilen yemeklerin bir kısmında tavuk etini tercih ederlerse; günlük kolesterol ve doymuş yağ tüketimini bir nebze de olsa azaltabilirler.
Bölgede süt ve süt ürünlerinin, kaymak gibi yağlı kısımları özellikle tatlılar üzerinde kullanılıyor. Bu tercihi hiç değilse biraz sınırlamak bile sağlıklı bir adım olacaktır. İç yağı ve kuyruk yağı, bu bölgelerimize ait beslenme kültürünün ayrılmaz parçası ancak tüketim miktarı ve sıklığını mutlaka azaltmaları gerekiyor. Etlerdeki yağların, pişirme sürecinde yemeğe kattığı lezzetle yetinmeleri, sağlıkları açısından daha faydalı olacaktır. Ekstra yağ kullanmaktan da kaçınmaları gerekir.
İçli köfte gibi yemeklerin kızartarak değil, haşlayarak veya fırında pişirerek yemeyi deneyebilirler. Böylece yiyeceklerin kalori ve yanmış yağ içerikleri azalacaktır. Kuru patlıcan dolması gibi etli pişen sebze yemeklerinde kullanılan yağ miktarını da azaltmaları yerinde bir tercih olacaktır. Yine çorbaların üzerine ekstra yağ kızdırıp dökmek, günlük kalori ve yağ alımını gereksiz bir biçimde yükseltiyor. Ayrıca Doğu ve Güneydoğu mutfağında porsiyonlar gerçekten büyük. Dahası her öğünde çok çeşitte yemekle sofraya oturuluyor, bunlar da bize göre değiştirilmesi gereken beslenme alışkanlıklarından. Porsiyonları küçültmenin dışında bir de yemek çeşitlerinin öğlen ve akşama eşit dağıtılmasında fayda var.
Tatlıya ve acıya dikkat!
Doğu ve Güneydoğu mutfakları, tatlılarıyla da ünlü. Ancak bu tatlıların her biri kalori bombası gibi. Örneğin bir tek Gaziantep baklavası yaklaşık 2 dilim ekmeğe eşdeğer kalori içerdiği için, günlük ekmek tüketimi azaltılarak kilo yönetiminde başarı sağlanabilir. Aynı şekilde ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Arap kültüründen etkilenen yemek kültürü acı baharatların bolca kullanılmasını gerektiriyor. Acı kırmızı pul biber sofraların ayrılmaz bir parçası. Gerçi içerdiği kapsaisin adlı maddeyle metabolik hızın yükselmesine yardımcı oluyor ancak mide ve tansiyon problemi olanlar tarafından da tüketildiği için sağlık sorunlarına yol açıyor. Öte yandan acı pul biberin saklama koşullarına da dikkat etmek gerekiyor çünkü nem nedeniyle pul biberin içinde aflatoksin oluşabiliyor ve bu da karaciğer kanseri oluşumuna zemin hazırlıyor.
KARADENİZ HALKI, HASTALIK RİSKLERİNE GÖRE BESLENMELİ!
Karadeniz mutfağı denince ilk akla gelenler hamsi, çay, mısır ve çok çeşitli yapraklı bitkiler oluyor. Aslında sağlıklı bir mutfak olarak değerlendirebileceğimiz Karadeniz yemek kültüründe, Karadeniz’de yoğun olarak gözlenen bazı hastalıklara önlem alma adına bir takım değişiklikler yapılması gerekiyor.
Kırmızı et ve tavuk yerine, daha çok balık tüketilmesi, çok çeşitli otları sofralarında sürekli kullanmaları, yoğurt veya ayranın neredeyse her öğünde yer alması Karadeniz insanını beslenme açısından pozitif etkiliyor. Karadeniz’de obezite oranının düşük olmasına tek nedeni sadece beslenme alışkanlıkları değil. Karadeniz’de ulaşım zor ve kırsal hayat sürenler arasında fiziksel aktivite adeta mecburi! Köyler arası upuzun yollar, dağlar, yaylalar; hatta ekilen ürünlerle bunların hasadı bile ciddi bir fiziksel efor gerektiriyor. Yaşam tarzı zaten hareketli olan Karadenizli, her gün bağ bahçe işleriyle uğraştığı için de fazladan kalori yakıyor.
Kızartma ve kavurmanın fazla tüketilmesi, yemeklere ilave edilen tuz oranının fazla olması ve turşu tüketiminin yaygınlığı, karalâhana tüketiminin aşırı miktarda olması ve balıkların genelde kızartma yöntemi ile pişirilmesi ise Karadeniz mutfağının eksi yönleri.
Karadeniz Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Kahvaltıda yaygın olarak kullanılan tereyağı ve kaymak, yoğurt ile yer değiştirebilir. Bu ufak değişiklik bile, günlük kalori ve kolesterol alımını düşürür. Ot ve sebzelerin kavrularak tüketilmesi çok yaygın. Kavurma yerine tencerede sulu yemek gibi pişirme veya fırında pişirme yönteminin tercih edilmesi daha sağlıklı olur. Karadeniz halkı beslenme alışkanlıklarını sürdürmekte ısrarlı olduğu için, en azından kavurma yaparken fazla miktarda yağ kullanmamaları ve yağı mümkün olduğunca yakmadan kavurma yapmaları kalp sağlığı açısından önemli. Turşu, salamura ve tuz kullanımının oldukça yaygın olduğu Karadeniz Bölgesi’nde fasulye gibi bazı sebzeler önce turşu yapılıp sonra kavrulduğu için yeniden tuz eklenmesine gerek yok.
Bölge kadınları arasında demir yetersizliği anemisi yaygın. Bunun nedenlerinden biri de aşırı çay tüketimi. Çaydaki tanen, vücutta demir mineralinin kullanılmasını engelliyor. Çayın açık ve limonlu tüketilmesi önemli ancak yemeklerden en az 45 dakika sonra çay içilmesi demir yetersizliğini engellemekte yararlı olacaktır. Karalahananın aşırı tüketimi, guatra zemin hazırlar. Bu yüzden iyot tüketimini özendirmek, en basitinden yemeklerde iyotlu tuz kullanmak ve tuzu da karanlık ve serin bir ortamda, ışık geçirmeyen kaplarda saklamak gerekir. Balıkların kızartılarak pişirilmesi, hem kalori içeriğini yükseltiyor, hem de kalp sağlığı açısından önemli olan omega-3 yağ asitlerinin yapısını bozuyor. Hamsi tava yerine hamsi buğulama yemek sağlık açısından iyi bir çözüm olacaktır.
İÇ ANADOLU HALKININ GÖBEK BÖLGESİ YAĞLI
İç Anadolu’nun karakteristik beslenme alışkanlığı; tahıl ürünleri ağırlıklıdır. Hamur işlerinin sevildiği bu bölgede, gelişmiş hayvancılık sayesinde et ve et ürünleri tüketimi de yaygın. Genel olarak karbonhidrat ve protein ağırlıklı beslenen İç Anadolu, kış mevsiminde sebze ve meyve tüketimini düşürüyor, yaz mevsiminde ise artırıyor. Turşu ve salamura besin tüketimi yaygın. Tencere yemeklerinin yanı sıra, kızartma ve kavurma yöntemleri de revaçta.
Bölge halkının temel besin kaynaklarından biri olan beyaz un ve beyaz şeker, kan şekerini hızla yükseltip hızla düşürdüğü için karın bölgesindeki yağlanma da sıklıkla rastlanan bir sağlık sorunu. Bunu önlemek için Bölge halkının “elma tipi vücut” denen şekilde şişmanlama riski yüksek.
İç Anadolu Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Et ve et ürünlerinin yağlı kısımlarını yemeklere ilave etmedikleri taktirde günlük kalori ve kolesterol alımını düşüreceklerdir. 2 yemek kaşığı helvanın yaklaşık 1 dilim ekmek ve 1 tatlı kaşığı yağ kadar kalori içerdiği göz önüne alınırsa, helva gibi şekerli besinleri azaltmaları yerinde bir adım olacaktır. Kızartma tavalarını bir kenara bırakıp daha çok ızgara, fırında pişirme veya haşlama yöntemlerini tercih edebilirler. Özellikle kış aylarında sadece salamurayla turşuya bunca ağırlık vermez, bol bol taze sebze ve meyve tüketirlerse günlük lif alımları da artar ve tuz tüketimleri de azalır.
AKDENİZ VE EGE BÖLGESİ, TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLMALI!
İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya geçiş noktalarında zenginleşen mutfak kültürüne sahip olan bu bölgelerin deniz kenarına yakın kısımlarda oldukça sağlıklı beslenme alışkanlıkları gözlemleniyor. Sebzelerin, meyvelerin ve çeşitli otların sofralardan eksik olmadığı bu bölgelerde, katı yağ yerine zeytinyağı yaygın. Hamur işleri, tatlılar ve etli yemekler daha az tercih ediliyor ve bu da bölgelerdeki halkın kalp sağlığı açısından daha az risk altında bulunmasına yol açıyor.
Akdeniz ve Ege Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde yaşayanların beslenme konusunda en çok dikkat etmesi gereken nokta, zeytinyağının da diğer yağlar kadar kalori verdiği gerçeği. Bir tatlı kaşığı zeytinyağı yaklaşık 50 kalori içeriyor ve bu nedenle sağlıklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış dahi olsa yemeklere eklenen zeytinyağı miktarı kilo yönetimi açısından önem taşıyor.
MARMARA BÖLGESİ, TÜRKİYE’NİN AYNASI GİBİ...
Marmara, ülkemizin en çok göç alan bölgesi olduğu, ayrıca gelişen sanayi ve İstanbul gibi kozmopolit bir şehir bu bölgede yer aldığı için mutfak kültürü açısından da oldukça zengin. Her bölgeden izler taşıyan Marmara mutfağı, özellikle Dünya Mutfakları açısından da rahatlıkla tercih yapacak durumda. Besine ulaşmanın kolaylığı ve besin çeşitliliğinin fazlalığı Marmara’da yaşayanların obezite tehdidine karşı tetikte olmasını gerektiriyor. Bunun dışında bölgede yaşayan insanların çoğu masa başı işlerde çalıştığı için, fiziksel aktivite düzeyleri de düşük ve bu da kilo sorunlarına yol açıyor.
Marmara Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri
Hazır beslenme yani fast-food besinler oldukça yaygın olduğundan, kişilerin günlük kolesterol ve doymuş yağ asidi alımı da yüksek. Bunun azaltılması için süt ve süt ürünleriyle et çeşitlerinin az yağlı / yağsız olanlardan seçilmesi uygun olacaktır. Kızartma ve kavurma besinler yerine ızgara, haşlama ve buharda pişirme yöntemlerinin benimsenmesi daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır. Yoğun şehir yaşantısı öğünlerde aksaklıklar yaratıyorsa mutlaka kuru meyve, taze meyve, kuru yemiş ve kepekli bisküvi gibi sağlıklı gıdaların tüketildiği ara öğünler beslenme düzenine entegre edilmelidir.
DÜNYA MUTFAKLARINDAN TUTARLI BESLENME ÖNERİLERİ
HİNT MUTFAĞI:
Sıcak ve baharatlı, sebzeli seçeneklerin, lezzetli ekmeklerin ve karbonhidrat türlerinin bolca yer aldığı Hint mutfağında da sağlıklı ve tutarlı seçenekler var. Bu mutfaktan seçim yaparken birçok yemeğinde bol miktarda pirinç ve krema yer aldığını unutmamak gerekiyor. Ayrıca tatlılar da tereyağında kızartma usulü pişirildiği için pek sağlıklı oldukları söylenemez. Çeşit çokluğu ve porsiyonların büyük olması nedeniyle ilk dikkat edilmesi gereken nokta porsiyon kontrolü. Tabağınızın büyük bir kısmını sebzeli seçeneklerle doldurmak en maltıklı yol. Pirinç tüketecekseniz normal porsiyonun yarısını veya ¾’ünü tüketmek daha sağlıklı. Tandori usulü pişmiş tavuk fırında hazırlandığı için tercih sebebi... Saag seçenekli menülerde genelde koyu yeşil yapraklı sebzeler ve çoğunlukla da ıspanak kullanıldığı için endişelenmenize gerek yok. Tikka yazan seçenekler, baharatla marine edilmiş ve fırında pişirilmiş ürünleri ifade ediyor ve bu da sağlıklı oldukları anlamına geliyor. En sağlıklı seçeneklerden biri olarak kabul edilen Raita salatalık, yoğurt ve otlardan oluşuyor.
İSPANYOL MUTFAĞI
İspanyol mutfağı, doğru seçimler yapılmadığında kalori bombası olabilecek nitelikte. Örneğin en meşhur yemekleri olan paella’nın bir porsiyonu 1000 kalorinin üzerinde. Ayrıca içki ile birlikte servis edilen iştah açıcıların tamamı kızartma ürünlerinden oluştuğu için her zaman sipariş etmemek gerekiyor. Genellikle yemek servisinden önce içilen sangria isimli içecek; kırmızı şarap, portakal suyu ve şeker içerdiğinden, bir ölçüsü yaklaşık 400 kalori... Dolayısıyla salata çeşitlerinden tercih yapmak en sağlıklı seçim olacaktır. Genelde mönüde “asado” olarak geçen sote sebzeler ve rosto etler de diğer sağlıklı seçimler arasında. Başlangıç için, gazpacho isimli domates ve sebzeden hazırlanan çorbayı tercih edebilirsiniz. Izgara ile pişirilmiş sebzeler ise mönüde “a la plancha” olarak geçer ve sağlıklıdırlar. Derin yağda kızartılmış yiyeceklerden ise uzak durun. Mönüde “frito” olarak yer alan her yiyeceği görmezden gelin.
İTALYAN MUTFAĞI
İtalyan mutfağından seçeceğiniz yiyecekler, genelde deniz ürünleri ağırlıklı olduğu için sağlıklı kabul edilebilir ancak tek şartla: Yağ içinde yüzenleri sipariş etmeyin. İştah açıcılardan kalamar kızartmanın porsiyonu 600 kalori civarında. Patlıcan ve parmesan peynirinden hazırlanan Melanzane alla Parmigiana ise porsiyonu 1600 kalori civarında olan katıksız bir kalori bombası. Makarna seçimlerinde de büyük boy porsiyonlardan kaçınmayı unutmayın. En iyisi ızgara pişmiş et, tavuk ve balık seçeneklerinden birini tercih etmek ve tabağınızı da sote sebzelerle doldurmak. Pizza siparişi verirken, tek başınıza bir porsiyonu bitirmeye kalkışmayın. Bir sebze çorbası olan Minestrone’yi başlangıç olarak tercih edebilirsiniz. Lazanya tüketecekseniz, küçük bir porsiyona sadık kalın. Menüde genellikle “frito” ifadesiyle yer alan kızartmalardan da kaçının. Calzone yoğun miktarda yağlı peynir içerdiği için tüketmeden önce bir daha düşünün.
JAPON MUTFAĞI
Japon mutfağının en iyi bilinen yemeği sushi. Deniz ürünleri ve sebzeler de bu mutfağın demirbaşlarından ancak sağlıklı görünen mönüler, bu mutfağın gizli kalori kaynakları olabiliyor. Örneğin 110 gram sushi, içerdiği pirinç yüzünden yaklaşık 350 kalori ediyor. 3-4 adet tüketilmesinde bir sorun yok ancak sushiyi soya sosuna batırırsanız, fazladan sodyum alacağınız için tehlikeli... Listeria Monositogenez isimli bakteri geçişi tehlikesi barındırdığı için, hamile kadınların çiğ balıktan yapılan sushi tüketmesi sakıncalı. Sake, kışkırtıcı ve lezzetli bir içecek. 1-2 servis ölçüsü tüketmekte bir sakınca yok fakat küçük şişelerde servis edilenin tamamını tüketirseniz, artı 500 kalori aldınız demektir. Tofu ve sebzelerle hazırlanan sushileri tercih etseniz daha iyi. Sashimi de uygun porsiyonlarda tüketilirse sağlıklı bir gıda. Fermente edilmiş soya fasulyesinden hazırlanan miso çorbası da başlangıç için seçilebilir.
Soya sosu, şeker ve pirinç şarabı ile marine edilen et veya deniz ürünlerinden hazırlanan Teriyaki’nin tüketim miktarına da dikkat edin. Sebzelerin tereyağı ile kaplanıp kızartılarak hazırlandığı Tempura’yı da tadımlık miktarlarda tüketin.
MEKSİKA MUTFAĞI
Kızartmanın bol bol yer aldığı Meksika mutfağından yapacağınız yanlış seçimler, günlük almanız gereken kalorinin ve doymuş yağın yarısından daha fazlasını tek öğünde almanıza sebep olabilir, dikkat edin. Bu mutfakta alkollü içeceklerin çoğu tekila kullanılarak hazırlanır. Örneğin margaritanın bir servis ölçüsü yaklaşık 350 kaloridir. Yanında Tortilla cipsi sipariş ettiyseniz, tam bir beslenme faciasına çanak tutmuşsunuz demektir. Et veya tavuk fajitas sizin için en sağlıklı seçim olacaktır. Sipariş verirken “az yağlı pişirilsin” demeyi sakın unutmayın.
Quasadilla’lar peynir, et veya tavuktan hazırlandığı için orta seviyede kalori barındıran yiyeceklerdir. Kızartılmış fasulye, tortilla cipsi ve salsa sosu ile margarita, bu mutfağın riskli yiyecekleridir ve bunların tüketim miktarı sağlığınız açısından son derece önemlidir.
Tutarlı Diyet – Gizem Tutar Hakkında :
2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldu. Beslenme üzerine bir iş yapmak üzere üniversite sınavına giren Tutar ilk tercihi olan Hacettepe Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazanarak okulu 4.’lükle bitirdi. Üniversitenin son senesinde Avrupa Birliği’nden burs kazanan Gizem Tutar, okulun bir dönemini Oxford Brookes’da okudu. Üniversiteden mezun olduktan sonra Alman Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Koordinatörü olarak iş hayatına başlayan Tutar, 2010 Ağustos ayında Tutarlı Diyet Merkezi’ni hizmete açtı. Alman Hastanesi’nde özellikle gebelikte beslenme, gebelik şekeri ve bulimia üzerinde çalışan Tutar, şu anda kendi merkezinde 120’den fazla hastaya hizmet veriyor. Deneyimlerini ve birikimlerini Tutar’lı Diyet Beslenme Danışmanlık &Yaşam Koçluğu Hizmetleri bünyesinde Tutar , “Beslenme Stratejiniz, Tutarlı olsun” sloganı ile bireysel ve kurumsal alanda çok farklı uygulamalar ile devam ediyor. Kurumsal danışmanlık verdikleri kuruluşlar arasında Ülker, Türkiye Futbol Federasyonu, Mavi- Yeşil, GenX Kongre Hizmetleri, Fresenius Kabi, AÇEV, Splenda, Sütiş Emirgan, Aygaz, Leziz Sofra ve Yemek Kültürü Dergisi ve Yemek Zevki Dergisi de yer alıyor.
Bosch, Istanbul Gastronomi Festivalinde...
Bosch, 17 – 20 Şubat 2011 tarihleri arasında TÜYAP Kongre ve
Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek, dünyanın dört bir yanından aşçıların buluştuğu İstanbul Gastronomi Festivali’ne stant açıyor. Lezzetli festivalde, sıkma, yoğurma, kıyma çekme gibi birçok fonksiyonu kompakt yapısında bir araya getirmesiyle mutfaktaki kahramanların sağ kolu olan Bosch mutfak makineleri ile
hamur açılıp, makarna yapılacak. Bosch’un profesyonel el blenderi
tanıtılacak ve espresso makineleri ile çeşit çeşit kahve ikram edilecek.
Türk mutfağını dünyanın diğer mutfak kültürleri ile buluşturmak, ülkemizin aşçıları ile dünyanın önde gelen aşçıları arasında yakınlaşmayı ve karşılıklı bilgi alışverişini sağlamak amacıyla düzenlenen uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali, bu yıl, 9. kez Tüm Aşçılar Federasyonu tarafından 17 – 20 Şubat tarihleri arasında TÜYAP Beylikdüzü’nde gerçekleştiriliyor. “Yaşam için teknoloji” sloganıyla sadece bugünü değil, geleceğimizi de iyileştiren teknolojiler sunan Bosch Ev Aletleri de bu lezzetli festivale, en usta aşçıların sağ kolu niteliğindeki yenilikçi ürünleri ile katılıyor. 25 ülke, on binlerce yerli ve yabancı şef ve dünyaca ünlü jürilerin katılımıyla gerçekleştirilecek olan festivalde, mutfak profesyonellerine, Bosch Ev Aletleri’nin çok fonksiyonlu mutfak makinesi profesyonel MUM serisinin yanı sıra MSM75PRO Professional El Blenderi tanıtılacak. Ayrıca, Bosch TCA5809 ve TCA5201 espresso makineleri ile kahve servisi yapılacak.
Bosch mutfak makinesi, usta şeflerin de hayatını kolaylaştırıyor
Bosch mutfak makinesi MUM86 Professional’ın hamur yoğurma başlıkları ile istenen kıvamda hamur elde ediliyor. Kıyma çekme fonksiyonu da, kıymanın evlerde hijyenik ve güvenle bir şekilde hazırlanabilmesini sağlıyor. Makineye monte edilen narenciye sıkacağı aparatı ile ayrıca taze, lezzetli meyve suları hazırlanabiliyor. Çırpma uçları ile her türlü malzeme çırpılıp karıştırılabiliyor, rendeleme diskleri ile havuç, salatalık doğranabiliyor, peynir rendelenebiliyor. Cam blenderi ile milkshake gibi içekler yapılabiliyor. Tüm dilimleme ve doğrama işlemlerinin muntazam ve aynı kalınlıkta yapılmasını sağlayarak güzel görünümlü, iştah açıcı yemeklerin hazırlanmasına da destek oluyor. Kompakt yapısı sayesinde kolaylıkla kullanılabiliyor, güvenlik donanımları herhangi bir kaza riskini önlüyor.
Bosch blender ile mutfakta hayat çok rahat
Bosch Professional El Belenderi, mutfaklara kattığı siyah şıklığının yanında, normal ve turbo ayarında dahi güçlü ve sessiz çalışma özellikleri ile mutfaktaki en büyük yardımcınız. MSM75PRO Professional El Blenderi’nin sos, çorba, kremalar ve yumurta beyazı köpürtmek için özel tasarlanmış profesyonel köpürtme ayağı, Türkiye’de sadece Bosch tarafından geliştirilmiş bir özellik. Bosch’un uzun ömürlü ve özel tasarımlı ön paneli, sıkışık mutfaklarda dahi hareket özgürlüğü sağlayan burgulu kablo sistemi ile birleştiğinde mutfaklarda profesyonellerin yemek pişirme deneyimini yaşatıyor. Ayrıntılara önem veren Bosch’a özel olan kablo, telefon kablosu gibi, 2 metreye kadar uzayabiliyor ve istenilen yere götürülebiliyor. Bırakıldığında otomatik olarak geri toplanan kablo böylece blenderin arkasından sarkıp yemeklerin içine girmiyor ve mutfaktaki küçük sakarlıkları rafa kaldırıyor. 4 kanatlı bıçağı sayesinde çok amaçlı olarak kullanılabilen ikinci blender ayağı ise çok daha hızlı ve etkili parçalama özellikleri ile buz kırmak için bile en ideal seçeneği sunuyor. Ergonomik tasarımı ve soft-touch tutacağı sayesinde kolay kullanıma olanak veren Bosch Professional El Blenderi, sıçramayı önleyen ve tek tuşla kolayca çıkarılabilen blender ayağı, aynı zamanda asma kolaylığı da sağlayan kablo sarma klipsi, kapaklı ve ölçekli karıştırma kabı ile de hayatı bir hayli kolaylaştırıyor.
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı varsa, Bosch’un da profesyonellere ikramı var
Bosch TCA5809 “Benvenuto Classic” Espresso Makinesi, evinizin konforunda leziz aromalı kahveler yapıp sevdiklerinizle paylaşmanız için sizi bekliyor. Geliştirilmiş pişirme tekniği ile mükemmel kahve tadını ve paylaşılan sevginin heyecanını her fincanda aynı kalitede sunuyor. Özel süt köpürtme sistemi (otomatik cappucino aparatı) ile dilerseniz krema kıvamında süt köpürtebiliyor, kahvenizin sertliğini tam damak zevkinize uygun biçimde ayarlayabiliyorsunuz. Böylece hem siz hem de sevdiklerinizin hoşlandığı capuccino’dan latte’ye, macchiato’dan americano’ya çeşit çeşit kahveyi kolayca hazırlayabiliyorsunuz. Bosch TCA5201 “Benvenuto Classic” Espresso Makinesi, mükemmel tatlar ve aromalarla hayata keyif, siyah rengi ve göz alıcı tasarımıyla ise mutfaklara şıklık katıyor. Her iki makine de sahip oldukları Aroma Whirl Plus System özelliğinin sağladığı güçlü dairesel hareketler sayesinde tüm kahve granüllerinin suyla temas etmelerine ve değerli aromalarını suya bırakmalarına olanak tanıyor. Bu sayede her çeşit kahve, tam kıvamında hazırlanıyor. İşte Bosch da festival boyunca bu iki makineden çıkan eşsiz lezzetler ile katılımcılara hatırı 40 yıl silinmeyecek kahve ikramları yapıyor.
“Bosch ürünleri size yalnızca günlük yaşamınızı değil geleceğinizi de iyileştiren teknolojiler sunar”
Daha detaylı bilgi almak isteyen tüketiciler, Türkiye’nin her yerinden ulaşabilecekleri Bosch Çağrı Yönetim Merkezini arayabilirler (444 6 333) www.bosch-home.com
Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek, dünyanın dört bir yanından aşçıların buluştuğu İstanbul Gastronomi Festivali’ne stant açıyor. Lezzetli festivalde, sıkma, yoğurma, kıyma çekme gibi birçok fonksiyonu kompakt yapısında bir araya getirmesiyle mutfaktaki kahramanların sağ kolu olan Bosch mutfak makineleri ile
hamur açılıp, makarna yapılacak. Bosch’un profesyonel el blenderi
tanıtılacak ve espresso makineleri ile çeşit çeşit kahve ikram edilecek.
Türk mutfağını dünyanın diğer mutfak kültürleri ile buluşturmak, ülkemizin aşçıları ile dünyanın önde gelen aşçıları arasında yakınlaşmayı ve karşılıklı bilgi alışverişini sağlamak amacıyla düzenlenen uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali, bu yıl, 9. kez Tüm Aşçılar Federasyonu tarafından 17 – 20 Şubat tarihleri arasında TÜYAP Beylikdüzü’nde gerçekleştiriliyor. “Yaşam için teknoloji” sloganıyla sadece bugünü değil, geleceğimizi de iyileştiren teknolojiler sunan Bosch Ev Aletleri de bu lezzetli festivale, en usta aşçıların sağ kolu niteliğindeki yenilikçi ürünleri ile katılıyor. 25 ülke, on binlerce yerli ve yabancı şef ve dünyaca ünlü jürilerin katılımıyla gerçekleştirilecek olan festivalde, mutfak profesyonellerine, Bosch Ev Aletleri’nin çok fonksiyonlu mutfak makinesi profesyonel MUM serisinin yanı sıra MSM75PRO Professional El Blenderi tanıtılacak. Ayrıca, Bosch TCA5809 ve TCA5201 espresso makineleri ile kahve servisi yapılacak.
Bosch mutfak makinesi, usta şeflerin de hayatını kolaylaştırıyor
Bosch mutfak makinesi MUM86 Professional’ın hamur yoğurma başlıkları ile istenen kıvamda hamur elde ediliyor. Kıyma çekme fonksiyonu da, kıymanın evlerde hijyenik ve güvenle bir şekilde hazırlanabilmesini sağlıyor. Makineye monte edilen narenciye sıkacağı aparatı ile ayrıca taze, lezzetli meyve suları hazırlanabiliyor. Çırpma uçları ile her türlü malzeme çırpılıp karıştırılabiliyor, rendeleme diskleri ile havuç, salatalık doğranabiliyor, peynir rendelenebiliyor. Cam blenderi ile milkshake gibi içekler yapılabiliyor. Tüm dilimleme ve doğrama işlemlerinin muntazam ve aynı kalınlıkta yapılmasını sağlayarak güzel görünümlü, iştah açıcı yemeklerin hazırlanmasına da destek oluyor. Kompakt yapısı sayesinde kolaylıkla kullanılabiliyor, güvenlik donanımları herhangi bir kaza riskini önlüyor.
Bosch blender ile mutfakta hayat çok rahat
Bosch Professional El Belenderi, mutfaklara kattığı siyah şıklığının yanında, normal ve turbo ayarında dahi güçlü ve sessiz çalışma özellikleri ile mutfaktaki en büyük yardımcınız. MSM75PRO Professional El Blenderi’nin sos, çorba, kremalar ve yumurta beyazı köpürtmek için özel tasarlanmış profesyonel köpürtme ayağı, Türkiye’de sadece Bosch tarafından geliştirilmiş bir özellik. Bosch’un uzun ömürlü ve özel tasarımlı ön paneli, sıkışık mutfaklarda dahi hareket özgürlüğü sağlayan burgulu kablo sistemi ile birleştiğinde mutfaklarda profesyonellerin yemek pişirme deneyimini yaşatıyor. Ayrıntılara önem veren Bosch’a özel olan kablo, telefon kablosu gibi, 2 metreye kadar uzayabiliyor ve istenilen yere götürülebiliyor. Bırakıldığında otomatik olarak geri toplanan kablo böylece blenderin arkasından sarkıp yemeklerin içine girmiyor ve mutfaktaki küçük sakarlıkları rafa kaldırıyor. 4 kanatlı bıçağı sayesinde çok amaçlı olarak kullanılabilen ikinci blender ayağı ise çok daha hızlı ve etkili parçalama özellikleri ile buz kırmak için bile en ideal seçeneği sunuyor. Ergonomik tasarımı ve soft-touch tutacağı sayesinde kolay kullanıma olanak veren Bosch Professional El Blenderi, sıçramayı önleyen ve tek tuşla kolayca çıkarılabilen blender ayağı, aynı zamanda asma kolaylığı da sağlayan kablo sarma klipsi, kapaklı ve ölçekli karıştırma kabı ile de hayatı bir hayli kolaylaştırıyor.
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı varsa, Bosch’un da profesyonellere ikramı var
Bosch TCA5809 “Benvenuto Classic” Espresso Makinesi, evinizin konforunda leziz aromalı kahveler yapıp sevdiklerinizle paylaşmanız için sizi bekliyor. Geliştirilmiş pişirme tekniği ile mükemmel kahve tadını ve paylaşılan sevginin heyecanını her fincanda aynı kalitede sunuyor. Özel süt köpürtme sistemi (otomatik cappucino aparatı) ile dilerseniz krema kıvamında süt köpürtebiliyor, kahvenizin sertliğini tam damak zevkinize uygun biçimde ayarlayabiliyorsunuz. Böylece hem siz hem de sevdiklerinizin hoşlandığı capuccino’dan latte’ye, macchiato’dan americano’ya çeşit çeşit kahveyi kolayca hazırlayabiliyorsunuz. Bosch TCA5201 “Benvenuto Classic” Espresso Makinesi, mükemmel tatlar ve aromalarla hayata keyif, siyah rengi ve göz alıcı tasarımıyla ise mutfaklara şıklık katıyor. Her iki makine de sahip oldukları Aroma Whirl Plus System özelliğinin sağladığı güçlü dairesel hareketler sayesinde tüm kahve granüllerinin suyla temas etmelerine ve değerli aromalarını suya bırakmalarına olanak tanıyor. Bu sayede her çeşit kahve, tam kıvamında hazırlanıyor. İşte Bosch da festival boyunca bu iki makineden çıkan eşsiz lezzetler ile katılımcılara hatırı 40 yıl silinmeyecek kahve ikramları yapıyor.
“Bosch ürünleri size yalnızca günlük yaşamınızı değil geleceğinizi de iyileştiren teknolojiler sunar”
Daha detaylı bilgi almak isteyen tüketiciler, Türkiye’nin her yerinden ulaşabilecekleri Bosch Çağrı Yönetim Merkezini arayabilirler (444 6 333) www.bosch-home.com
Binboa Vodka
Yenilikçi marka duruşu ve trend yaratan ürünleriyle Türkiye’de eğlence ve gece hayatının 1 numaralı içkisi olan Binboa Vodka, şimdi yepyeni şişe tasarımı ile daha enerjik, daha çekici, ve daha şık… Votkaseverler tarafından çok iyi bilinen, tüm tüketici testlerinden övgüler alan eski şişesinin formuna sadık kalan tasarımcı Gamze Güven, yeni tasarımı çalışırken markanın kişilik özellikleri ve değerlerini göz önünde bulundurduğunu ve Binboa’nın boynuz amblemini ikonik bir değer olarak ön plana çıkardığını söyledi. Partilerin vazgeçilmezi Binboa Vodka, yeni şişesiyle raflardaki yerini aldı.
Moda, tasarım, sanat ve gece hayatını takip edenlerin votkası Binboa Vodka, yeni şişe tasarımı ile içki dünyasındaki ayrıcalıklı yerini daha da sağlamlaştırdı. Ünlü tasarımcı Gamze Güven tarafından tasarlanan yeni şişe, dönüp bir kez daha baktıran çekici görüntüsü, elde tutuş ve kullanım rahatlığı ile votkaseverlerin gözdesi olacak.
Binboa’nın sevilen Boynuz ambleminin başrole çıkartıldığı ve tüm tüketici anketlerinden övgüler alan eski formunun korunduğu yeni şişede, turuncu renk azaltıldı ve şişenin tabanından degrade olarak kullanıldı.
Moda, tasarım, sanat ve gece hayatını takip edenlerin votkası Binboa Vodka, yeni şişe tasarımı ile içki dünyasındaki ayrıcalıklı yerini daha da sağlamlaştırdı. Ünlü tasarımcı Gamze Güven tarafından tasarlanan yeni şişe, dönüp bir kez daha baktıran çekici görüntüsü, elde tutuş ve kullanım rahatlığı ile votkaseverlerin gözdesi olacak.
Binboa’nın sevilen Boynuz ambleminin başrole çıkartıldığı ve tüm tüketici anketlerinden övgüler alan eski formunun korunduğu yeni şişede, turuncu renk azaltıldı ve şişenin tabanından degrade olarak kullanıldı.
22 Şubat 2011 Salı
Divan Pub ve Brasserie?lerde Meksika atesi basliyor
Meksika mutfağının karşı konulmaz lezzetlerini Divan farkıyla keşfetmeye hazır mısınız? Özel baharatlarla hazırlanan bu baş döndürücü lezzetler ile Meksika ateşinin sizi de sarmasını istiyorsanız 24 Şubat tarihinden itibaren Divan Pub ve Brasserie’leri ziyaret edebilirsiniz.
Çok özel lezzetleri üstün hizmet anlayışı ile sunan Divan Pub ve Brasserie’ler 24 Şubat tarihinden itibaren misafirlerini “Meksika Ateşi” ile karşılıyor.
Divan Pub ve Brasserie’lerin yetenekli ve usta şefleri tarafından hazırlanan leziz menüden başlangıç olarak acılı kokteyl sos ile marine edilerek sunulan Karides Ceviche’yi deneyebilirsiniz. Hafif lezzetleri tercih edenler Tortilla basket içinde salsa sos eşliğinde servis edilen Bonfile Salatası’nı veya acılı Sezar Sos ile farklılaşan Meksika Usulü Sezar Salatası’nı tercih edebilirler. Özel Fajita baharatı ile marine edilmiş ızgara bonfile parçaları, soğan, domates, renkli biberler, salsa, guacamole ve ekşi krema sos ile tatlandırılmış Dana Etli Fajitas, Meksika mutfağının Divan usulü muhteşem yorumu…
Orijinal baharatlar ile hazırlanan, farklı lezzetleri ile sizi büyüleyecek Meksika yemeklerinin ardından, tatlı olarak Divan’ın leziz çikolatalı dondurması eşliğinde servis edilen tarçın ve şekerle kaplanmış tortilla, Tarçınlı Çıtır Bunuellos’u mutlaka tatmalısınız.
“Meksika Ateşi”, 24 Şubat tarihinden itibaren Divan Pub ve Brasserie’lerde misafirlerini büyülü bir yolculuğa çıkaracak.
Divan Brasserie, Kalamış 0216 414 57 03
Divan Pub, Erenköy 0216 386 52 36
Divan Pub, Ataşehir 0216 456 51 10
Divan Pub, Anadolu Hisarı 0216 668 09 25
Divan Brasserie, Bebek 0212 263 29 73
Çok özel lezzetleri üstün hizmet anlayışı ile sunan Divan Pub ve Brasserie’ler 24 Şubat tarihinden itibaren misafirlerini “Meksika Ateşi” ile karşılıyor.
Divan Pub ve Brasserie’lerin yetenekli ve usta şefleri tarafından hazırlanan leziz menüden başlangıç olarak acılı kokteyl sos ile marine edilerek sunulan Karides Ceviche’yi deneyebilirsiniz. Hafif lezzetleri tercih edenler Tortilla basket içinde salsa sos eşliğinde servis edilen Bonfile Salatası’nı veya acılı Sezar Sos ile farklılaşan Meksika Usulü Sezar Salatası’nı tercih edebilirler. Özel Fajita baharatı ile marine edilmiş ızgara bonfile parçaları, soğan, domates, renkli biberler, salsa, guacamole ve ekşi krema sos ile tatlandırılmış Dana Etli Fajitas, Meksika mutfağının Divan usulü muhteşem yorumu…
Orijinal baharatlar ile hazırlanan, farklı lezzetleri ile sizi büyüleyecek Meksika yemeklerinin ardından, tatlı olarak Divan’ın leziz çikolatalı dondurması eşliğinde servis edilen tarçın ve şekerle kaplanmış tortilla, Tarçınlı Çıtır Bunuellos’u mutlaka tatmalısınız.
“Meksika Ateşi”, 24 Şubat tarihinden itibaren Divan Pub ve Brasserie’lerde misafirlerini büyülü bir yolculuğa çıkaracak.
Divan Brasserie, Kalamış 0216 414 57 03
Divan Pub, Erenköy 0216 386 52 36
Divan Pub, Ataşehir 0216 456 51 10
Divan Pub, Anadolu Hisarı 0216 668 09 25
Divan Brasserie, Bebek 0212 263 29 73
DIAGEO, Turkiye?nin lider icki sirketi MEY?i satin aliyor
Diageo, Türkiye’nin lider alkollü içki şirketi Mey İçki’yi, Texas Pasific Group ve Actera’dan 3 milyon 300 bin TL (1 milyon 300 bin İngiliz Pound’u) işletme değeri ile satın alma konusunda mutabakata vardı. Anlaşmanın, rekabet onaylarının dahil olduğu mutat kapanış koşullarına tabi olması ve satın alma işleminin 2011 yılının ikinci yarısında tamamlanması bekleniyor.
Türkiye’nin lider alkollü içki üreticisi ve dağıtıcısı Mey İçki, 31 Aralık 2010 itibariyle son bulan mali yılda 766 milyon TL (300 milyon £) net satış ve 305 milyon TL (120 milyon £) FAVÖK bildirdi. Türkiye’de en önemli pazar payına sahip içki kategorileri olan rakı ile votkada liderliği elinde bulunduran Mey İçki’nin, artı olarak ülke çapında geniş bir satış ve dağıtım ağı bulunmaktadır.
Satın almanın ardından;
• Birinci yıl sonunda hisse başı kârının yaklaşık yüzde 1 oranında artması
• %13’lük sermaye ağırlıklı ortalama maliyete göre beşinci yılda ekonomik kârın pozitif olması
• Yüksek büyümede yüksek marj kategorileri bekleniyor.
Oldukça hızlı büyüyen bir ekonomi olan Türkiye, GSYH büyümesinin iki katı oranında tüketici harcaması büyümesi öngörüsüyle Diageo için cazip özellikler sunuyor. Diageo, Türkiye’nin lider alkollü içki şirketi Mey’in güçlü dağıtım ağı ve müşteri ilişkileriyle pazara erişimini artırarak, hızla büyüyen bu pazarda uluslararası alkollü içki markalarının büyümesini de hızlandıracaktır. Şirket, son 3 yıldır güçlü bir büyüme sağlayan ve gerçekleştirilecek satımın bir parçası olarak sermayelerinin bir kısmını çalışan prim sistemi için yatıracak mevcut idari kadro yönetiminde faaliyetine devam edecek ve Diageo Avrupa’ya bağlı olacaktır. Satın alma işlemi, nakit kaynaklar ve boçlanma ile karşılanacaktır.
Diageo CEO’su Paul Walsh satın alma ilgili olarak şunları söyledi:
“Türkiye, güçlü GSYH büyümesiyle Diageo için cazip ve büyüyen bir pazar. Mey İçki’nin satın alınması, hızlı büyüyen Türkiye alkollü içecek pazarındaki mevcut konumumuzu değiştirecek. Bu operasyon bize en önemli yerel alkollü içki kategorilerinin lider markalarını, muazzam bir dağıtım ağını ve etkinliği kanıtlanmış idari kadrosunu sağlayacak. Mey İçki’nin satın alınması ayrıca Diageo’ya uluslararası seçkin alkollü içki markalarının Türkiye’de uzun vadeli büyümesini hızlandırabileceği güçlü bir platform sunuyor.
Kârlılık kriterimizi karşılayan bu satın alma, Diageo ortalamasının üzerinde üst seviye büyüme ile kâr marjında artış sağlıyor. Mey İçki markalarını ve idari kadrosunu Diageo bünyesine katmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bu yatırım, Diageo’nun Çin ve Vietnam gibi orta sınıfın hızla büyüdüğü, gelişmekte olan pazarlardaki varlığını artırma stratejisinin devamı niteliğinde."
Editörlere Not:
• UBS ve HSBC bu işlemde Diageo’nun finansal danışmanlığını üstlenmişlerdir.
• Mey İçki’nin satıcıları TPG (Luxco) Mey S.a.r.l., Euroasia Beverages S.a.r.l., Actera ile yöneticileridir.
Diageo Hakkında
Diageo, seçkin alkollü içecek, bira ve şarap markalarından oluşan koleksiyonuyla dünyanın lider yüksek kaliteli içecek üreticilerinden biridir. Başlıca markaları Johnnie Walker, Crown Royal, J&B, Windsor, Buchanan’s ve Bushmills viskileri, Smirnoff, Cîroc ve Ketel One votkaları, Baileys, Captain Morgan, Jose Cuervo, Tanqueray ve Guinness’tir.
Diageo, ürünleri tüm dünyada 180’in üzerinde ülkede satılan küresel bir şirkettir. Ayrıca, şirket New York (DEO) ve Londra (DGE) borsalarına kotedir. Diageo, çalışanları, markaları ve performansı hakkında detaylı bilgi için Diageo.com adresini ziyaret edebilirsiniz. En iyi uygulama araçları, bilgi ve girişimlerin paylaşımıyla insanları sorumlu içmeye teşvik eden küresel kaynağımız için DRINKiQ.com adresini ziyaret ediniz.
Hayatı kutlamak, her gün, her yerde.
Detaylı bilgi için:
Bersay İletişim Danışmanlığı
Mehmet Sinlenmez 90 (0) 554 886 14 64
Yatırımcı ilişkileri
Catherine James 44(0)7803 854550
Angela Ryker Gallagher 44 (0) 7803 855003
Investor.relations@diageo.com
Medya ilişkileri
Stephen Doherty 44 (0) 7973 826639
Rowan Pearman 44 (0) 7976 275 756
Media.comms@diageo.com
Analist materyalleri ve konferans bağlantısı:
Bugün, 21 Şubat Pazartesi, saat 09:00’dan itibaren (İngiltere saati) sunum slaytları www.Diageo.com adresinden indirilebilir. Saat 09:00'da (İngiltere saati) CFO Deirdre Mahlan ve Diageo Avrupa Başkanı Andrew Morgan konuyla ilgili sorularınızı cevaplayacaklar.
Canlı soru-cevap oturumu sırasında soru yöneltmek isterseniz aşağıdaki numaralardan arayabilirsiniz:
İngiltere ücretsiz hat – 0800 279 9640
Kuzey Amerika ücretsiz hat – 1866 850 2201
Fransa ücretsiz hat – 0805 770 152
Almanya ücretsiz hat – 0800 673 8354
İrlanda ücretsiz hat – 1800 944 322
İtalya ücretsiz hat – 800 088 737
Hollanda ücretsiz hat – 0800 265 9174
İspanya ücretsiz hat – 800 099 797
İsviçre ücretsiz hat – 0800 000 287
Uluslararası ücretli hat – +44 (0)20 7784 1036Lütfen onay kodunu bildiriniz: 4101932
Soru-cevap oturumunun dökümü 24 Şubat’ta www.Diageo.com adresinden indirilebilir.
Türkiye’nin lider alkollü içki üreticisi ve dağıtıcısı Mey İçki, 31 Aralık 2010 itibariyle son bulan mali yılda 766 milyon TL (300 milyon £) net satış ve 305 milyon TL (120 milyon £) FAVÖK bildirdi. Türkiye’de en önemli pazar payına sahip içki kategorileri olan rakı ile votkada liderliği elinde bulunduran Mey İçki’nin, artı olarak ülke çapında geniş bir satış ve dağıtım ağı bulunmaktadır.
Satın almanın ardından;
• Birinci yıl sonunda hisse başı kârının yaklaşık yüzde 1 oranında artması
• %13’lük sermaye ağırlıklı ortalama maliyete göre beşinci yılda ekonomik kârın pozitif olması
• Yüksek büyümede yüksek marj kategorileri bekleniyor.
Oldukça hızlı büyüyen bir ekonomi olan Türkiye, GSYH büyümesinin iki katı oranında tüketici harcaması büyümesi öngörüsüyle Diageo için cazip özellikler sunuyor. Diageo, Türkiye’nin lider alkollü içki şirketi Mey’in güçlü dağıtım ağı ve müşteri ilişkileriyle pazara erişimini artırarak, hızla büyüyen bu pazarda uluslararası alkollü içki markalarının büyümesini de hızlandıracaktır. Şirket, son 3 yıldır güçlü bir büyüme sağlayan ve gerçekleştirilecek satımın bir parçası olarak sermayelerinin bir kısmını çalışan prim sistemi için yatıracak mevcut idari kadro yönetiminde faaliyetine devam edecek ve Diageo Avrupa’ya bağlı olacaktır. Satın alma işlemi, nakit kaynaklar ve boçlanma ile karşılanacaktır.
Diageo CEO’su Paul Walsh satın alma ilgili olarak şunları söyledi:
“Türkiye, güçlü GSYH büyümesiyle Diageo için cazip ve büyüyen bir pazar. Mey İçki’nin satın alınması, hızlı büyüyen Türkiye alkollü içecek pazarındaki mevcut konumumuzu değiştirecek. Bu operasyon bize en önemli yerel alkollü içki kategorilerinin lider markalarını, muazzam bir dağıtım ağını ve etkinliği kanıtlanmış idari kadrosunu sağlayacak. Mey İçki’nin satın alınması ayrıca Diageo’ya uluslararası seçkin alkollü içki markalarının Türkiye’de uzun vadeli büyümesini hızlandırabileceği güçlü bir platform sunuyor.
Kârlılık kriterimizi karşılayan bu satın alma, Diageo ortalamasının üzerinde üst seviye büyüme ile kâr marjında artış sağlıyor. Mey İçki markalarını ve idari kadrosunu Diageo bünyesine katmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bu yatırım, Diageo’nun Çin ve Vietnam gibi orta sınıfın hızla büyüdüğü, gelişmekte olan pazarlardaki varlığını artırma stratejisinin devamı niteliğinde."
Editörlere Not:
• UBS ve HSBC bu işlemde Diageo’nun finansal danışmanlığını üstlenmişlerdir.
• Mey İçki’nin satıcıları TPG (Luxco) Mey S.a.r.l., Euroasia Beverages S.a.r.l., Actera ile yöneticileridir.
Diageo Hakkında
Diageo, seçkin alkollü içecek, bira ve şarap markalarından oluşan koleksiyonuyla dünyanın lider yüksek kaliteli içecek üreticilerinden biridir. Başlıca markaları Johnnie Walker, Crown Royal, J&B, Windsor, Buchanan’s ve Bushmills viskileri, Smirnoff, Cîroc ve Ketel One votkaları, Baileys, Captain Morgan, Jose Cuervo, Tanqueray ve Guinness’tir.
Diageo, ürünleri tüm dünyada 180’in üzerinde ülkede satılan küresel bir şirkettir. Ayrıca, şirket New York (DEO) ve Londra (DGE) borsalarına kotedir. Diageo, çalışanları, markaları ve performansı hakkında detaylı bilgi için Diageo.com adresini ziyaret edebilirsiniz. En iyi uygulama araçları, bilgi ve girişimlerin paylaşımıyla insanları sorumlu içmeye teşvik eden küresel kaynağımız için DRINKiQ.com adresini ziyaret ediniz.
Hayatı kutlamak, her gün, her yerde.
Detaylı bilgi için:
Bersay İletişim Danışmanlığı
Mehmet Sinlenmez 90 (0) 554 886 14 64
Yatırımcı ilişkileri
Catherine James 44(0)7803 854550
Angela Ryker Gallagher 44 (0) 7803 855003
Investor.relations@diageo.com
Medya ilişkileri
Stephen Doherty 44 (0) 7973 826639
Rowan Pearman 44 (0) 7976 275 756
Media.comms@diageo.com
Analist materyalleri ve konferans bağlantısı:
Bugün, 21 Şubat Pazartesi, saat 09:00’dan itibaren (İngiltere saati) sunum slaytları www.Diageo.com adresinden indirilebilir. Saat 09:00'da (İngiltere saati) CFO Deirdre Mahlan ve Diageo Avrupa Başkanı Andrew Morgan konuyla ilgili sorularınızı cevaplayacaklar.
Canlı soru-cevap oturumu sırasında soru yöneltmek isterseniz aşağıdaki numaralardan arayabilirsiniz:
İngiltere ücretsiz hat – 0800 279 9640
Kuzey Amerika ücretsiz hat – 1866 850 2201
Fransa ücretsiz hat – 0805 770 152
Almanya ücretsiz hat – 0800 673 8354
İrlanda ücretsiz hat – 1800 944 322
İtalya ücretsiz hat – 800 088 737
Hollanda ücretsiz hat – 0800 265 9174
İspanya ücretsiz hat – 800 099 797
İsviçre ücretsiz hat – 0800 000 287
Uluslararası ücretli hat – +44 (0)20 7784 1036Lütfen onay kodunu bildiriniz: 4101932
Soru-cevap oturumunun dökümü 24 Şubat’ta www.Diageo.com adresinden indirilebilir.
Padisahlara yakisir sofralar
Osmanlı sofraları denince, akla ilk olarak birbirinden lezzetli yemeklerin bulunduğu özenle hazırlanmış, mükellef sofralar gelir. Yüzyılların birikimine gelenekler de eklenince, Osmanlı mutfağı geçmişten günümüze güncelliğini koruyan bir miras olarak karşımıza çıkıyor.
Geçmişin değerlerini, günümüzün işçiliği ile de birleştiren Hecha, Ottoman ürününü mutfaklara kazandırıyor.
Farklı, şık tasarımı, açık mavi ve sarı gibi canlı renk seçenkeleri ile dikkatleri üzerine çeken, yıllar boyu kullanacağınız Hecha Ottoman ile Osmanlı mutfağından birçok tarifi en lezzetli tadı ile yakalayacaksınız.
Eskiye rağbet olarak görülen bu yeni akımla birlikte, eskinin dayanıklılığı, yeninin etkileyici ve kullanışlı tasarımı, Hecha Ottoman’da birleşiyor.
Ottoman tencere, yapısı itibariyle çizilmelere karşı son derece dayanıklı iken, yemekleri diğer tencerelere göre çok daha hızlı ve her yeri eşit oranda pişirebiliyor. Sıcaklık kaybı olmadığından yemeğin, özellikle et ürünlerinin, etrafında ‘mühür’ denilen kabuğumsu bir tabakanın oluşması sağlanıyor. Böylece mühürlenen yiyeceğin lezzeti, suyu ve tüm besin değerleri içinde kalıyor.
Sağlıklı pişirme yöntemi olarak tavsiye edilen Hecha Ottoman tencere, sağlığa zararlı hiçbir madde içermiyor.
Hecha, size dünyanin en iyi tencerelerini sunuyor, size ise sadece dünyanin en güzel yemeklerini yapmak kaliyor. Bugüne kadar yemek yaptığınızı düşünüyordunuz, bir de Hecha ile yemeklerinizi yorumlayın.
Hecha Ottoman’ı; Boyner, Macrocenter ve Tepe Home gibi satış noktalarından alabileceğiniz gibi, www.hecha.com.tr adresinden de anında satın alabilir, satış noktalarının adreslerine ulaşabilirsiniz.
Hecha Ottoman 219 TL.
Geçmişin değerlerini, günümüzün işçiliği ile de birleştiren Hecha, Ottoman ürününü mutfaklara kazandırıyor.
Farklı, şık tasarımı, açık mavi ve sarı gibi canlı renk seçenkeleri ile dikkatleri üzerine çeken, yıllar boyu kullanacağınız Hecha Ottoman ile Osmanlı mutfağından birçok tarifi en lezzetli tadı ile yakalayacaksınız.
Eskiye rağbet olarak görülen bu yeni akımla birlikte, eskinin dayanıklılığı, yeninin etkileyici ve kullanışlı tasarımı, Hecha Ottoman’da birleşiyor.
Ottoman tencere, yapısı itibariyle çizilmelere karşı son derece dayanıklı iken, yemekleri diğer tencerelere göre çok daha hızlı ve her yeri eşit oranda pişirebiliyor. Sıcaklık kaybı olmadığından yemeğin, özellikle et ürünlerinin, etrafında ‘mühür’ denilen kabuğumsu bir tabakanın oluşması sağlanıyor. Böylece mühürlenen yiyeceğin lezzeti, suyu ve tüm besin değerleri içinde kalıyor.
Sağlıklı pişirme yöntemi olarak tavsiye edilen Hecha Ottoman tencere, sağlığa zararlı hiçbir madde içermiyor.
Hecha, size dünyanin en iyi tencerelerini sunuyor, size ise sadece dünyanin en güzel yemeklerini yapmak kaliyor. Bugüne kadar yemek yaptığınızı düşünüyordunuz, bir de Hecha ile yemeklerinizi yorumlayın.
Hecha Ottoman’ı; Boyner, Macrocenter ve Tepe Home gibi satış noktalarından alabileceğiniz gibi, www.hecha.com.tr adresinden de anında satın alabilir, satış noktalarının adreslerine ulaşabilirsiniz.
Hecha Ottoman 219 TL.
Selva profesyonellerle bulustu
Türkiye’de makarna pazarının yenilikçi markası Selva, 46 ülkeden 400 firmanın katıldığı Anfaş Food Product’a yeni bir soluk getirdi. 2011 yılı yeniliklerini ve hedeflerini fuar ziyaretçileriyle paylaşan Selva, satış ekibinin de gayretli çalışmalarıyla birçok bağlantı gerçekleştirdi. Ayrıca yaptığı makarna şovlarıyla da katılımcılara keyifli anlar yaşattı.
18. Uluslararası Yiyecek ve İçecek İhtisas Fuarı Anfaş Food Product, Antalya Expo Center’da 16 -19 Şubat tarihlerinde gerçekleştirildi. Türkiye makarna pazarında önemli başarılar elde eden Selva, fuarda yeni ürün gamları ve kampanyalarıyla dikkat çekti. 2011 yılı yeniliklerini ve hedeflerini fuar ziyaretçileriyle paylaşan Selva, dünyanın 46 ülkesinden 400 firmanın katıldığı Anfaş Food Product’a yeni bir soluk getirdi.
Geleneksel lezzetlerimizi yeniden yorumlayarak sofralara renk getiren Selva, Antalya Food Product’ta Sade makarna ve Anadolu Lezzetleri ile ön plana çıkarken, 2010 yılına damgasını vuran Şipşak Makarna ile de tüketicilerinin vazgeçilmezi oldu.
Selva Standına Yoğun İlgi
Fuara katılan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Antalya Vali Vekili Mehmet Seyman, ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Gültekin Gencer, ATB Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ramazan Kadak Selva standını ziyaret ederek Anadolu Lezzetleri’ni tattılar.
Ayrıca fuar boyunca Selva standında Executive Chef Barış Taner makarna tadım ve gösterisi yaparak katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Özellikle “Anadolu Lezzetleri” ve “Şipşak Makarna” katılımcılar tarafından beğeni toplarken fuar süresince Selva standının önünde uzun kuyruklar oluştu.
18. Uluslararası Yiyecek ve İçecek İhtisas Fuarı Anfaş Food Product, Antalya Expo Center’da 16 -19 Şubat tarihlerinde gerçekleştirildi. Türkiye makarna pazarında önemli başarılar elde eden Selva, fuarda yeni ürün gamları ve kampanyalarıyla dikkat çekti. 2011 yılı yeniliklerini ve hedeflerini fuar ziyaretçileriyle paylaşan Selva, dünyanın 46 ülkesinden 400 firmanın katıldığı Anfaş Food Product’a yeni bir soluk getirdi.
Geleneksel lezzetlerimizi yeniden yorumlayarak sofralara renk getiren Selva, Antalya Food Product’ta Sade makarna ve Anadolu Lezzetleri ile ön plana çıkarken, 2010 yılına damgasını vuran Şipşak Makarna ile de tüketicilerinin vazgeçilmezi oldu.
Selva Standına Yoğun İlgi
Fuara katılan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Antalya Vali Vekili Mehmet Seyman, ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Gültekin Gencer, ATB Meclis Başkanı Hüseyin Cahit Kayan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ramazan Kadak Selva standını ziyaret ederek Anadolu Lezzetleri’ni tattılar.
Ayrıca fuar boyunca Selva standında Executive Chef Barış Taner makarna tadım ve gösterisi yaparak katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Özellikle “Anadolu Lezzetleri” ve “Şipşak Makarna” katılımcılar tarafından beğeni toplarken fuar süresince Selva standının önünde uzun kuyruklar oluştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)